Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Kitleleri yönlendirme

Kitleleri yönlendirme

Soğuk savaş dönemlerinde kitap, dergi, gazete ve radyo derken televizyonlarla doruğa ulaştığı zannedilen kitle iletişimi araçlarına internet ve sosyal medyanın da eklenmesiyle toplumların dönüşümlerinde çok farklı bir boyuta ulaşmış durumdayız.

En basitinden insani ilişkilerde hareketlerimizin ve davranışlarımızın nasıl olacağı sanki bir merkezden bize empoze edilmekte ve toplumlar yönlendirilmektedir.

Esasında iletişim araçları zamanında bireylerin ve toplumların bilgilendirilmesi için belki de zaruri olarak ortaya çıkmıştı.

Ama gelin görün ki özellikle gazete ve dergilerin yetersiz kaldığı bir dönemde kurulu düzen sahiplerinin radyonun çok farklı amaçlarla kullanılabileceğinin keşfetmelerinden sonra her şeyin şekli ve boyutu değişti.

Daha sonraları televizyon ile yaşanan dönüşüm önüne geçilemez bir boyuta taşınınca herkes bu imkandan faydalanmayı bir fırsat olarak gördü.

Soğuk savaş yıllarında sınır ötesinden veya sınır ötesine yapılan etkilemeye dönük yayınları galiba en son keşfeden de siyasal aktörler oldu.

En azından seçimden seçime siyasal aktörlerin kitle iletişim araçlarını propagandaları için de kullanmaları kendilerini devletleri yönetmeye aday veya yönetenler olarak gören siyasal aktörlerin aynı kanalla nasıl yönetilebilecekleri veya etkilenebileceklerini de göstermiş oldu.

20. yüzyılın başlarında dünyanın en önemli iletişim araçlarından biri olan radyonun propaganda amacıyla Bolşevik Devriminden sonra Hitler Almanya’sı ve Rusya arasında, daha sonraları ise siyasal olarak iki kutuplu bir dünya düzeninin oluşmasını isteyenlerce doğu ve batı bloku arasında nasıl kullanıldığı henüz hafızalardadır.

Özellikle batı dünyasının başka Bolşevik devletler olmasın diye Çin’den Küba’ya kadar geniş tuttuğu propaganda alanını televizyonun radyodan, internetin ise televizyondan devralmasından sonra devletlerin ve milletlerin hayatı üzerine karar vericiler olarak kendilerini görenler bununla yetinmeyerek artık dünyayı tek bir merkezden yönetme hayallerini gerçekleştirmek istemektedirler.

Bu şeytani emellerin varlığının en temel göstergesi propagandanın şekli ve vasfının fark ettirilmeden değiştirilmiş olmasıdır.

Temelde ikna etme üzerine kurulu olan propaganda, propagandayı yapan ile propagandada hedef kitle olarak seçilenlerin kendilerini kamuoyunun gözünden gizlememeleri üzerine kurulu olmasına rağmen bu gün yaşanan propaganda taktiklerinde propagandayı yapanları nerede ise görme ve tanımak imkânsız hale gelmiştir.

Devletler ve milletler arasında yaşanan kanlı savaşların taraflara taraftar kazandırmaya yetmediğini gören propaganda odakları kitle iletişim araçlarının gücünden faydalanarak kan ve gözyaşı olmadan ama daha etkili ve daha kazançlı bir araç kullanmayı tercih etmektedirler.

Bu açıdan propaganda bilgi çağı olduğu kadar aynı zamanda aşırılıklar çağı olarak ifade edilen bu zaman dilimine gelinceye kadar hiçbir kitle iletişim aracına nasip olmayan bir başarı kazanmış bulunmaktadır.

20. yüzyılın başından doğu blokunun yıkılmasına kadar geçen sürede pek çok kişi ve topluluk tarafından kabul edilmese kitle iletişim araçları devletler üzerinde karar vericiler olarak adlandırabileceğimiz yapılar tarafından egemenliklerin pekiştirilmesine dönük bir propaganda aracı olarak kullanılmış ve komünist totaliter rejimlerden daha fazla batı toplumlarında hedef kitleyi türlü manipülasyonlarla kendine hizmet ettirdiği bir düşüncesiz kitle haline dönüştürmüştür.

Toplumlar yaşadıklarım sürecin farkına varamadıkları için de bu süreç sonunda kimi zaman manipülasyona maruz kalarak kimi zamanda gönüllü köleler olarak efendilerine hizmet etmişledir.

Şimdilerde bazen adına toplumsal katılım da denilen bu uydurma propagandalar sonucunda kendilerini batı türü yüksek kültür sahibi olarak zannedenlerin kitle iletişim araçlarından kendi faydaları doğrultusunda yararlandıklarını iddia etmeleri bu araçların topluluktan daha çok bireyler üzerindeki etkisinin varlığını göstermektedir.

Yine kendilerince kitle iletişim araçları hakkında ortaya koymuş oldukları görüşlere bakınca insanlar ve toplumlararası iletişimin 5 ayrı kullanım biçimi olan kişinin içsel iletişimi, bireyler arası iletişim, grup iletişimi, kitle iletişimi ve kişi dışı iletişimlerin tamamında kişilerin ve toplumların farklı düzeylerde elde etmek istedikleri farklı sonuçlar için farklı propaganda şekillerine maruz kaldıkları da ortaya çıkmaktadır.

Zamanımızda hem bireyleri hem de toplumları ilgilendiren tüm olay ve gelişmeler anında ve neredeyse canlı yayın haline dönüştürülerek kitle iletişim araçları tarafından aktarılmaktadır.

Her ne kadar kişiler ve toplumlara ortada gizli bir şey yoktur şeklinde aktarılıyor olsa da şunu hatırlatmakta fayda var.

Son virüs olayında geçtiğimiz bir hafta da maruz kaldığımız yönlendirmelere bir bakın.

Görünüşte insanları ve toplumları olan biten olaylardan haberdar ediyormuş gibi gözüken kitle iletişim araçlarının yönlendirmeleri üzerine nasıl bir davranış değişikliği ile karşı karşıya kaldık millet olarak.

Üzerinde tekrar tekrar düşünmeye değer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi