Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

İstanbul’u gezdik

İstanbul’u gezdik

Dünyanın en güzel yedi şehrinde, önde gelen İstanbul…

Dünyanın nerede ise yarısına sahip olan Osmanlı devletinin Payitahtı…

Gençliğimin bir kısmında bulunduğum İstanbul…

***

Yıllarca ki 1988 den bu yana görememiş. Bir görmek arzusunda olmuştum ama o eski gençlik imkânlarım kalmamıştı ki! Nasıl görebilip gezecektim.

Bu arzumu anlayan İstanbul’da yaşayan akrabamızda muhterem Emine hanımefendi.

“Ahmet Amca Babamın dostu olan seni İstanbul’a götüreceğim hazırlan deyiverince sevinmedim desem yalan olur.

***

YHT biletini internetten almıştım ama internette yanlış kayıt yapınca gidip gişeden düzelttik. Demek ki internet iyi ayarlanmamıştı.

Sıkı kontrolden sonra YHT bindik koltuklara oturduk. Ne rahatlıktı böyle!

Bizim bellek yıllar evveline gitti yine.

Gişe önünde tehirle gelmekte olan tren için ikinci mevki bulabilirsen yerin var olurdu ama bulunmazsa sekiz kişilik tahta kompartımanlar her zaman tıka basa dolduğu için koridorda bile yer bulabilirsen ayakta yolculuk yapar tehirli giden tren otuz saat sonra Haydarpaşa’ya varırdı.

Yol aldığımız YHT 4.45 de Pendik’e bırakıverdi. Ne günlerden ne günlere bilebilenler için…

Yapanları tebrik etmek gerek…

***

Haydi, o gençliğimin geçtiği Rumeli yakasını bir görelim dedik.

Yıllar evveli gibi öyle kolay değildi. Göztepe’den Kadıköy’e taksinin dur, kalk içinde ki trafik sıkışıklığı zaman kaybettiriyordu.

Kadıköy – Beşiktaş vapurunda seyrederken uzaktan görünen Haydarpaşa’ya baktım.

Sessiz sanki ağlayan birisi gibi duruyordu orada ona giden yoktu artık.

a.güldağ-vapurda-haydarpaşa-karşida.20151129165004.jpg

***

Rumeli boğaz kısmını otobüsle aşmaya başladık. Ne idi o ahşap yalı ve binaların güzelliği gitmiş beton ve düz satıhlı binalara geçmiş havali.

Yarı cadde yarı kıyı görme sonunda Emirgan’a vasıl olduk.

O da ne o gençliğimizde zaman zaman çınarın altında tahta sandalyeler üzerinde çaycı babanın çayını içerken boğazın güzelliğini seyrederdik…

Ya şimdi o çınarın altında ve ilerilerde de üstü kapalı lokantalar zapt etmiş ancak onlara girerseniz yemek de yemek suretiyle boğazı şöyle böyle seyredebiliyordunuz. Ne hale gelmişti eski güzellik ve samimimi hava kaybolmuş.

***

Tam gitmeye hazırlanırken bir ufak vapur geldi. Boğaz kıyısını gezdiriyormuş.

Durur muyum hemen atladık ona ama Çengelköy Üsküdar arasını gezdirdi Beşiktaş’a bıraktı.

Kıyıdan gidince o canım orman gibi olan Anadolu yakasını köprü yapılınca büyük yalılar kaplamış varlıklıların yaptığı işlem işte…

Ertesi günü Marmaray’a binmek istedim.

Kadıköy’e taksi Üsküdar’a otobüsle gidip Mihrimah Camisinde namazdan sonra Marmaray’a bindim deniz altından 4 dakikada taksim ayrımına geldik.

Ne güzel vapurla yarım saatte geçilen yer dört dakikada kat ediliyordu. Yapanları tebrik etmemek olmaz sanırım.

***

Emine Hanımefendinin Kızı Manolya hanımefendi bizi gezdirmek için iş yerinden izin almış bizi boğazın Rumeli tarafını gezdirmişti.

O canım kılar ya beton villalarla dolmuş açık yerleride sıkça sıralanmış hayli yat lar kaplamış olunca deniz kıyısına inemiyordunuz.

***

Sarıyer’e kadar gittik ve bir Sarıyer böreği yiyelim dedik. Bendeniz bakalım yıllar evvelinin tadı kalmış mı diye düşündüm. Ne yazık ki börek kalınlığı incelmiş ve yağ fazla durumunda idi. O güzelim börek maalesef idi. 

sarðyer-börekçisinde.jpg

Orada üçüncü boğaz köprüsünü seyrettim ve Rumeli kavağına gitmek istedik ama yol askeri kapama içinde idi döndük.

üüncü-köprüye-bakiş.jpg

***

“Cuma günü seni Beykoz üstündeki Yuşa’ya götüreyim Ahmet Abi” diyen muhterem dostumuzun bir problemi olabildi ki gidemedik ama Pazar günü boğazın Anadolu kısmını gezmek istedik.

Yine trafik sıkışıklığı içinde beton binalar arasından geçtik boğaz kıyısını.

Ulaştığımız Çengel köyde sadece kuru fasulye pişiren meşhur Aşhana lokantasında leziz pişen İspir fasulyesini yemek sonrası Vaniköy’e gittik.

Vaniköy kıyısında ki bir kafe de boğazı seyretmekle kalmadık boğazın ilk incisi Boğaz köprüsünün ışıklı görünümünü de doyasıya seyrettik.

grup-vaniköyde-kahve-içerke-boğaz-ve-köprüyü-seyrediyorlar.jpg

***

Daha çok gezilecek vardı muhakkak ama bendenizin tabanvayı takoza kalktığı için çok zor oluyordu ve trafik çok keşmekeşti bir yerden bir yere gitmek için.

***

Ve geçtiğimiz Pazartesi sabahı YHT ne binip Konya'nın yolunu tuttuk yalnız yakın yıllara kadar yirmi dört saat yerine yine 4.45 de Konya garın da idik.

***

Bizi davetle İstanbul’u gezdirme lütfunda bulunan Emine ve kızı Manolya hanımefendilere ben ve eşim teşekkürlerimizi sunarız.

***  

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileklerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Güldağ Arşivi