Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Hakkın Batıla Galebe Çalması

Hakkın Batıla Galebe Çalması

Dünya mimari tarihindeki önemi ile yapıldığı tarihten itibaren günümüze kadar ayakta kalmış olması hasebiyle nadide yapıtlardan biri olarak, mimarisi ve görkemiyle sanat tarihinde muazzam bir yerde bulundurmaktadır.

Kasım ayının başlarında haber bültenlerinde Ayasofya Camii ile alakalı bir haber dikkat çekti. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Ayasofya Camii’ni ziyaret 15 Ocak itibariyle yabancı ülke vatandaşları için ücretli olacak" dedi.

AYASOFYA'NIN TARİHİ SÜRECİ

Hristiyanlık Hz. İsa'dan 300 yıl sonra İmparator Konstantios tarafından resmi din olarak kabul edildi. Bunun bir mabedi olması gerektiğini ifade eden Konstantios, başkent Konstantiniyye'ye 360 yılında ilk Ayasofya'yı inşa ettirdi. Kilise 404 yılında çıkan isyan sonrasında yakılarak harap olmuş, bir müddet sonra yıkılmış,günümüze bu kiliseden bir kalıntı ulaşmamıştır. İkinci Ayasofya II. Theodosius tarafından yaptırılmış ve 415 yılında Nika Ayaklanması (532) sırasında yıkıldı. Üçüncü Ayasofya aynı yıl aynı yerde İmparator 1.Justinian tarafından mimar Trallesli Anthemios ve Miletoslu İsidoros'a 532-537 yılları arasında yaptırılmış Doğu Roma İmparatorluk Kilisesidir. Ayasofya'ya zarar verenlerden biri de Haçlılardır. 1204'te 4.Haçlı Seferi ile şehri istila etmişler şehirle beraber Ayasofya'yı da yağmalamışlardır. Ayasofya 1962'ye kadar Latin işgaliyle Roma Katolik Kilisesi'ne bağlı bir katedral haline getirilmiştir.

BİR SES ÇINLAMIŞTI DUVARLARINDA: ''SÜLEYMAN! İŞTE SENİ GEÇTİM!''

Bizans İmparatoru Justinian, yeniden yaptırdığı Ayasofya kilisesinin içine girip kubbesini ve süslerini görünce Hz. Süleyman'a atıfla; ''Ey Süleyman seni geçtim'' diye haykırmıştır.(Ancak Kubbe 30 yıl sonra çökmüştür. İsedoros öldüğü için torunu kubbeyi yeniden yapmıştır.)Geçtiğini düşündüğü Hz. Süleyman'ın yaptırdığı ve artık olmayan Kudüs’teki büyük mabettir. Süleyman Mabedi'nden günümüzde kalan tek duvar meşhur “ağlama duvarı”dır. Duvarın tepesinde de Kubbet us Sahra ve Mescidi Aksa yer almakta. Hz. Süleyman Peygambere ve yaptırdığı mabede Justinian'ın yaptığı vd. diğer atıflar dini olduğu gibi siyasi bir mesaj da içermekteydi ve bu mesaj gayet nettir: İmparator Justinian, Eski Ahit’in ilahi olarak onaylanmış krallığında kendi iktidarını sağlamıştı.

Bu arada Mimar Sinan Tezkiretü'l-Bünyan ve Tezkiretü'l-Ebniye kitabında Edirne Selimiye Camii'nin kubbesini Ayasofya ile kıyaslıyor ve ''Gayrimüslimler deyularmış ki müslümanlara galebemiz vardır. Bizim kubbemizden daha büyüğünü yapamadılar diyorlar. Bu söz benim içime uhte oldu. Onun için Selimiye'nin kubbesini(Ayasofya'dan) derin ve engin eyledim.'' demiştir.

BATILDAN HAKKA GİDEN KURTULUŞ

Fatih Sultan Mehmed Hz. Peygamberin mübarek hadisi şerifine mazhar olmak için, 21 yaşında Konstantiniyye fethi için sefere çıkmış ve 29 Mayıs 1453 yılında Hz. Peygamber'in şu hadisi tahakkuk etmiştir: ''Konstantiniyye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur!..''

Ayasofya fethin hemen ardından camiye çevrilmiştir. Konstantiniyye fethedilince Fatih Sultan Mehmed tarafından bedeli ödenerek satın alınan yapı harabe bir halde idi. İstanbul'da ilk cuma namazını Ayasofya Camii'nde kılmıştır Fatih Sultan Mehmed. Yapının tarihi dokusu korunmuş, tamir ve bakımı yapılarak güçlendirilmiştir. Camiye çevrilerek yapının içerisindeki freks ve ikonların üzeri kireçle kapatılmış, heykellerden temizlenmiştir. Daha sonra Mimar Sinan'ın da çok yönlü düzletmeleri ve eklemeleri olmuştur. Ayasofya Camii yine çeşitli dönemlerde Mimar Sinan'ın yaptığı kadar olmasa da tadilattan geçmiştir.

MÜZE SÜRECİ

Aradan asırlar geçtikten sonra nedense kimsenin net olarak ifade edemediği bir şekilde Camii müze haline getirilmiştir. Kimileri Celal Bayar'ın anılarından yola çıkarak Ayasofya'nın müzeye çevrilmesinin Türkiye'nin İtalyan tehdidine karşı ''Balkan Paktı'' na girmek için Yunanistan'a bir jest yapmış ve böylelikle Camii müzeye çevrilmiştir diyorlar. Bazıları o dönem çıkarılan kararnamede Atatürk'ün imzasının taklit edildiğini iddia ederken, bazı tarihçiler ise evvela Ayasofya'nın bir kısmının müzeye çevrilmesi ile restorasyona başlanmış, bu aşamada Camii bir kararname ile 'geçici bir süre'(geçici sürecin 90 yıl sürdüğünü söylerken)ibadete kapatıldı demekteler. Neticede 1934 yılında çıkarılan yasanın 1935 yılında yürürlüğe girmesiyle Cami'ye müze statüsü verilmiştir.

VEEEEEE YENİDEN CAMİİYE ÇEVRİLDİ

Öncesinde MGV sonrasında AGD Ayasofya yeniden cami olsun diye her 29 Mayıs'ta Ayasofya için gösteriler yapardı. İstanbul Fethinin kutlamalarına başlamadan evvel önce sabah namazı Ayasofya'nın avlusunda muhteşem bir kalabalıkla kılınır, özlemle dua edilirdi. Bu programlar ses getirmiş(mi?)olacak ki 20 Temmuz 2020 yılında Ayasofya'nın yeniden camiye çevrilmesi kararı çıktı.

Hatırlanacağı gibi Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İsmail Kandemir'in 4 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesinde dava açmıştı. En son 10 Temmuz'da görülen davada Danıştay İsmail Kandemir'i haklı bulmuş ve Kandemir 2020 yılında davayı kazanmıştı(?) ve öylelikle 2020 Ayasofya'ya yeniden camii statüsü verilmişti. Bu arada pek kimsenin üstünde durmadığı bir konu daha vardı. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Müşavirleri Ayasofya savunmasında Ayasofya'nın camii değil müze olarak kalmasını istemiş. Bu mevzu belki gözden kaçtı belki de yeniden camii olacak kararı çıkınca gündeme gelmesine gerek görülmedi, kim bilir...

BİR CAMİİDE İKON VE FREKS, MOZAİKLER OLUR MU?

Hepimizi müthiş bir sevince boğan bu müjdeli haber ardından, Ayasofya'nın içinde bulunan resimlerin akıbetinin ne olacağı her kesimden insanın merak konusu olmuştu. Tarihçiler Fatih Sultan Mehmed'in şirk içeren freskler, ikonalar, mozaiklerin üzerini kireçle, sıva ile kapattırdığını ifade etmektedirler. Depremlerde zarar görünce dökülen sıvalar Abdülmecid dönemi açılmış gerekli tadilat yapıldıktan hemen sonra kapatılmıştır. 1931-1949 yılları arasında ise mozaiklerin üzeri tekrardan açılmaya başladı.AKP dönemi Kültür Bakanlığı Fatih'in bizzat kapattırdığı bu resimleri açmak için yoğun bir şekilde çalışmıştır. 2013 yılında Serafim Melekleri ve diğerlerinin de üzeri açılmıştır. Ayasofya, yeniden cami statüsüne kavuşunca da İkon, Ferks ve mozaikler hakkında tartışmalar yaşanmaya başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı buna da bir formül bulmuş ve namaz vakitlerinde perdeleme yoluyla ya da teknolojik imkanlarla bu resimlerin örtüleceğini (ışıklandırma, karartma yoluyla), namaz bittikten sonra ise sergilenmeye devam edileceği açıklanmıştı. Öylelikle muhafazakarlar rahatlatılmış oldu. Aysofya tekrardan camii olunca iki kere ziyaret etme fırsatı buldum. O esnasında üzerleri açıktı. ''Namaz vakitlerinde gerçekten de figürler kapalı oluyor mu?'' diye orada bulunun bir görevliye sordum. O da ''kapalı olmadığını'' ifade etmişti maalesef! Kaldı ki vakit namazları dışında haddizatında üzerleri açık! Namaz vaakitleri dışında ziyarete gelenler perdeleme veya kapatma olmadan orada namaz kılmıyor mu?
Şirk içerikli ikon, freks ve mozaikler altında namaz kılınca insanın kafasında birçok soru işareti oluşuyor.

RESTORASYON YAPILACAK

Ayasofya'da zaman zaman tadilatlar yapılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ayasofya'da 50 yıl sürecek bir restorasyondan bahsetti. Yapımı 5 yıl süren koca mabedin restorasyonunun 50 yıl süreceğini duyunca takdir edersiniz ki insan şaşırmadan edemiyor. Restorasyon esnasında mihrabının, minberinin söküleceği iddia edilirken, minarelerinin de birkaç tanesinin söküleceği söyledi Turizm Bakanı. Yine bazı tarihçiler ise önceki tadilatların yeterli olmadığını, kapsamlı bir tadilatın gerektiğini ifade ediyorlar. Oysa eski eserlere yapılan tadilatları görünce maalesef endişelenmeden edemiyoruz. Umarım boşuna endişeleniyoruzdur. Ayasofya'da küçük bir bölümünde namaz kılınacağını da ifade ediyor. Bu arada Müze statüsündeyken de küçük bir bölümünde namaz kılınıyordu.

YABANCI TURİSTLER AYASOFYA'YA BİLETLE GİRECEK

Başta ifade ettiğimiz gibi Ocak ayının 15'inden itibaren yabancı turistler Ayasofya'ya bilet alarak girecekler. Böyle bir uygulamayı İslam tarihi boyunca ne gördük ne de duyduk! Peki hangi gerekçeyle bu karar alınmıştır? Karar hakkında yine birtakım iddialar var. ''Önce yabancı turistlere biletli olacak ve bazı gerekçelerle Türk vatandaşları da bilet alacak.'' deniyor. Bu kararın Ayasofya'nın yeniden müze yapılması için bir girişim bir bahane olduğu iddia ediliyor! Hadi iddiaları boşverelim... Bu uygulama yabancı turistler arasındaki müslüman turistlere haksızlık olmayacak mı? Diyelim ki Müslüman ülke vatandaşlarına da çözüm bulundu(?) bu sefer de gayrimüslim ülke vatandaşı olup İslam'ı seçmiş turistlere haksızlık olmayacak mı? Gerekçesi ne olursa olsun böyle bir kararı doğru kabul edilir miyiz? Kaldı ki bırakın bir camiiye biletle girilmesini bir kiliseye ya da havraya girmek istesek bize ''biletle gireceksiniz'' deseler bizim tepkimiz ne olurdu? Kaldı ki İslam'ı böyle mi tebliğ edeceğiz? Mesele tebliğ mi değil mi? Gerçekten bu uygulamanın gerekçesini çok merak ediyoruz. Yetkililerden bu konuda bir açıklama bekliyoruz. Mantıklı olsun ama!..

Dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Nazmiye Gülbaş Arşivi