Yolsuz, ebesiz nahiye ve vekiller nahiyeye giremiyor!
Karayollarına geçen nahiyelerin yol, sağlık, ekonomi ve trafik durumlarını yerinde tespite devam ediyorum.
Bir pazar günü Karaman’a bağlı Kızılyaka Nahiyesi levhasını görerek yol almaya başladık.
***
Aslında yol diye bir şey yoktu. Yol şeklindeki yerde toprak üzerinde bir iz vardı.
Devamında dağ eteğine gelince
Beş on çapında sivri taşlar yol üzerine serpilmişti.
Pikabın lastiklerine acıyıp şoföre çok yavaş gitmesini tembihledim.
Biraz sonra yine yer çamurlu toprak yoldan devam ederek nahiyeye girişte bir ihtiyara rastladık.
***
“Amca yolunuz için hiç mi ağlamadınız. Zor geldik. Siz nasıl kullanıyorsunuz. Bilhassa kışın” diyerek ilerledim.
Köy meydanına geldiğimde köylüler etrafımızı sardı.
Müdür odasını sordum. “Oda yok. Müdür evden idare ediyor. İşte oda geliyor.
Gelen genç biri idi. Sonradan öğrendiğime göre lise mezunu imiş.
***
Sorulara başladım. “Bu yol için müracaatların, raporların oldu mu?”
“evet, oldu.”
“acil hasta ve doğumlar için ne gibi işlemin var? Eben var mı?”
“Ebem yok. Hastalar için gerekli tedbirleri alırım” deyince…
Anladım ki beni müfettiş sandı.
***
“Bak kardeşim ben müfettiş değilim. Buraya yapılması gereken yol için anket raporu hazırlamaktayım.
Senin söyleyeceğin söz ilgililer çare bulmuyor bir şey yapamam demek düşer derim.
Bende raporuma bunları işleyip birinci sırada yol yapılmasın belirte cem”
Diyerek ayrılırken çıkışta yine ihtiyarla karşılaştık.
“Amca hiç ağlayamamışsınız” diyerek ayrıldım oradan.
***
Üç gün sonra Karaman Bölgesi Şube Şefi Kemal Çığımız pür hiddet çıkageldi.
“Ne yaptın yahu Kızılyaka’ya sen mi gittin”
“Evet, ne olmuş?”
Köylüleri tahrik etmişsin. Köye giden CHP Milletvekillerini, köylüler köye sokmamış kovmuşlar.
Ortam 1964 yılı seçim mailinde idi.
Onların adamı. “Bir karayolcu geldi. Yol hakkında bilgi verdi. Ondan demiş”.
Ben olmadığımı anlattım müdüre şikayet ettiler bavulunu hazırla….” demesin mi?
***
Hazırladığım raporu müdüre verirken nasıl paylanacağımı düşündüm.
“Güzel raporlamışsın” dedi. Noktaladı.
Ben duramadım.
“Efendim Kızılkaya’da köylüleri tahrik edecek bir konuşmam olmadı. Sadece yolunuzun yapılmasına çalışmamışsınız dedim.” Derken sözümü kesti.
“sik….et böylelerini. Benim personelimle uğraşacaklarına Ankara’dan ödenek çıkarsınlar yolu yapalım. Çekinmeden vazifeni yap .” deyiverdi.
Hayatımda mert müdür olarak Mehmet Kınaş’ı gördüm.
Hayatımda nicelerini gördüm.
Nur içinde yatsın.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.