Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

KÂTİL İSRÂİL ARTIK DURDURULMALI

KÂTİL İSRÂİL ARTIK DURDURULMALI

‘Yıkılsın İsrâil enkâzını göreyim. Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim’ diyen Üstad Necip Fazıl gibi diyelim bizde. Bugün farklı bir konu yazacaktık ama dünyânın bir numaralı terörist ülkesi İsrâil’in, mübârek Ramazan ayının son günleri, Filistinlilere ve Müslümanların kutsallarına başlattığı hâince, kalleşçe saldırılar, hepimizi derinden yaralamıştır. Bu sebeple bu acı konuya değinmeden geçemezdik efendim. Üzüntümüz ve acımız büyük, öfke doluyuz. Terörist İsrâil hep bir hâinlik yapacağı zaman, özellikle Müslümanların Ramazan ayını ve bayram günlerini seçiyor. Bilhassa Bayram yaşanmasın onun yerine Filistinli kardeşlerimiz ve dahi Müslümanlar kan-gözyaşı-acı yaşasın istiyorlar. Zâlimden, hâinden, acımasızlardan, vicdansızlardan başka ne beklenir? Şerefsiz İsrâil’i kınıyoruz, yetmez lânetliyoruz, yetmez artık bu yapılanlar sâdece kınamayla kalmasın, bizim de Müslümanlar olarak karşı yapmamız gerekenler olmalı diye düşünüyoruz. 

Kâfirin zulmü arttıysa sonu yakındır. Dünya coğrafyasında mazlumlar çoğaldıysa er ya da geç, Hakk tecelli edecektir. İslam’da yeis yâni ümitsizlik yoktur. Hakiki iman, insana dâima ümitli olmayı aşılar. İnanıyorsanız en üstün sizsiniz. Evet, biz Müslümanlar imânın gereklerini ciddi anlamda yaşasak en üstün, en ahlaklı, en ileri biz oluruz. Peki, niye değiliz? Çünkü; İslâm’ın hükümlerini yaşamayı ne zamandır kulak ardı etmişiz, bunu yapmadığımız için de, İslâm’ın izzetini düşürmüşüz. Batasıca Batının peşinde koşup, kendi değerlerimizi hayâtımızından ötelediğimizden beri, iflah olmadık. Biz kendimize, kültürel değerlerimize, aslımıza-neslimize döndüğümüzde pek çok olmaz şey olacaktır. Olmazları olduracak iman ve hakikatleridir. İman ümmete diriliş, şahlanış aşılar. Yeter ki, Müslüman kendine yakışanı yapsın. İşte o zaman İslam ümmeti tek yumruk olacaktır. 

Bizler kumandanı Hz. Peygamber, olan ordunun neferleriyiz. Bizler Hz. Ömer (r.a)’in, Halid bin Velid (r.a), Ömer bin Abdulazizlerin, çağ açıp çağ kapayan Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin torunlarıyız. Bize her vakit diriliş, uyanış ve şahlanış yakışır. Elin gavuru küçücük çocukları kendi inanışına göre yetiştiriyor da, bize ne oluyor? Yahudiler sırf kutsal kitapları Tevratı okusun diye, 3 yaşındaki çocuklarına İbrâniceyi öğretirler. Çocuk 5 yaşına gelince onu Mescidi Aksa’ya götürürler ve derler ki; ‘Bak çocuğum bizim ilk görevimiz bu mescidi Aksa’yı yıkıp yerine Süleyman Mâbedini yapmaktır. Eğer benim ömrüm buna yetmezse bu görev senindir.’ Diye vasiyet ederler. 6 yaşından itibâren de onlara, silah kullanmasını yanı sıra her fırsatta Müslümanlara ‘terörist’ demesini öğretirler. Bir de bizim çocuklara bakalım. O yaşta bizim çocuklara ne Kur’an öğretilir, ne târihsel idealler aşılanır. İmkanları yerinde olanlar o yaşlarda çocuklarını, el bebek-gül bebek yetiştirirler. Halbuki eskiler evlatlarını Fatihler, Yavuzlar yetişsin diye büyütürlerdi. Mâlesef ideal olmayınca neslimiz, başkalarının elinde oyuncak oluyor.

Mâzide Süleyman mâbedi yıkılınca, Yahudiler dağılmıştı. Yahudilerin kutsal inanışına göre dünyâya egemen olacak bir İsrâil, 2023 senesinden önce kurulmalıydı. Bu sebeple o târihten önce de, Süleyman Mâbedi yapılmalıdır. Bundan dolayı yıllardır Mescidi Aksa’nın altını kazıyorlar. Zira Süleyman Mâbedi, Mescidi Aksa’nın altındaki alandır. Üstten yıkamadıklarının altını oyuyorlar. Yahudiler her zaman planlarını uzun süreli yaparlar. Şu an 100 yıllık yaptıkları planın peşindeler. Kafalarında tasarladıklarını gerçekleştirmek için acımasızca saldırıyorlar. Yahudi, Siyonistler böylesi rezil işleri yapmaları bizim gevşekliğimizdendir. Elin Çinli Devlet Başkanı; ‘Bu Müslümanları anlamıyorum. Kutsal yerlerine bunca saldırı var. Sâdece kınıyorlar. Biz olsak hiç olmazsa bir füze atardık’ diyor. El âlem Müslümanlara hayret ediyor. Demek ki bizi ne hâle getirmişler, nasıl kendimizden geçirmişler. Uyan ey Müslüman! Filistin senin dâvandır. Dâvası olmayan nefsinin peşinde gezer. Mescidi aksa üç dînin de kutsalıdır ve bizim de kutsalımızdır. 

Mescidi Aksa Müslümanlar için çok değerlidir. Zira bizim ilk kıblemiz orasıdır. Rasûlümüzün Miraç hâdisesi orada gerçekleşmiştir. Kudüs Cenâbı Hakk’ın seçtiği özel beldedir. Mescidi Aksa bizim sevdâmızdır. Mescidi Aksa’ya dâir derdimiz vardır. Dert varsa umuda çıkan bir yol da vardır. Orası Yahudi için nasıl kıymetliyse, bizim için de kıymetlidir. Onlar Hz. İsa (a.s)’ın orada doğduğuna ve orada gömülü olduğuna inanıyorlar. Oralar diğer peygamberlere de beşiklik yapmış kutsal beldeler olduğu gibi, Hz. Meryem’in de yaşadığı yerdir. Hıristiyan ve Yahudiler oraya giderek hac yaparlar, kendilerince oraya mum yakıp koyarlar. Onlar eriyen mumlarla, günahlarının eridiğini düşünürler. Yahudi, Siyonistler o kutsal alanı kendilerine, ‘vadedilmiş topraklar’ olarak gördüklerinden, Mescidi Aksa ve civârını ne pahasına olursa olsun ele geçirmek istiyorlar. Geçmiş târihte İsrâiloğullarına gelen Davud Peygamber, Süleyman mâbedini yapmaya başlamış fakat ömrü vefa etmemiştir. Sonrasında Süleyman Peygamber mâbedi tamamlamıştır. İlerleyen yıllarda Bâbil kralı tarafından mâbed yıkılmış, Yahudiler sürgün edilmiştir. Hz. Ömer zamânında fethedilen Kudüs’e Abbâsi halifeleri Mescidi Aksa’yı inşa etmişlerdir. O gün bugün orası bizim kutsalımızdır, ibâdetgâhımızdır. Orayı savunmamız boynumuzun borcudur.  

Bu kadar kelamdan sonra şunları da eklemek istiyoruz; kardeşler akıllı olalım lütfen. Filistinli kardeşlerimize bizler de bir şeyler yapalım istiyoruz. Sosyal medya üzerinden pek çok yardım destekleri isteniyor. Onlara madden destek olabiliriz. Ayrıca en önemlisi, Yahudi İsrâil’in mallarını kullanmayalım. Düşmanın değirmenine un taşımayalım. Boykot edelim. Kim alıyorsa, hangi market İsrâil malı satıyorsa o marketlerden alış veriş yapmayalım. Boykotu hafife almayalım. Geçmiş zamanlarda boykot çok işe yaramıştır. Biz yerli malı kullanalım. Düşmanın ekmeğine yağ sürmeyelim lütfen.

Ayrıca mübârek Ramazan ayı bitti ama Şevval ayı başladı. Bilindiği üzere Şevval ayında tutulacak 6 gün oruçları var. Peygamberimiz özel tavsiye etmiştir; ‘Her kim Ramazan orucunu tutar da sonra ona altı gün de Şevval’den eklerse bütün sene oruç tutmuş gibi olur.’ Buyuruyorlar. (Riyâzüs-Salihiyn, II. c, s.510) Böylesi bir sevâbı da kaçırmayalım inşaALLAH. 

Yüzümüzün güleceği daha güzel yarınlara doğru…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi