HOŞ GELDİN YA RASULULLAH
Allah(cc) Rasulü Hz. Peygamberimizin(sav) dünyayı teşriflerinin yıldönümü olan Rebiulevvel ayının her gelişinde içte ve dıştaki nasipsizler tarafından doğum yıldönümü için ya tertip edilen Mevlidi Nebi haftası programlarına ya da direkt veya dolaylı olarak sahih sünnetine yapılan saldırıları görmek yeni normallerimizden bir normal olmaya başladı.
Bu günlerde idrak ettiğimiz Mevlidi Nebi haftasında da âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber Efendimize(sav) hakaret amaçlı sesin öncülüğünü geçmişte karikatür krizi çıkaran ve artık İslam düşmanlığının resmi makamlarca desteklendiğin ilan eden Fransa yapar oldu.
İnsanlık ve fikir hürriyetinin öncülüğünü yaptıklarını söyleyen aşağılık yalancıların Hz. Peygamberimize(sav) ve Müslümanlara karşı öfke ve nefret dolu bir davranış içinde olmaları her ne kadar yeni olmasa da bu derece aşırılıkları ilk defa görülüyor.
Bunun tek bir nedeni var.
Asırlardır Afrika başta olmak üzere Müslüman ülkeler üzerindeki siyasi ve ekonomik sömürgeciliğin tadını çıkaran batının keyfini kaçıran İslam’ın yükselişinin Afrikalı siyahi insanlar eliyle olması ve ülkeler ile insanlar arasındaki ayrımcılık ve haksızlıkların sorgulamasına başlanmasıdır.
Batı karşısındaki en büyük acizliklerimizden birisinin ekonomik değeri yüksek olan mal ve hizmetlerin Müslüman ülkeler tarafında üretilmiyor olmasıdır.
Bu sebepledir ki batı ülkelerinden İslam Dinine ve Peygamberine(sav) karşı yükselen her kötü söz ve tavırda Müslümanların batı mallarına karşı boykot etmesi gündeme gelir.
Bu son densizlik üzerine idarecilerinde katıldığı boykot çağrısına Fransa'ya ve Fransız mallarına bu kaçıncı boykot diyenler elbette haklıdırlar.
Çünkü ilan edilecek boykot ya bazı mallarla sınırlı kalır ya da sınırlı bir süre sonra unutulur gider.
Mesela 1915 Ermeni Soykırımı Yasa teklifini engellemek için Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Ankara'ya geri çekmesinden başlayarak yıllara yaydığımız pek çok boykot çağrısı sayabiliriz.
Gerçekten ekonomik bir boykottan söz edilecekse Türkiye'nin, Fransa’nın en çok ihracat yaptığı beşinci ülke olduğunu dikkate alıp tavrımızı buna göre belirlemek gerekir.
Mesela THY'nin satın alacağı çok sayıda Airbus uçağı ve Türkiye'nin gelecek 10 yıl için açacağı 100 milyar dolarlık enerji ihalelerine Fransız firmaların alınmaması gibi.
Ya da Fransız mallarını boykot edelim diyenlerin ilan ettikleri listeleri takdir etmekle birlikte çok fazla eksikliklerin olduğunu bilerek listenin ekonomik değeri yüksek olanlardan başlatılmasını temin için memleketimizde çok satan market ürünlerinden biri olan ve başlangıçta Ülker grubunun markası olduğu için bir mahzur görülmeyen ancak 2015 yılında tam da halka arz edileceği günden birkaç gün öncesinde sürpriz bir şekilde Fransa’nın en büyük süt ürünleri üreticisi olan Groupe Lactalis’e satılan Ak Gıda tarafından üretilen Dost Süt ve Dost Yoğurt gibi ürünler ilave edilebilir.
Uzun yıllardan bu yana Ak Gıda tarafından üretilen Dost markası BİMin neredeyse kuruluşundan bu yana raflarında yer alan bir Süt ve Yoğurt markası olduğu için corona sürecinde küresel dünyada önemli olan pazar kaybeden Fransa’nın kolaylıkla kaybına göz yumacağı bir firma değildir ve AK Gıdanın sattığı malların muadilinin market raflarında bulunması da atla deve değildir.
Ama çok büyük bir ihtimalle bu def a da önceki yıllarda ilan edilen diğer boykotlar gibi bu boykotta kısa ömürlü olacak ve boykotumuz başka bir batı ülkesinin başka bir aşırılık yaptığında onun mallarının boykot edilmesi ile bu büyük boykotumuz da evvelkiler gibi gündemden düşecektir.
Eğer bu boykot sadece ekonomik olarak kalmasın başka alanlarda da boykota gidelim diyenler varsa onlar için birinci teklifimiz İstanbul’un en güzel yeri olan Eyüp Sırtlarından Haliç’e bakan tepenin isminin Pierre Loti den başka bir isme değiştirilmesinden başlayabilirsiniz deriz.
Çünkü gerçekte Pierre Loti 65 yaşında olmasına rağmen ”Osmanlı öldürmek istiyorum” diyerek savaşa katılan bir Fransız subay ve aynı zamanda Osmanlının savaşı kaybetmesinden sonra İstanbul’a yerleşerek Osmanlı eserlerini talan edip Fransa’ya kaçıran bir casustur.
Haydi, hep birlikte sırası gelmişken bu konuyu da boykota dâhil edelim ve bu mekânın adının önceki adı olan İdris-i Bitlis’i Tepesi'ne dönüştürülmesi konusunda yetkililere de bir mesaj vermiş olalım.
Bu da yetersiz kalır diyebilecekler için ise daha önemli bir teklif olarak ve daha önemlisi bir samimiyet testi olarak da İlk boykot ettiğimiz şeyin orijinal Fransız malı olan Fransız icadı laiklik olduğunu ilan ediverelim.
İfade edip etmemekte tereddüt etmeden söylenebilecek bir boykot teklifi daha var.
Fransız mallarını boykot ederken bu tür konular gündeme geldiğinde sürekli olarak olaya Fransız kalan bizim malları da unutmamak gerektiğidir.
İslam’a ve Hz. Peygamberimize(sav) düşman yerli ve yabancı tüm Fransızlara İslam Ümmeti olarak bir kere daha ilan ediyoruz ki İslam’ı hayat dini olarak kabul eden bu günün Müslümanlarının 1440 küsür yıldır değişmez lideri ve önderi Hz. Muhammed(as)dir.
Bütün Müslümanlar Allah(cc) Rasulünü(sav) bu dünyada hiçbir faniye nasip olmayacak şekilde görmeden sevdiler ve sahih sünnetini tabir caiz ise ölmek var dönmek yok ölçüsünde bir hayat tarzı olarak belirlediler.
Dün olduğu gibi üç beş nasipsiz kalkıp söz söylemiş veya resim çizmiş asla önemli olmaz Müslümanların inançlarında.
Ayın ışığında bile Kuranı Kerim okumaya devam edeninden tutunda üniversitelerde akademik kariyer yapanına kadar bu tavır değişmeyecek bir gerçek olarak batının emperyalizmine karşı duracak tek inançtır.
Siyonist emperyalist batıyı ve onun bankacısı aşağılık kişileri kudurtan şey Sezai Karakoç beyin ifadesiyle mübarek Mevlid Kandili gecelerinde tilavet edilen Kuranı Kerimlerle ve edilen salatü selamlarla Hz. Peygamberimizin(sav) doğumunu sabahlara kadar kutlayan her bir Müslüman evladı Sahabe efendilerimizin(ra) Bedir’i, Hayber’i, Mekke’yi özledikleri gibi özleyen Müslümanlar olmalarıdır
Mevlid Kandiliniz Mübarek olsun.
Hoş geldin, hoş safalar getirdin Efendim(sav).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.