Haşa huzurdan…!
Tuhaf bir durum var…
Okuyanlar bilir yazıyoruz “biz deki durum farklı her geçen gün kronikleşiyor, dünyada ki krizden daha derin” diye… Dış Güçler diyorlar… Onu da yazdık ‘Hangi dış güçler’ diye? Kaldı ki yeni Hazine ve Maliye Bakanımız, “Dışarıdan herhangi bir saldırı yok!” açıklamasını yaptı…
*
Şimdi de “döviz baronları “çıktı…
Kim bunlar?
Sermaye Türkiye’de kimin elinde?
Yani para kimde var?
Baronlar da onlar…
Fiyatları artırdığı, stokçuluk yaptığı iddia edilen market zincirleri kimin?
Siyaseten kime yakın? Gerçekten bunlar mı yapıyor?
*
Geçtik bu kahvehane kalibresinde komple teorilerini(!)
Ne oluyor peki?
Ne olduğunu korku filimi izler gibi izliyoruz ama bu kez hikâyenin tam ortasında biz de varız… Hiper enflasyon, köpük enflasyon kur sıçramaları, hayat pahalılığı, yağmur gibi zam, siyaset kurumundan ise yetersiz, gönülsüz müdahaleler.
Hatta rakamların daha yukarıya zıplamasına neden olan tuhaf açıklamalar, değişik(!) müdahale kararları…
Bir şeyler oluyor...
“Bir şey deneniyor” lafının bile çuvala sığmayacak kadar kötüleşti piyasalar…
*
ABD Eski Başkanlarından Franklin Delano Roosevelt’in tam da bizi anlatan çok güzel bir lafı var; “Siyasette hiçbir şey durup dururken olmaz. Eğer bir şey oluyorsa, emin olabilirsiniz ki bu o şekilde planlandığı için oluyordur.”
*
İhtiyacı olmayanın eyvallahı da olmaz…
İhtiyacı olanı yönetmek kolaydır, maliyeti düşüktür… Bin fakiri bir zengin yönetir…
Borçluyu yönetmek daha kolaydır yani...
Dün “makarnaya burun bükenler” yarın o makarna için sıraya girecek…
Bu insafsızca kurgulanan bir politikadır…
Yanlıştır, insan onuruna aykırıdır…
*
Osmanlı’da vezirler, lalalar Padişahın alınabileceği bir şey söylemeleri gerektiğinde lafa "Haşa huzurdan" diyerek girerlermiş... Yani "Padişahım seninle alakası yok..."
Oysa hem de nasıl alakası var!..
“Haşa huzurdan biz müstahakız bu yapılanlara” diyenlerinin aksine ‘Yazık bu millette ve emeğin’ diyoruz... ‘Lafın tamamı ahmağa söylenir’ diye anlayış ve münevverlikle alakalı harika atasözlerimiz var…Bilmem anlatabildim mi?
Haşa huzurdan ayvayı yedik...!
-----
“4”
İnsan dört durumda değişir;
Öğrendiğinde
Acı çektiğinde
Bilinçlendiğinde
Kalbi kırıldığında
------
DERVİŞE SORMUŞLAR;
“İnsanın zekasını nereden anlarsınız?”
– “Konuşmasından…”
“Ya hiç konuşmazsa?”
–“O kadar akıllı insan yoktur ki…”
----
FIKRAYLA
Teyo Pehlivan bir gün kahvede oturmuş̧ avda başından geçenleri etrafındakilere anlatmaktadır. Avla alakalı bir hikâyesini anlatırken yalanlarıyla da hikâyesini süsler. Av sırasında zor duruma düştüğünü, kurtlar ve ayılar tarafından etrafının sarıldığını söyler. Kaçarken önüne uçurum çıktığını, arkasında da vahşi hayvanlar olduğunu ve çaresizlik içerisinde ayıya teslim olduğunu söyler…
*
Etrafındaki insanlar ise merakla beklemektedirler. Çevresindekiler ne olduğunu merak ederken Teyo Pehlivan hiç̧ beklenmedik bir cevap verir;
“Ayı beni yedi...”
Etraftakiler ise kahkahalarla gülüp; “Bu kadar da yalan olmaz, ayı seni yeseydi burada nasıl olurdun?” diye sorarlar.
Teyo Pehlivan;
- “Ula oğlim siz buna yaşamağ mı diyirsiz, ben zaten yıllardır öliyem öli...”
*
Haklı olarak iktidarı eleştiriyoruz Gonya tabiriyle; dişten tırnağa…
Ama ya muhalefet…
İktidar bunca şeyi yaparken muhalefet ne yapıyor? Halkın önüne siper olabiliyor mu?
Bazı muhalefet erbabı halkın açlığını göbeğini gözümüze sokarak anlatıyor…
Konforlu yaşamları içinde, risk almadan, bizden önce teslim olmuşlar gibi sanki… Bu kadar sıkıntının içinde siz ne kadar sıkıntı çekiyorsunuz? Sorduğumuzda ise aynı Teyo Pehlivan gibi; “Bizimkisi yaşamak mı?” diyorlar…
FOTOĞRAFLA
İzahı olmayan şeylerin MİZAHI olurmuş…
Çok doğru değil mi?
----------
HADİSLE
Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.