Konya deyince; birçok çağrışım silsilesinin amansız bir yarışa girdiği tartışmasızdır. Bu olumlu yarışta Konya niteliğinin ve tarihsel derinliğinin demet demet önümüze geldiğini görür gibiyim.

**

Türkiye’nin yüzölçümü olarak en büyük şehri olan Konya; çok köklü ve manevi bir tarihe sahiptir. Bir çok medeniyete ev sahipliği yapan Çatalhöyük’te ilk yerleşim tarih öncesine dayanmaktadır. Çatalhöyük; UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne girmiş olup insanların ilk kez toplu yaşama geçtiği yer olarak önemli bir yere sahip olmasıyla, yalnız Konya’nın değil, Türkiye’nin de en önemli kültür miraslarından olan bir yerleşim yeridir.

**

Konya, tarihte İpek Yolu üzerinde yer almasıyla pek çok cami, türbe, han, hamam, medrese ve müzeye sahiptir. Her yıl belirli tarihlerde ağırladığı yerli ve yabancı binlerce turist akınıyla Türkiye’nin inanç turizmi merkezlerinden biri olmuş ve pek çok ülkeyle kardeş şehir seçilmiştir. Bu ülkelerden: Barlad (Romanya), Belh (Afganistan), Cordoba (İspanya), Çimkent (Kazakistan), El Halil(Filistin), Gadaref (Sudan), Henan (Çin Halk Cumhuriyeti), Kalkandelen (Makedonya), Kyoto(Japonya), Multan (Pakistan), Saraybosna (Bosna- Hersek), Trablusşam (Lübnan),Verona (İtalya), Zanzibar (Tanzanya), Kulob (Tacikistan), Sylhet(Bangladeş), Mezar-ı Şerif(Afganistan), Aden(Yemen) gibi şehirler kardeş şehirlerimizden sadece bir kısmıdır.

**

Selçuklu Devleti’nde kültür ve sanatı layıkıyla yaşayan Konya; mutasavvıf, düşünür, şair ve fikir adamlarının doğum ve yaşam yeri olmuştur. Bütün etkisi ve heybetiyle, dünyayı halen ayağına getirmekte olan Mevlana Celaleddin-i Rumi başta olmak üzere, Bahaaddin Veled, Şems-i Tebrizi, Kadı Burhaneddin, Nasreddin Hoca, Sadreddin-i Konevi gibi birbirinden değerli pek çok değerli ilim ve fikir insanı Konya’da yaşamış ve önemli fikirleriyle şehre manevi bir değer katmıştır. Şehrin tam merkezinde olan Alaaddin Tepesi dahi, şanlı medeniyetimizin ve insanımızın nasıl eserlere eser kattığının en canlı ve tarihi tanıdığıdır.

**

Tarihte ebedi medeniyet ve imparatorlukların en ünlülerinden olmasıyla destan yazan Selçuklulara başkentlik yapmış olan Konya, adeta 600 yıllık saltanat dönemiyle Osmanlı Devleti’nin sanki ön hazırlığı gibidir. Bu süreci tersinden okuyacak olursak da Osmanlı medeniyeti ve imparatorluğu, Selçuklu Devleti’nin devamı olarak görünmesiyle, tarihimizin ufkunda önemle yer almaktadır. Ya sonrası, Türkiye Cumhuriyeti kurtuluş ve kuruluşuyla Türk milletinin şanlı tarihine muhteşem armağanıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk; Konya’ya çok değer ve yer vermiştir. Bütün bu tarihsel süreci göz önünde bulundurarak gönül rahatlığıyla diyebilirim ki; Konya, herhangi bir semtinde, sokağında ve caddesinde tarihten bir kesit, bir paragraf ve bir ayrıntıya yer vererek buram buram tarih kokmaktadır.

**
1980’li yıllarda asıl faaliyetine geçen Selçuk Üniversitesi, bugün ülkemizde referans üniversite haline gelmiştir. Bunun yanı sıra Konya, adeta bir üniversite şehri olmuştur. Sadece üniversitelerindeki öğrenci sayısı, ülkemizin birçok şehrinin toplam nüfusundan fazladır. Siyasi bağlamda ise; Konya’nın siyaset dünyasında çok mümtaz ve müstesna konumu vardır. Ülke gündeminde önemli rolü olan Konya, devletin yüksek kademelerinde pek çok başarılı siyasetçi yetiştirmiştir. Bu da göstermektedir ki Konya, Türk siyasetinde özel bir vizyon ve politik bir misyona sahiptir.

Şu gerçeği de teslim etmemiz gerekir ki; son on 15-20 yılda Konyamızın gelişmesi olağanüstü bir kalkınma, çaba ve gayretiyle hızla ve kesintisiz devam etmektedir. Öyle ki; Türkiye’nin “ Tahıl Ambarı ” olan Konya’dır; fakat bu görkemli efsanenin yanı sıra, Konya yakın geçmişte sanayi sektöründe olağanüstü bir sıçrama yapmasıyla ve Konya’da bisiklet kullanımının her geçen gün artmasıyla birlikte “ Türkiye’nin Çin’i ” benzetmesi yapılmıştır. Açıkça sanayileşme sürecinde Konya, Türkiye’nin sanayi şehirleri zirvesinde haklı yerini almıştır.