Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Kaderin ağları

Kaderin ağları

Zamanın, gürültülü patırtılı ve ayan beyan halinden başka, karda yürüyüp iz bırakmayan bir yanı da var. Takvimlere ve saat mekanizmalarına sirayet edecek kadar somutlaşmış halinden ve onun bir de, görünmeyen ama derinden akan halinden, bahsediyorum. Evet, zaman iki yönlü bir akışkandır yani; bilinen somut hali ve bilinmeyen soyut hali olarak. İkinci kısmı meşgul ediyor kafamı, bir süredir.

 Ağlarını, tıpkı mahir ve sessizce ören bir örümcek gibi, kaderin o ağ örüşü... İşini –eserini- ancak ve ancak tamam edip bitirdiğinde gözlere ayan eden… Gizli plan da diyebilirsiniz buna; ezelde kurulu ve beklediği vakti gelince de, bunca zaman ‘meğer’ hazırlanıyor olduğunu ‘bir anda’ fark ettiğiniz! “Demek bunca iş, işte beni bu sonuca ulaştırmak içinmiş” cümlesini söyleten o şeyden bahsediyorum. Dedik ya, eserini sadece ve sadece tamam edip bitirdiğinde gün yüzüne çıkartır, o iş bilir örümcek. O hazırlık evresinde ise, bir dizi anlamsız –gibi görünen- olaya ve duruma maruz kalır insan.

Hayatın bu sürprizli tarafı…

Yalnız, ağın örülüş evresinde –eserin hazırlık aşamasında- nasıl ama nasıl bu kadar gizli kapaklı kalır, kalabilir, her şey? Bütün gözlerden, en kıvrak zekalardan, kıvrımlı beyinlerden ve işlek akıllardan bile? O örümceğin maharetine ve dışarıya ser verip sır vermeyen, çıt çıkarmayan haline hayranım! Bunca ağır başlılık ve ketumluğun yanında, o sürpriz severliği de bünyesinde barındırdığı için hele, bu çok yönlülüğüne, şaşırtmacalarına… Eh, bin bir elemeden geçip, nice sınavlara tabi tutulduktan sonra atanmış olmalı zaten o çok üst rütbeli görevine. Kolay mı, işi, kaderin ağlarını örmek! Eserine –kadere- ne kadar sövülse de çilesini hala doldurmamış ve gıkını çıkartmamış bu ‘günah keçisi’ne fazlaca yüklenildiğini düşünürüm bazen. Hatta aslında ben… Benim için çıkarttığı eserlerin kimini beğenip kimini beğenmesem de, hayranıyım onun, bilgeliğinin, öğreticiliğinin, sürprizlerle dolu tarafının. Bir diğer ismi de gizli plan olup, bir diğer cismi de soyut bir akışkanlıktan yapılma o zamandan, işleyişten, akıştan, döngüden, hülasa, kaderden bahsediyorum.  Kader(im)e hayranım, mı diyorum? Yok. Dedim ya, bilgelik, öğreticilik ve şaşırtıcılık yönleriyle ilgiliyim onun, diye. Tam bu noktada, işi dine bağlamamak için, yazıyı daha ne kadar döndürüp dolaştırabilirim, onu da bilmiyorum! Lakin, yetkisi ve rütbesi bu yönde olmayan birinin vaaz vermesini –bilgiçlik taslamasını- son derece itici bulduğum için, kalemin ucuna engelsiz ve setsiz bir şekilde akamıyorum, şu anda. Varsın, gerisini kendiniz yazıp okuyun, işte. Lakin, şunu avaz avaz haykırıp yazmakta da hiçbir beis yok ki, saatlerden ve takvimlerden azade, dalmak için insan nefesinin asla yetmeyeceği bir derinlikten akan zamandan, daha doğrusu onu işletip ilmek ilmek ören örümcekten… Güzel sürprizlerini –çünkü kötülerine felaket denir- mucizelerini ve meğerli cümleleri mutlu bir şekilde söyletmesini bekliyorum. İlkokuldaki, “Yeni yıldan ne bekliyorsunuz?” konulu yazıya –ödeve- yıllar sonra geri dönüp de tüm bunları yazsam, bu gecikmeli cevabım acaba nasıl bir not alırdı?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Ayşe Aslı Duruk Arşivi