Filistin ve Topraklarında ki Tarihsel Oluşumlar
İsrail ve onu destekleyenlerin, Filistin’de acımasızca insanlık dışı işlemler içinde emellerine ulaşmaya çalışmalarını “Filistin ve İsrael Emelleri” başlıklı yazımda konu ederek… (https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/219/Filistin_de_Israel_Emelleri.html)
“Harp ve işgallerde çocuklar ön plana gelmez düsturu varken. Bu kez bilhassa çocukların özenle öldürülmesi var. …
İsraillilerin bilhassa çocuk olan yerleri bombalaması ve onların daha çok ölümüne özen gösterilmesinde ki sebep ne?” demiştim.
Bazılarınca “Çocuğu öldürülen ebeveynleri değil de, sırtında ki çocuğu öldürten İsrail… Onları büyük acıya boğup yerlerini terk ettirmeye çalışmak” görüşünde bulunsalar da
“Giden tekrar gelebilir” düşüncesi var sayımı ile nesil’i yok etmek fikri ağır basmakta.
***
Sadece İsrail emelimi? Amerika, İngiltere ve diğer yandaşlarının, yazımda da vurguladığım “Güzelim Anadolu’ya sahip olmak. Dicle ve Fırat’ı İsraillilerin tepe tepe kullanabilmesi yanında Amerika’nın –Tarihte Kuzey Asya’da Rusların sahip olduğu gibi(!)- Orta Doğu ve dolayısıyla petrolleri imtiyazı altına almak!..” olasılığı içinde olmaları.
3. Dünya savaşına doğru götürmesini muhtemelleşiyor.
Bizim de girmek zorunda olabileceğimiz savaş nasıl neticelenir bilmem ama…
Bu savaş da, kâhinlerce söylendiği gibi. Yenilen Amerika parçalanması dolayısı ile. İsrail de Kur’an da belirtildiği gibi yok olabileceği muhtemeldir.
***
Belki böylece M.Ö. 2000 yılından beri devam eden Filistin denilen toprak ve üstünde yaşayanların gördüğü işgal ve mezalimler sona ermiş olabilecek.
Hayret mi ettiniz? Evet öyle. 1945’ler de başlayıp Devlet olma başlangıcında değil…
Asırlar önce ne işgaller olmuş? Burada daima var olan Yahudi nesli, emelleri için neler yapmış ve yardım görmüş? Bir göz atalım tarihsel yazılımların özetine.
***
Eskiçağ dediğimiz M.Ö. yıllarında Filistin Doğu Akdeniz Uygarlığının iki merkezi Mısır ve Mezopotamya havalisinde yer almış.
Kendileri, “daimi olsun” istese de muvaffak olamayıp, her zaman geçici bir bağımsızlığı mecburen tanıyan bu iki medeniyet arasında bulunurken, pek çok istila ile karşı karşıya kalınmış
Filistin denilen bu bölgeye ilk istila ile yerleşen Samiler M.Ö. 3000’e kadar, kısmen yerli olan ve yerli olmayan başka topluluklarla karıştırmışlar.
Bu yılın sonunda yarı göçebe topluluk olan Amurlular tarafından işgal sonu, bölge de yakıp yıkmalar da olmuş
Kudüs etrafında bulunan Filistin’i ilk olarak M. Ö. Araplar işgal etmişse de daha sonra M.Ö.1800 de Hititliler ele geçirerek topraklarına ilave etmişler.
Bu topraklar Kuran’da da ifade edildiği gibi kıymetli ve mübarek olarak oluşundan galiba ki boş duran olmamış.
Bu kez M. Ö. 1700 Mısır Hükümdarı Hyksos istila ederek hâkimiyeti altına almış.
Bu hâkimiyet sırasında Sina çölünden gelen ve İsrael kavminden olan Yahudi’ler burada toplanırken, aldıkları güçle Kudüs etrafında Yahudi devleti kurmayı M.Ö. 1550 de başarmış yılların emelini tahakkuk ettirmişler.
Kurulan Yahudi devleti çok sürmeden ikiye bölünmüş böylece zayıflayan devlet ortadan kalkıp Babillilerin yönetimine tabi olmuş.
Peygamberlerden sırası ile Hz. Davut, Hz. Süleyman ve Hz. Musa devirlerinde bulunan bu Yahudiler boş durmayıp kazan kaldırma mezalim yapma huylarını nüksedince…
Onlar tarafından zaman zaman sürgün edilip cezalar vermişlerse de azimlerinde yılmayıp gizlide olsa devam etmişler.
Bu sefer Anadolu da bulunan önce Persler sonra Romalılar (M.Ö. 64) işgal ederek kendi egemenlikleri altına almışlar.
Bir türlü kendi istiklallerine kavuşamayan Filistinliler Miladi 30 yılına kadar devam ederken Hz. İsa dönemi başlamış.
Bu devirde de İsrael’iler doğru durmamışlar ki oradan kovulunca rivayete göre Hz. İsa’yı suçlu görerek intikam almak için çarmıha gerip ölümüne sebebiyet vermişler.
Ne hazindir ve meraka değer bir husus ki? Bırakın tarihi oluşum yıllarını. Halen çarmıha gerilmiş Hz. İsa tasviri karşısında durup istavroz yaparak onu anan Hıristiyan âlemi…
İslam’a duydukları nefret ve haçlı zihniyeti içinde, Bu gün onu çarmıha geçiren İsrail oğullarına maddi manevi yardım ile destek olmakta, insanlığı unutmaktadırlar.
***
Filistin yine boş kalmamış. Miladi 395 de Bizanslılara geçmiş. 637 yılını takiben ise Filistin halkının Tümü İslâmlığı kabul edince sıra ile Emevîler, Abbasîler, Fatımiler ve Selçuklu dönemleri içinde olmuşlar.
Osmanlı devletinin Ortadoğu genişlemesi devrinde, Filistinliler 1516 da Osmanlı tabiiyeti içinde kalarak yaşamaya başlamış ve nefes almışlar.
400 yıl Osmanlı tabiiyetinde kalıp Filistin de Kudüs, Gazze ve Nablus sancaklarına ayrılmış olarak rahat bir yaşam süren Filistinlileri…
Emelleri için rahatsız etmeye başlayanlar da boş durmamışlar!.
Ne yazık ki, buralarda gözü olan İngiltere, Filistin’i alabilmek için Sultan II. Abdülhamid’e “Filistin’e karşılık Osmanlı Devletinin bütün borçlarını ödeyelim” denilen çok büyük meblağlı teklifine…
“Bu topraklar ecdadımın kanları ile yoğrulmuştur. Bir karışını bile veremem” direnişi boşa çıkmış.
Onu Hal eden İttihat ve Terakkiperverciler İngiltere’ye satılmasını kabul etmişlerdir.
Şimdileri, onların torunu olduklarından iftiharla bahsedenlerin “topraklarımız Yahudilere satılıyor” muhalefetliklerin de ne kadar samimi olduğu düşündürücüdür.
Olayların devamı hayli uzun köşeye bu gün sığmaz.
Burada noktalarken diğer olanları da anlatırız bir gün inşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…
“Harp ve işgallerde çocuklar ön plana gelmez düsturu varken. Bu kez bilhassa çocukların özenle öldürülmesi var. …
İsraillilerin bilhassa çocuk olan yerleri bombalaması ve onların daha çok ölümüne özen gösterilmesinde ki sebep ne?” demiştim.
Bazılarınca “Çocuğu öldürülen ebeveynleri değil de, sırtında ki çocuğu öldürten İsrail… Onları büyük acıya boğup yerlerini terk ettirmeye çalışmak” görüşünde bulunsalar da
“Giden tekrar gelebilir” düşüncesi var sayımı ile nesil’i yok etmek fikri ağır basmakta.
***
Sadece İsrail emelimi? Amerika, İngiltere ve diğer yandaşlarının, yazımda da vurguladığım “Güzelim Anadolu’ya sahip olmak. Dicle ve Fırat’ı İsraillilerin tepe tepe kullanabilmesi yanında Amerika’nın –Tarihte Kuzey Asya’da Rusların sahip olduğu gibi(!)- Orta Doğu ve dolayısıyla petrolleri imtiyazı altına almak!..” olasılığı içinde olmaları.
3. Dünya savaşına doğru götürmesini muhtemelleşiyor.
Bizim de girmek zorunda olabileceğimiz savaş nasıl neticelenir bilmem ama…
Bu savaş da, kâhinlerce söylendiği gibi. Yenilen Amerika parçalanması dolayısı ile. İsrail de Kur’an da belirtildiği gibi yok olabileceği muhtemeldir.
***
Belki böylece M.Ö. 2000 yılından beri devam eden Filistin denilen toprak ve üstünde yaşayanların gördüğü işgal ve mezalimler sona ermiş olabilecek.
Hayret mi ettiniz? Evet öyle. 1945’ler de başlayıp Devlet olma başlangıcında değil…
Asırlar önce ne işgaller olmuş? Burada daima var olan Yahudi nesli, emelleri için neler yapmış ve yardım görmüş? Bir göz atalım tarihsel yazılımların özetine.
***
Eskiçağ dediğimiz M.Ö. yıllarında Filistin Doğu Akdeniz Uygarlığının iki merkezi Mısır ve Mezopotamya havalisinde yer almış.
Kendileri, “daimi olsun” istese de muvaffak olamayıp, her zaman geçici bir bağımsızlığı mecburen tanıyan bu iki medeniyet arasında bulunurken, pek çok istila ile karşı karşıya kalınmış
Filistin denilen bu bölgeye ilk istila ile yerleşen Samiler M.Ö. 3000’e kadar, kısmen yerli olan ve yerli olmayan başka topluluklarla karıştırmışlar.
Bu yılın sonunda yarı göçebe topluluk olan Amurlular tarafından işgal sonu, bölge de yakıp yıkmalar da olmuş
Kudüs etrafında bulunan Filistin’i ilk olarak M. Ö. Araplar işgal etmişse de daha sonra M.Ö.1800 de Hititliler ele geçirerek topraklarına ilave etmişler.
Bu topraklar Kuran’da da ifade edildiği gibi kıymetli ve mübarek olarak oluşundan galiba ki boş duran olmamış.
Bu kez M. Ö. 1700 Mısır Hükümdarı Hyksos istila ederek hâkimiyeti altına almış.
Bu hâkimiyet sırasında Sina çölünden gelen ve İsrael kavminden olan Yahudi’ler burada toplanırken, aldıkları güçle Kudüs etrafında Yahudi devleti kurmayı M.Ö. 1550 de başarmış yılların emelini tahakkuk ettirmişler.
Kurulan Yahudi devleti çok sürmeden ikiye bölünmüş böylece zayıflayan devlet ortadan kalkıp Babillilerin yönetimine tabi olmuş.
Peygamberlerden sırası ile Hz. Davut, Hz. Süleyman ve Hz. Musa devirlerinde bulunan bu Yahudiler boş durmayıp kazan kaldırma mezalim yapma huylarını nüksedince…
Onlar tarafından zaman zaman sürgün edilip cezalar vermişlerse de azimlerinde yılmayıp gizlide olsa devam etmişler.
Bu sefer Anadolu da bulunan önce Persler sonra Romalılar (M.Ö. 64) işgal ederek kendi egemenlikleri altına almışlar.
Bir türlü kendi istiklallerine kavuşamayan Filistinliler Miladi 30 yılına kadar devam ederken Hz. İsa dönemi başlamış.
Bu devirde de İsrael’iler doğru durmamışlar ki oradan kovulunca rivayete göre Hz. İsa’yı suçlu görerek intikam almak için çarmıha gerip ölümüne sebebiyet vermişler.
Ne hazindir ve meraka değer bir husus ki? Bırakın tarihi oluşum yıllarını. Halen çarmıha gerilmiş Hz. İsa tasviri karşısında durup istavroz yaparak onu anan Hıristiyan âlemi…
İslam’a duydukları nefret ve haçlı zihniyeti içinde, Bu gün onu çarmıha geçiren İsrail oğullarına maddi manevi yardım ile destek olmakta, insanlığı unutmaktadırlar.
***
Filistin yine boş kalmamış. Miladi 395 de Bizanslılara geçmiş. 637 yılını takiben ise Filistin halkının Tümü İslâmlığı kabul edince sıra ile Emevîler, Abbasîler, Fatımiler ve Selçuklu dönemleri içinde olmuşlar.
Osmanlı devletinin Ortadoğu genişlemesi devrinde, Filistinliler 1516 da Osmanlı tabiiyeti içinde kalarak yaşamaya başlamış ve nefes almışlar.
400 yıl Osmanlı tabiiyetinde kalıp Filistin de Kudüs, Gazze ve Nablus sancaklarına ayrılmış olarak rahat bir yaşam süren Filistinlileri…
Emelleri için rahatsız etmeye başlayanlar da boş durmamışlar!.
Ne yazık ki, buralarda gözü olan İngiltere, Filistin’i alabilmek için Sultan II. Abdülhamid’e “Filistin’e karşılık Osmanlı Devletinin bütün borçlarını ödeyelim” denilen çok büyük meblağlı teklifine…
“Bu topraklar ecdadımın kanları ile yoğrulmuştur. Bir karışını bile veremem” direnişi boşa çıkmış.
Onu Hal eden İttihat ve Terakkiperverciler İngiltere’ye satılmasını kabul etmişlerdir.
Şimdileri, onların torunu olduklarından iftiharla bahsedenlerin “topraklarımız Yahudilere satılıyor” muhalefetliklerin de ne kadar samimi olduğu düşündürücüdür.
Olayların devamı hayli uzun köşeye bu gün sığmaz.
Burada noktalarken diğer olanları da anlatırız bir gün inşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.