Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

İktisadi ve Ameli Ahlak

İktisadi ve Ameli Ahlak

21. yüzyıl, saldırgan kapitalizmin ileri aşaması olan modernleşme karşısında insanların inanç, medeniyet, ahlak ve kültürel değerlerinin, hatta farkındalıklarının bile yok olmaya başladığı dönem olmuştur.

Dini inanç, ahlak, kültür ve medeniyet değerlerinin kendileri için bir hayat tarzı oluşturmayıp, sadece birer zenginlik olduğunu kabul eden insanların bile bu değerlerinin, hayata aktarılması konusundaki hassasiyetlerinin de gittikçe azaldığını görmekteyiz.

Bunda kendini çağdaş olarak gören günümüz insanının rahatına olan düşkünlüğünü, inanç ve ahlaki değerlerinden daha önde tutmasının payı büyüktür.

İnsanlığa faydalı olmak yerine başkalarından daha fazla kazanıp, daha fazla harcama isteğinin büyüsüne kapılan insan, böylelikle zenginliği toplumla ve özellikle de fakir fukara ile bölüşme ve paylaşmayı da önemsememektedir.

Üretim ve tüketimde adalet ve hakkaniyetin önemsenmemesi, tüketimde israfın sürekli artması sonucunu doğurduğu için, neticede çok kazananın da çok harcaması oluşacak ve böylelikle bir kısır döngüye düşülmüş olacaktır.

Tüm bunlar inanç ve ahlak yönünden belli bir şuur ve hassasiyeti azalttığı için iktisadi alanlarda, yani üretim, tüketim ve paylaşım acısından içtimaı bir meseleye dönüşmüş bulunmaktadır.

Dünyaya hâkim olduğunu vehmeden insanlığı, tek başlarına nerede ise bütün ihtiyaçlarını karşılayamayan birer zavallılar topluluğu haline dönüştüren bu durum, düşünce ve tavırlarının aslında onun şahsiyet değerini kazandıracak bir durum olduğunu fark edememesinin neticesidir.

İnsan üretim ve bölüşümde fıtri ahlak ve şuura eriştiğinde, dünya onun için başka bir dünya olacak ve diğer insanlarla bir arada, hakkaniyet ve adaletle yaşamasını sağlayacak bir dönem başlatmış olacaktır.

Bu bir arada bulunmanın maddi zeminini ise iktisadi ahlak oluşturacaktır.

İktisadi ahlakın tesis edilememesinin sebebi, dünyada var olduğundan beridir, kendi sorunlarının kaynağının ve çözümünün bizatihi insanın kendisinde olmasıdır.

Daha açıkçası insanın fıtratının dışına çıkarak hem kendi açısından, hem de kendisi dışındaki tüm varlıklar konusunda Allah’ın(cc) koyduğu sınırları yok etmeye çalışmasıdır.

İnsan, Allah’ın(cc) koyduğu sınırlara uymadığında sorunun sebebi olurken, sınırları koruduğunda ise, sorunun çözümü olmaktadır.

Ancak günümüz modern iktisat anlayışının kendisine dayattığı fasit daire içinden çıkamayan, bazen de çıkmak istemediği için tüm sistemi kendi açısından kullanmada hiç bir sınır tanımayan ve tüm sınırlandırılmaları ret eden insanın, özgürlük anlayışında maalesef ahlâka, özellikle de iktisadi ahlaka yer kalmamaktadır.

Çünkü modern anlayış, insana sadece kendi menfaatini ve yaşadığı hayattan alacağı hazzı en üst düzeye çıkarması gerektiğini dayatmaktadır.

Yeryüzü kaynaklarının sınırlı, insanın ihtiyaçlarının ise sınırsız olacağına ilişkin yanlış kabul, bunun en baş nedenidir.

Hâlbuki kendisini iradi olarak sınırlandırması ve iktisadi ahlak şuurunu canlı tutması gereken insan, her istediğini yapmayı değil, her istediğini yapmamayı tercih ettiğinde ekonomik özgürlüğünü idrak edebilecektir.

Yeryüzünde insana değer kazandıran mefhum her şeye sahip olmak değil, onu diğer insanlarla paylaşarak bir arada hakkaniyet ve adaletle yaşamasıdır.

İktisadi ve ameli ahlak anlayışı, üretimde ve tüketimde insanın haddini bilmesi sonrasında, tüketimde tasarrufa riayet etmesi ve kendisine lütfedilmiş olan nimetler konusunda paylaşımda da adaletli davranmasıdır.

İnsan bu düşünceyi sözle ifade etmekle değil, hayatta olduğu sürece yaşadığı toplumda fiiliyata geçirerek canlı örnek olmakla dengeli bir toplum kurmuş olacaktır.

FARKINDA MIYIZ?

İnsanlar toplum içinde yaşadıkları için iktisadi ve ameli ahlakın bir ucunda fert, diğer ucunda toplumsal organizasyonların en üst yapısı olan devlet vardır.

Devlet vatandaş ilişkisinde de, iktisadi ve ameli ahlak kuralları belirleyici olmalıdır.

Piyasanın tek belirleyici olduğu düşüncesinden hareketle ortaya çıkan ve adalete, hakkaniyete uymayan saldırgan davranışlar da, ahlakın iktisadi sınırları belirlediği toplumsal ameli ahlak kuralları ile bertaraf edilmelidir.

Aksi durum, insan ile devlet arasındaki iktisadi ve ahlaki ilişkiyi zedeleyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi