Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Keyifsiz bir yazı

Keyifsiz bir yazı

Üzerinde bir an durup düşünmeden, eleştirel bir gözle bakabilip akıl süzgecinden hiç geçirmeden, günün modasına kapılıp, tıpkı bir koyun edasıyla ardından peşi sıra gittiğimiz saçmalıklarımız var. Kullandığımız bazı sözcük kalıplarından bahsetmek istiyorum bu bağlamda, bu yazıda.

Sesim duyulsun ya da duyulmasın, buradaki bir köşeden, bu, çığlık tizliği ve niteliğindeki yazıyı yazıp, içimi döküp ferahlayacağım, en azından. Dayanamıyorum artık, çünkü.

Birazdan açıklayacağım o sözcük kalıplarının kullanıldığını duyduğum anda da, insanları hemen o olay yerinde ve anında uyarmaktan da yoruldum. Hem, istediğiniz kadar 2 kere 2, 4 eder deyin. Abaküslere bile inanılmıyor, artık. Her türlü medya uzantısının deliler gibi hayatımıza işlediği günümüzde, o ‘moda’ya elbet yenik düşüyor, bütün mantıklı açıklamalarınız ve iknalarınız. Ben de şimdi, bu duruma karşı, aynı silahı yöneltip, yine bir medya uzantısıyla -bu köşe yazısıyla- hedef almak istiyorum, artık çığrından iyice çıkan saçma sözcük kalıbı kullanımlarını.
Şimdi gelelim esas konuya. Ahh o “sağlıklı yemekler” ve “keyifli kahveler/manzaralar/vb” ! Bu nasıl bir ‘algı operasyonu’dur, böyle?!
Bir yiyecek, nasıl ama nasıl, sağlıklı ya da hasta olabilir ki?
Kahvelerin, çayların, manzaraların ve daha nice cansız şeyin hele, lütfen söyleyin, keyfinden ya da neşesinden nasıl söz edilebilir, peki?
Sağlığa YARARLI ya da ZARARLI yiyecekler, şimdi neredeler acaba? Onları kim yiyip bitirdi?
Keyif VEREN manzaralar asıl, o güzel atların, içinde dört nala koşup uzaklaştıkları tabloların bir kenarına sıkışıp kaldılar, herhalde. O keyifli kahveler ise, artık bu yüzden hatırsızdırlar belki hem. Keyif vermeyip, kendi kendilerine keyiflendikleri için bencilliği öğrettiler, mi demeliyiz? Cansız şeylerin bile keyfi olabiliyor artık, demek. Ah o keyif çatan çılgın kahveler, ah! Durun durun… Aklıma bir örnek daha geldi şimdi, nicesinin içinden. Bir güzellik merkezinde kilo veren bir müşterinin reklamını yapmak için aynen şunun yazıldığını okumuştum: “Ahmet Bey ile 23 kg keyfi”… Keyif? Yorum sizin artık.
Neyse, sadede gelelim artık, yoksa daha çok sinirleneceğim, hatırladıkça.
Diyeceğim şu ki;
Dilimize, düşüncesizce pelesenk ettiğimiz nice saçma ve mantıksızca sözcük kullanımı, bana kalırsa, zekamızı ve eleştirel düşünme yeteneğimizi de, tam hedefinden etkileyip, düşürüyor. Bir nevi, ‘algı operasyonu’, tabi!
Peki, eli kolu bağlı, biçare zavallılar mıyız, biz de?
Eee… Hadi gerçekten de şuurumuz hedef alınmış ve ince ince işlenip ameliyat ediliyor olsun. E canım, demezler mi, mağdur edebiyatı yapıp kendine acıyacağına, neden kendi aklını ve fikrini hiç kullanmadın da, bir ‘operasyon’ kurbanı oldun, diye?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Aslı Duruk Arşivi