Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Günümüzde israf çeşitleri

Günümüzde israf çeşitleri

Geçen yazımda bıraktığımız yerden devam etmek istiyorum müsâdenizle efendim. Yaşadığımız devirde insanların çoğu neredeyse israf bataklığına dibine kadar saplanmış durumda. Hayâtın neresinden bakarsanız her yan her taraf israf denizinde yüzüyor. Tüketim bir çılgınlık hâlinde insanları esir almış vaziyette. Hiç ihtiyaç olmadığı halde alınan yiyecekler, giysiler, eşyâlar… Son model arabalar, kışlık-yazlık evler, lüks içinde paralarını çılgınca israf eden insanlar bir yanda. Bir yanda da açlıktan kıvrananlar, ısınmak için soba bulamayanlar, sobayı bulup yakacak bulamayanlar, yiyecek bulup onu pişirecek tüp bulamayanlar, sokakta giyecek ayakkabısı olmadığından pet şişelerden terlik yapanlar ve daha niceleri…

Biz Müslümanlar paylaşım toplumuyuz. Alın teriyle üretip helâlinden kazanan bir medeniyetin çocuklarıyız. Biz ne ara bu utanç verici hâle geldik Hak aşkına??? Bilinsin ki bizi bozmak için yapılan küçük küçük yanlışlar büyüye büyüye bu duruma gelindi. O yüzden boşa denmemiş; ‘Yılanın başını küçükken ezeceksin’ diye. ‘Canım o kadar küçük şeyden ne olacak’ dememek lâzım.

Aslında bu israflar topluma mâl olunca sürekli bir hal alıyor, derken ülke çapında ekonomik krizlere yol açacak boyutlara ulaşabiliyor. Örneğin bilhassa memleketimizin ekonomisinin göçertilmeye başlandığı şu zamanlarda “enerji tasarrufu” şart. Zira biz enerjide dışa bağımlıyız. Dolarla enerjiyi dışarıdan alıyoruz. Isınmak için daha az yakmak gerek yanı sıra boşa açılan her ışığı söndürmek gerek, musluktan suyu kullanırken dahi az açmak gerek, boş yere ilaç yazdırmamak gerek daha bu gerekleri uzatabiliriz.

Bugün bilim ve teknolojinin getirdiği geniş imkanlar maalesef lüks, moda, şov ve gösteriş uğruna israf edilmektedir. İsraf denince sâdece yemek, içmek ve kıyâfet anlaşılıyor. Oysaki israfın girmediği alan yok. Hemen sayalım; İnsan isrâfı, ömür isrâfı, duygu-ruh isrâfı, beyin-zihin-akıl isrâfı, sevinç-şevk ve heyecan isrâfı, sağlık-sıhhat-beden isrâfı gibi daha pek çok israf çeşidi var hayatlarda. İnsan şöyle bir düşünse diyesimiz geliyor ki, ahrette yatacak yerimiz yok, aman ya Rabbi!

Meselâ toplum ve devlet olarak da büyük israflar içerisindeyiz. Şöyle ki, vatanımızın her tarafı akarsularla dolu! Bunlar bizim için hem rızık hem enerji kaynağı olmalı. Akarsularımızın bugün yalnızca % 30’u verimli olarak kullanılıyor pek çok kısmı heba oluyor. Bunlardan balık çiftlikleri, enerji üretim merkezleri yapılabilir. Başka bir husus çöpe atılan ekmekler nankörlüğün ve isrâfın en iç acıtıcı kısmı. Araştırmalar atılan ekmeklerin iki yüz tonu bulduğunu söylüyor. Ekmek en büyük nimettir kıymetinin bilinmemesi kıtlığa sebep olur. Ya ömür isrâfı!!! Halbuki ömür ebedi saadeti kazanmak için bu dünyâdaki tek sermâyemizdir. Ömür tâbiri câiz ise; Nasıl ‘laylaylom’ ile geçirilir? Vakit isrâfına ne demeli. Boş işlerle geçirilen heder edilen ve hesâbını vereceğimiz bir hayâtın parçaları nasıl israf edilir???

Evet, sevgili okurlar şu kesin ki ahret gerçeğinden çok uzak yaşıyoruz. Bizim için sâdece yaşadığımız günlük anlar ve içinde yaşadığımız ortamın gerçekleri var başkası yok. Ve kendimizi yalnızca buna göre kurguluyoruz. Sevinç, heyecan, duygu ve zevklerimizi genelde keyfi eğlencelerde israf ettiğimiz bir gerçek. Halbuki bu enerjimizi hem kendimizin rûhî yönden daha iyi hâle gelebilmesi için kullanabilir hem de vatanımızın kalkınması adına daha faydalı hizmetlerde enerjimizi, zihnimizi, beynimizi kullanabiliriz. Allâhu Teâlâ hiçbir insanı başıboş bırakmamıştır. İnsan çalışıp kendisi ve çevresi için yararlı işler yapabilecek donanımda yaratılmıştır. Ancak bu şekilde insan bedenini, aklını, ömrünü israf etmemiş olur.

İnsan aklını hayra çalıştırarak sâhip olduğu her bir değerini kutsî sahalar çerçevesinde kullanmaya ve kendisine çizilen ilâhî ölçülerde kalmaya mecburdur. Zâten en güzel yaşam şekli de budur. Cenâb-ı Hak aşırı gidenleri, israfçıları, savurganları sevmez. (Mâide, 87) Kendimizi, çocuklarımızı, gençleri de israf etmemeli. Onları doğru sahalarda istihdam etmeli gereksiz meşguliyetler vakitlerini hebâ etmemeli. Etrâfımızda nice kâbiliyetli yetenekli insanlar mevcut, onları yetenekli oldukları sahada değerlendirmez isek o güzelim insanlar israf edilmiş olur.

İsrâfın en meşhuru nişan ve düğün merâsimlerinde yapılanlardır. Sırf gösteriş için yâhut başkaları desinler adına sarf edilen paralar son derece lüks otellerde icra edilen düğünlere yapılan masrafla kaç fakirin evine nice aşlar gider… Bir de ayağını yorganına göre uzatmayan imkânı belli kişiler var ki onların israfları da doğrusu çok garip kaçar. İçki-kumar-alkol ile beden ve sağlık israfı yapanlar hem canına hem âilesine kıymış olurlar. Çalışmayıp tembellik eden israfçıları da unutmayalım.

Bilinsin ki, israf bir hastalıktır bu hastalık malı, canı ve rûhu çöküntüye uğratır, toplumdaki hukûkumuzu zâyi eder. Her türlü israf memleket kalkınmasına engeldir. İsraf yüce Mevlâmız tarafından boşuna haram kılınmamıştır. Bir kere sâhip olduğumuz her şey bize Cenâb-ı Hakk’ın bir ikrâmıdır ve şükür gerektirir. Bunun için onları Hakk’ın istediği gibi kullanıp O’nun istediği yerlere sarf edersek ancak o nimetlerin şükrünü yapabiliriz. Aksi isyandır bunun neticesi ise hüsrandır. Henüz aklımız yerindeyken, uyuduğumuz şu müthiş gaflet uykusundan uyanalım. Sağlımız yerindeyken, imkanlarımız elimizdeyken Rabb’i Teâl’nın istediği gibi bir hayat yaşayalım isrâfa çok dikkat edelim çünkü yüce Yaratıcı israf edenleri sevmez. (A’raf, 31)

O’nun sevdiği gibi bir kul olabilmek dileğiyle israfsız günler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi