Kendine gel!
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 3 milyar 300 milyonluk makam aracı harcamalarının 'çerez parası' bile olmadığını ifade ediyor. Öyle bir memleket düşünün ki; para yok diyerek 950 lira verdiği asgari ücretliden vergi alacak ve bu vergileri bakan ve bürokratların makam aracı vs. masraflara harcayıp sonrada çerez parası bile değil diyecek. Ve maalesef o ülkenin halkı bunu sineye çekip hiç sesini çıkartmayacak...
O ülkede Cumhurbaşkanlığı sarayına bir kadeh 1000 liraya alınırken, bir asgari ücretli 950 lira alıyor ve hiiç sesi çıkmıyor. 6 milyon işsiz bulunan bir ülkede işinden olmamak için mi hiç sesini çıkart(a)mıyor acaba?
Ak Saray'ın elektrik harcaması 40 bin lirayı aşarken (laleler, ağaçlar vs masraflar için 2.5 milyarı aşan bir harcamadan bahsediliyor) kaçak kullanılan elektrik vatandaşın faturasına yansıtılıyor ve yine millet sessiz...
Suriye'den gelenlerin masrafı emekliden kesiliyor emekli suskun...
GDOlu, hormonlu üretilen sebze meyve çarşı-pazar da ateş pahası. Patates nasıl oluyor 5 liraya dayanıyor ev hanımları sessiz...
Sentetik kumaştan üretilen ve Çin'den gelen kanserojen içeren çul çaputlarla memlekette ucuzluk var zannediliyor zahir. % 100 pamuklu, yün, keten, ipek kumaşların fiyatını bilen var mı?
Tarım, hayvancılık bitmiş her taraf yabancı AVM’ler ile dolmuş, hâlâ yapılan yollardan bahsediliyor.
İyi de aç kalınca asfaltı mı yiyeceğiz?
Yollar yapıldı inkar eden yok o kadar hizmetcik de yapılsın, dünyanın vergisi alınıyor.
Bu ülkede 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.334, yoksulluk sınırı 4. 344 lira ise hangi adaletten hangi kalkınmadan bahsediliyor söyler misiniz?
Buna karşın Cumhurbaşkanı dünya liderleri maaş sıralamasında ilk 10'a girerken (örtülü ödenek hariç) Başbakan, Bakan, Milletvekilleri ve bürokrat maaşları göz dolduruyor.
Mehmet Şimşek aslında doğru söylüyor 3 milyar 300 milyon onların ancak çerez parası. Diğer harcamalar ne kadar tutar hiç hesabına girmeyelim.
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisi şerifte: ''Onların namazı, orucu sizi aldatmasın. Siz onların dinar ve dirhemle olan muamelatına bakın.'' diye ifade ediyor.
''Çalıyorlar ama yapıyorlar'' yaklaşımı doğru bir yaklaşım değildir.
Yine Efendimiz (sav): '''Bizi aldatan bizden değildir.'', ''Rüşvet alanda verende mel'undur.'' buyurmamış mı?
Tamda bu yüzden Dünya'nın en büyük Adliye Binası Türkiye'de açılıyor, 2002’de 50 bin mahkum sayısı, 2014’de 159 bin olup 3 kat artıyor. Boşanmalar % 800 artarken, hergün cinayet, cinnet haberleri izliyoruz. Sentetik uyuşturucu kullanımı (1.5 milyon) ve antideprasan kullanımında rekora gidiyoruz.
Ülke bunca sıkıntı içindeyken, Başbakan Sayın Davutoğlu muhalefete kaynak soruyor. Bir başbakanın memleket kaynaklarından bihaber olması ne tuhaf.
3 tarafı denizlerle çevrili, 4 mevsimi bir arada yaşayan, altı üstü (%80 rezervli bor, toryum, uranyum vd. K.deniz, G.doğu'dan petrol, doğalgaz fışkırıyor) maden dolu, genç potansiyeli yüksek, bir ülkede bundan büyük kaynak olur mu?
Ahmet Davutoğlu'nun Stratejik Derinliği Ortadoğu da bitti. Irak’ta 2 milyona yakın insan öldürüldü. Beraber Bakanlar Kurulu Toplantısı yapılan Suriye’de iç karışıklık... Libya malum... Mısır da Mursiye idam kararı çıkıyor. (Bu arada Sayın Erdoğan'ın BOP Eşbaşkanlığı hâlâ devam ediyor.)
'Yine AKP iktidarlarında 'Müzakere Süreci'' diye bir süreç başlatıldı. Bu süreç Güneydoğu'nun parçalanma sürecidir. 1912’de Balkan Savaşları başlamadan evvel, o bölgede ne yapılmışsa bugün yaşadığımız noktasına virgülüne kadar ne yazık ki aynı şerler. Balkan Devletleri için Önce milliyetçiliği öne çıkarttılar, sonra muhtariyet (özerklik), akabinde bağımsızlık istediler ve maalesef hadise Osmanlıya savaş ilanına kadar gitmişti.
Kendimize gelmediğimiz sürece son toprak parçasından da olabiliriz mazaAllah!
Sevgili kardeşler 7 Haziran’dan evvel kendimize gelelim, SAADET'e Gelelim.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.