Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Gündem Edilmeyenler

Gündem Edilmeyenler

Corona virüsü musibeti münasebetiyle herkes pandemidir, karantinadır, maskedir, sosyal mesafedir ve temizliktir derken normal olarak insanların gündemlerinde olması gereken kaç husus gündemden düşürüldü hiç dikkat ettiniz mi?

Bu aralar galiba gerek Sağlık Bakanlığınca gerekse de vatandaşlarca ne dediği çok dikkate alınmıyor ki kısa adı DSÖ olan emperyalist egemenlerin emrindeki Dünya Sağlık Örgütünün adı esamisi okunmuyor.

Meşhur sözdür; Emperyalist ırkçı siyonist kapitalizmi 3 şey ayakta tutmaktadır bu gün.

Para, medya ve cahilliktir bunlar.

Maşaallah bunlardan da bizim memlekette hiç eksiği görülmemiştir bu güne kadar.

DSÖ den adı milletimizce Gebereyesüs olarak telaffuz edilen kişi çıkıp bu pandemi daha 2 yıl kadar sürecek ve yüzbinlerce insan ölecek dediğinde bu ülkede bilim adına televizyonlara çıkıp virüs konusunda üstün bilgilerini açıklamak için kanal kanal gezen öğretim görevlilerinden hiç ses çıkmıyor.

Ya da daha önceki yazılarımızda bir nebze değindiğimiz Microsoft patronu olan şahıs aşı ve ilaç konusunda çıkıp uluorta ahkâm kestiği halde anlı şanlı bilim adamlarından hiç birinden, “Sen kimsin de bu zırvaları gerçekmiş gibi konuşuyorsun” da diyemediler.

Sağlık konusunda bunlar olurken ekonomi yönetimi de bundan farklı değil.

Belki de dünya da yıllardır ekonomik güven endeksi sürekli olarak 100 puan altında olduğu halde son ayda ekonomik güven endeksini 70 den 80 lere çıkarttık diye başarılı olduğunu iddia eden ekonomi yönetimi bizde.

Hâlbuki hemen herkes bilir ki ekonomik güven endeksinin 100 puanın altında olması hali her halükarda o ülkenin ekonomisinin iyi olmadığına işarettir.

Ama burası Türkiye olunca işler değişiverir.

Basın yayın organlarındaki kurşun askerler tarafından olumsuzluklar bile başarı olarak gösterilebilir ve Milletimiz söylenenlere maalesef inanır veya inanmış gözükür.

Bir diğer asıl gündem konusu olması gerekirken gündemde çok az yer verilen okulların açılması meselesidir.

Cumhurbaşkanının başbakanken söylediği devleti şirket gibi yönetmek tavrı hasta haneleri olan sağlık bakanından sonra özel okulları olan milli eğitim bakanı ile tanıştırdı ülkemizi.

Kendine ait özel okulların görevlileri olan öğretmenlerin ne kadar maaş aldıkları bilinmediğinden bakanın öğretmen maaşlarının milli eğitimin üzerindeki asıl yük olduğunu ifade etmesi işin başındaki bir bakan için zül olarak kabul edilse de, Bakan bey için söylenecek asıl söz; Milletin parasının milletin evlatlarının eğitimi için seferber ettiğiniz öğretmenlerimize maaş olarak verilmesini eğitimin üzerindeki en büyük yük görmesi cimrilik değilse mantıksızlıktır.

Bir diğer konu ise uzaktan eğitim adı altında TRT den yayınlananların yanında sınıf öğretmenlerinin derslerini Zoom benzeri programlar aracılığı ile yapmalarıdır.

Okulda görüntü kaydı yapılabilir diye öğrencilerin ellerinden cep telefonlarını ve tabletleri toplayanların şimdilerde cep telefonlarına ve tabletlerine mahkûm olmaları ne gariptir.

Hem de Fatih projesi adı altında öğrencilere dağıtılması gerekirken milyonlarca tabletin depolarda çürüdüğü bir zamanda.

Bu arada sağlıkçıların dikkat çektikleri bir konu da grip ve zatürre aşısı mevsimin gelmiş olmasına rağmen henüz aşının ne miktar olarak ne de koruyuculuğu konusunda bir açıklamanın yapılmamış olmasıdır.

Grip aşısı ve zatürre aşısının covid -19 enfeksiyonuna karşı koruma sağlayacağı gibi bir beklenti içine girmeden her üç virüsün de farklı mikrobik özelliklerinin olması nedeniyle aşı konusuna tekrar dönmekte fayda var.

Grip aşısı sadece geçmiş yıllardaki grip virüsüne karşı oldukça sınırlı, zatürre aşısı ise pnömokok bakterisine karşı bağışıklık sağlayabiliyor. 

Ancak seversiniz sevmezsiniz ayrı mesele ama gazeteci Mehmet Ali Önel’in ifşa ettiği bilgiye göre

Dünya Bankası'nın resmi web sitesinde 2018 yılında Covid 19 test kitlerinin tanıtılmış olduğunu öğrendikten sonra bu fırsattan istifade edecek olan yabancı aşı üreticisi firmaların eliyle dünyanın nasıl bir oyuna sürüklenmek istendiğini yeniden sorgulamak gerekmiyor mu artık?

Çünkü tarih boyu hiçbir firavun anasından firavun olarak doğmadı.
Firavunları firavun yapan esas husus yanlarındaki yardakçıları ve sessiz kalan itaatkâr halklardır.

Yerele dönecek olursak gündemden düşürülen daha doğrusu gündeme alınmayan konu Konya’nın artık ayyuka çıkan sahipsizliğinin bir kez daha yüzümüze vurulmasıdır.

Lc Waikiki firmasının Konya’ya yapacağı yatırımdan vazgeçerek söz konusu yatırımı Aksaray’a yapmaya karar vermesinin hesabını birilerinden sormak zamanıdır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi