Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

İnsan Hakları ve Hz. Peygamber

İnsan Hakları ve Hz. Peygamber

İnsan hakları, Batı menşeli bir mefhum gibi görünüyor. Aslında bu kavram, tamâmiyle İslâm’ın özünde mevcut olan hak ve hürriyetlerin ta kendisidir. Ne demek insan hakları? Diye sorsak, cevap olarak deriz ki; insanın insan olması hasebiyle, sâhip olması gereken haklarıdır. Batılılar, uzun mücâdeleler ve savaşların ardından, 1948’de Birleşmiş Milletler (BM)’de ‘İnsan hakları Evrensel Beyannâmesi’ni kabul edilmiştir. Halbuki, İnsanlığın Efendisi aleyhissalâtu vesselam, bu hakları tam 14 asır öncesi, insanlığa takdim etmiştir.

İslam anlayışında; insan tertemiz, günahsız olarak dünyâya gelmiş, yaratılmışlar içinde en şerefli bir varlıktır. İnsanın kendisine Cenâbı Hak tarafından tüm hak ve hürriyetler verilmiş, huzur ve mutluluk yolları gösterilmiş, bu yollarda yürüyenlere, en güzel mükâfatlar verileceği müjdelenmiştir. Bütün bunlar, insana verilen değeri anlatır. Allah Teâlâ, gökte ve yerde ne varsa eşsiz güzellikleri insanın hizmetine sunmuştur. “O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da, Allâh'ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır.” (Nahl, 12) “O size istediğiniz her şeyden verdi. Allâh'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zâlim, çok nankördür!” (İbrâhim, 34) İnsanın sâhip olduğu şeyler; canı, malı, nâmusu, haysiyeti, sağlığı dokunulmaz görülmüş, korunmuş ve yüceltilmiştir. (Veda Hutbesi) Şu muhteşem ölçüler başka nerede var?

Bilindiği üzere, insana bahşedilen nimetler içeresinde en kıymetlisi, onun yaşama hakkıdır. İslam’da bir insanın yaşama hakkı, bütün insanlara denk görülmüştür. Cenâbı Hak: “İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu, yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.” (Mâide, 32) buyuruyor. Hal böyleyken, aylardır Filistin’de, Gazze’de öldürülen mâsum çocukları, kadınları, sivil insanları düşününüz! Ne büyük bir insanlık suçu işleniyor! Bir kere bu lânetli Yahudiler ve arkasında onu ve yaptıklarını destekleyenler, bunca mâsum insanı öldürme hakkını ve yetkisini acaba nerden alıyorlar? Gerçek şu ki, bu dehşetli azgınlık ve zâlimlik karşısında, insan artık insanlığından utanır hâle gelmiştir. Yine diyoruz ki, eğer insanlık her gün her gün devamlı işlenen onca çirkinlikten, kötülükten, zalimlikten kurtulmak istiyorsa, Son Dinin, Son Peygamberi, Şaban ayının Sultânı Hz. Muhammed aleyhissalâtu vesselâm’ın ilâhi kâidelerine ve pratik uygulamalarına tâbi ve teslim olmalıdır. İşte hükümleri bildirdik, kim insânî kim hayvânî, her şey ortada.

DÜŞÜNCE VE İFÂDE HÜRRİYETİ VE HZ. PEYGAMBER :

İnsanı diğer canlılardan ayıran en bâriz hususiyeti, onun konuşması ve düşünmesidir. Bu konuyla ilgili kutsal kitâbımızda, pek çok âyeti kerime vardır. “Onlar Kur'ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed, 24) “Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hâla akıllanmaz mısınız?” (Enbiya, 10) “Hâla Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi?..” (Nisa, 82) Hz. Kur’an akla, fikre, düşünceye çok önem verir.

Yüce dînimizde insanların fikir ve düşüncelerini ifâde etme hakkı vardır. Şaban ayının sâhibi, Hz. Peygamber aleyhisselam; ‘Her hak sâhibinin söz söyleme hakkı vardır.’ Buyuruyor. (Bûhârî, Hibe 2) İki Cihan Sultânı aleyhissalâtu vesselam, dâima işlerini istişâre ile yapardı. Şerefli Kur’an’da bulunmayan bir konu için arkadaşlarının görüş ve fikirlerine başvururdu. (İbn, Hişam, Ebu Muhammed Abdülmelik (Ö 218/833), es-Sîretu’n-Nebeviyye, I-IV, Beyrut, 2004, IV c, s.171) Müslümanların, insanlara iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak gibi dîni bir vazifeleri vardır. Bu vazife, insanların başkalarına fikirlerini özgürce söyleyebildiklerinin göstergesidir. (Müslim, İman 78) Ancak bu durum insanların, fikir hürriyeti adı altında mukaddes değerlere hakâret etmesini gerektirmez. Rabbi Teâlâ: “Müminler aralarında ahlaksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyâda ve ahrette can yakıcı azap vardır. Allah bilir siz bilmezsiniz.” (Nur, 19) buyuruyor. Böylesi mükemmel âlemşümul prensipleri bizlere takdim eden Şaban ayına hâkim şanlı Rasûlümüz aleyhisselâm’a çok şey borçluyuz. Hiçbir bedel ödemeden O’na ümmet olmuşuz. Ne mutlu bize. Şükürler Rabb’imize elhamdülillah.

Efendim Cumânın ve Şaban ayının bereketinden en kâmil istifâdeler diliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi