Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

KTC Karatay Üniversitesi

KTC Karatay Üniversitesi

Geçtiğimiz Pazartesi günü Konyalıların İkinci iftihar vesilesi ki bu sefer özel olarak kurumlanan üniversitenin ders yılı açılımı vardı.
Gerek Rektörlük gerekse KTO başkanlığınca davet lütfünde bulunmaları vesilesiyle diğer programlarımı bırakarak iştirak etmek istedim.
İkinci iftihar vesilesi dedim. Her ne kadar yüksek okul kurumlanmasında da bizzat Konyalıların çabaları ile olması yanında.
Üniversite olarak ilk oluşum Selçuk Üniversitesi’nin kurumlanması idi.
Anıttaki saygı duruşu sonrası yol alırken. Bizim bellek gerileri hatırlatıverdi şöyle bir.
Selçuklu döneminde dünyaya destan olurken şimdi viraneleri kalan “Sahip Ata Külliyesi”, 
Osmanlı döneminde şimdi Konya Lisesi olan binadaki “Hukuk mektebi”
Cumhuriyet devrinde şimdi Selçuk Üniversitesi Rektörlüğünün bulunduğu yüksek okul olmasa da bir irfan ocağı olan “Kız Öğretmen Okulu” ki bu günün elli yaşlarında olan tüm Konyalı bayan öğretmenler buranın mezunudur.
Bendenizin de Başkanlığını yıllarca yaptığım TSMM Cemiyeti Konya Şubesi olarak çalışmalarımızla Cumhuriyet döneminde ilk yüksek okul olarak açılan ve birkaç yıl sonra kapanan “Akşam Tekniker Okulu” ve dün için son olarak “Selçuk Üniversitesi”…
Bunların hepsi diğer illerimizde ki gibi devlet iştirakiyle yapılan oluşumlar neticesi değil…
Konya halkı birlikteliğinin bir nişanesi olmakta.
1954 de ki ilk köşe yazımda vurgularken yıllarca devam ettirdiğim gibi “Konya’yı Üvey Evlat görenler” e karşı Konyalıların Kültür mücadelesinde ki başarılarının bir nişanesi de…
“KTO Karatay Üniversitesi” olmakta.
Kim yapımlaştırdı? Güzideliğini ileri yıllarda daha da artıracağını müşahede edebildiğim Kültür ve İlim yuvamızı?
Mütevelli Heyet başkanına bizzat sorup öğrendiğim gibi Devlet desteği sadece “Kararlar” ile kalmakta ki. Onu bile yıllarca kösteklemek isteyen bürokrasi ve evvelki YÖK temsilcilerine rağmen maddi yön ve atılımlar…
Sadece ve sadece KTO üyelerinin aidat ve diğer gelirleriyle meydana gelmiş olmakta.
***
Yıllar evveli Çimenlik yöresi olarak bilip tarla ve bahçeleri havi yerlere inşa edilmiş Konyalıların ilk Özel Üniversitesine geldiğimizde.
Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Hüseyin Üzülmez ile ayaküstü bir söyleşimim oldu.
“ Bırak Kültür ocağı kurumları hatta yayımlanmalarını. Yıllar evveli sadece üye kaydedip aidat toplama yanında çekinmeden söyleyeyim çok iyi bildiğim gibi ağyarın yararlanabileceği dış ticaret ve resmi yardımlar işlemi yapmaktan ileri gidemeyen KTO’ın bu işlemi düşünüşü nereden kaynaklandı. Merak ettim?” soruma.
“Konya’da Ticaret ve bilhassa sanayi gelişiminde İlim ve Bilim’in daha ileri giderek asrın gelişimine katkısı ancak öğrenimle olabileceği ve bu öğrenimlerin dışarıda ki gelişmelerle kaynaşması ile bir bütünlük göstermesinin büyük rol oynayacağı düşüncesiyle.
Bir ilim ve İşletmeciliğin kaynaşmasını sağlamayı düşünerek adım attık.” cevabına
“Bu adımınızın kanunlara uygun veya engel oluşumu var mı idi.?” soruma da.
“Kanunî hiçbir engel yoktu. Engelleri bürokrasi ve YÖK idarecileri çıkararak hayli uğraştırdı.” Cevabı alınca;
“Peki, Sadece KTO bütçesinden yapılandırdığınız bu tesis ve gelişimi için üyelerinizin feveranı ve muhaliflik tepkisi olmadı mı? Bilhassa Muhalifleriniz bunun üzerinde durmadı mı?” soruma da ilginç bir cevapla karşılaştım.
“Hayır, sağ olsunlar kendilerine müteşekkiriz. Gerek üyeler gerekse muhalif gurup’un bu yönde hiç itirazı olmadığı gibi, desteklerini de hiç esirgemediler. Kendilerine teşekkür borçluyuz.”
Gördünüz mü iftihar edilecek, yıllarca yazdıklarımız olan devlet ilgisizliği kanısı içinde ki “Konya Üvey Evlatlığı” olsa da…
Konyalıların Konya için ne kadar güzel düşünüş ve birlikte olduklarının bir nişane oluşumunu.
İçim şöyle bir kabarıverdi.
***
Üniversite binasının kapladığı yer şimdilik yeterli diye düşünülse de ilerde sıkışıklık alacağı muhakkak.
Etraf hatta önünde Belediye veya hazineye ait boş arsaların yerleşime geçilmesinden önce Üniversiteye bağlanmasında büyük yarar olacağını düşünmekteyim.
İnşallah İlgiler bu yönde çalışma yapıp üniversitenin geliştirilmesinde faydalı olurlar kanısı içindeyim.
***
Ders salonu yani Amfi’ye girmeden önce ilk tanışıklığımız olarak KTO - Karatay Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu’na davet etme lütufları için teşekkürle “Keşke bizim gençliğimizde olsa idi bu olay. Bizler İstanbul’a mahkûm, Kiralanan bir odada beş kişi, yemeğini çamaşırını kendileri düzenlerken. Aileler para gönderemez halde ise çalışmak gibi yaşamlarla karşı karşıya idik.
Şimdiki gençlerimize gerek devletin gerek diğer kurumların yardımı yanında yurtlar bulunması ne kadar kolaylık.
Bunu yaşayanlar bilir. İnşallah gençlerimiz de kendilerini ideolojiler yerine ilme verir vatana da büyük hizmetleri olur…” mütalaasında bulundum.
***
Üniversitenin kurulması, bir ilim yuvasının daha Konya’ya kazandırılması için, çalışmaların her yönünde katkısı bulunanları yürekten takdir ve teşekkürlerimi arz ederken son zamanların modası olan ideolojililik peşi olmayıp.
İlimde, bilimde ilerleme ve keşif için idamesi dileğimi belirtmek isterim.
Açılış konuşmalarını belki medyadan takip etmiş olabilirsiniz Sayın okuyucular.
Yinede bendenizin müşahedesi ve konuşmalar içinde. Bilhassa ilk derse başlayan Konyalılığını asla unutmadığı gibi Konya sevgisi içinde çırpınan çok muhterem ve değerli profesörümüz, Sayın Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’nun Konya ve yaşamı ile de ilgili konuşmasından alıntıları. Köşe dolgunluğu dolayısıyla gelecek yazımda sizlere sunmak isterim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi