Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

İnsan ve değer

İnsan ve değer

Kâinâtın mutlak sâhibi Allâhu Azûmuşşan yarattıkları içerisinde en üstün olarak insanı yaratmıştır. Nitekim kutsal kitâbımız Kur’ân-ı Kerim’de “And olsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.” (1) Buyrulmuştur. Yaratılış olarak insandan daha mükemmeli daha güzeli yoktur. Yüce Kur’an’da; “Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (2) Âyeti bu hakikati ispatlar. Dünyâdaki tüm mevcutlar insanın kendini geliştirmesine ve kendini gerçekleştirmesine hizmet ederler. “Yerde olanların hepsini; sizin için yaratan O'dur. Sonra, göğe doğru yönelerek yedi gök olarak onları düzenlemiştir. O her şeyi bilir.” (3) “Allâh'ın göklerde olanları da, yerde olanları da buyruğunuz altına verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmez misiniz? İnsanlardan, Allah hakkında hiçbir bilgisi olmadan, doğruluk rehberi ve aydınlatıcı bir Kitap bulunmadan tartışanlar vardır.” (4)

Bütün bu âyetlerden insanın değerli bir varlık olarak yaratıldığını anlıyoruz. Evet, insan değerlidir. Onun değeri, Cenâb-ı Hakk’ın insana kendi ruhundan üfleyerek can vermesinden kaynaklanır. “Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp rûhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.” (5) Demek ki insanın rûhu en değerlinin rûhundan yaratıldığına göre onun da en değerli olanlara yönelmesi kendisine atfedilen değerden ileri gelir. Zirâ kâinatta diğer canlılar arasında insandan başka değer bulan ve değer göreni yoktur. Dolayısıyla insan kendi başına değerli olduğu kadar tüm değerlerin de merkezinde yer alan biricik varlıktır.

O halde insanın fıtrat birikiminde vâr olan değerleri uygulamaya koyması ondan beklenendir. İnsan önüne sunulan dünyâyı yaşarken Yüce Rabb’den aldığı ilâhî esaslara dayanarak değerlerini oluşturur, geliştirir ve ona uygun davranışlar serdeder. Hayâtı yaşanılır kılan muhteşem değerleri görmemizi, anlamamızı sağlayan Cenâb-ı Hak’tır. Allah Teâlâ varlığa bu değerleri bahşetmiş ve insan aklını da bu değerleri keşfedecek gücü vermiştir. İşte insan, özündeki güzel kutsî değer birikimleriyle insanlığını ortaya koyar. Bu değerlerle insanlık huzur ve mutluluğa ulaşır. Bunun aksi tüm girişimler hüsrandır, zulümdür bugün olduğu gibi. İnsanın fıtratını zorlayan değerlere boyun eğmesi sâdece kendisine değil içinde yaşadığı toplumu da ziyâna uğratır. İnsanlık târihi Kâbil’in işlediği isyan, zulüm ve cinâyetin devam ettiğine şâhittir.

Bilinen bir gerçektir ki, merkezî ilâhî olan değerlerde yanlışlık ve yanılgı bulunmaz. Zira onlar en güzelin ‘yapın’ diye tüm netliğiyle açıkladığı gerçek hayatta mutlak yaşanması gereken mükemmellerdir. İnsana düşen vazife ise bu değerleri eğmeden, bükmeden, orasından burasından kırpmadan yaşamaktır. Tabi bugünkü böylesi bozuk işleyen dünya çarkı içinde asıllarından tâviz vermeden yaşamak elbette ki zordur ancak zoru başaranın kazanacağı unutulmamalıdır. Netice olarak diyebiliriz ki insan değerleriyle hayâtın odak noktasındaki merkez varlıktır. Hak katında değerlidir, kıymetlidir o zaman bu değerler silsilesi içerisindeki insan her dâim kendisine yakışır değer içerikli davranışlar ortaya koymalıdır vesselam.

--------------

1- İsrâ, 70

2- Tîn, 4

3- Bakara, 29

4- Lokman, 20

5- Hicr, 29

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi