Ermeni Meselesi
Ermeni meselesi gündemi meşgul etmeğe devam ediyor. Süreceğe benzemektedir. Su aka aka mecrasını bulduğu gibi, bu mesele de konuşa konuşa bir gün mecrasını bulur. Böylece gerçek gün yüzüne çıkar
“Ermeni soy kırımı yapılmıştır.” diyenler ve bunun tersini savunanlar meseleye sağduyu ile yaklaşırlarsa gerçek gün yüzüne çıkar. Kaynaklara inilmeden meseleye ideolojik yaklaşılırsa işin içinden çıkılmaz; daha da çetrefilli hale gelir.
“Ermeni soy kırımı yapılmıştır.” tezini savunan çevrelerden biri olan Selçuk Üniversitesi Fen -Edebiyat Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Feridun Ata, 07. 01. 2009 tarihinde Konya Alâeddin Keykubat salonunda verdiği konferansta özet olarak şöyle dedi: “ “Milli Devlet kurulması için tehcir olayı gerçekleştirilmiştir,” diyenler var. Arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Ermeniler I. Dünya Savaşı’ndan önce Ruslarla işbirliği yapmıştır. 19. Yüzyıldan itibaren Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti kurmaları için kışkırtılmıştır. Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na girince “savaş tedbiri” olarak Ermenileri Suriye’ye tehcir etmiş ve gereken tedbiri de almıştır. İddia edildiği gibi 1, 5 milyon Ermeni öldürülmemiştir. Yolda giderken salgın hastalıktan ve saldırılardan dolayı ölmüşlerdir. Saldırı yapanlar mahkemeye verilmiş, içlerinden yetmiş kişi idam edilmiştir. Yalnız Ermeniler tehcir edilmemiştir, İngilizlerle iş birliği yapan Araplar da tehcir edilmiştir. II. Dünya Savaş’ında da “ savaş tedbiri” için ABD Japonları tehcir etmiştir.
Efendim, tehciri İttihat ve Terakki hükümeti gerçekleştirmiştir,” diyenler de vardır. Dolayısıyla İttihat ve Terakki sorumludur.”Arkadaşlar, devlette esas olan sürekliliktir. 1915- 1916 yıllarında bu hükümet iktidarda olduğu için uygulamıştır.
Tehciri Osmanlı Devleti gerçekleştirmiştir, diyenler de var. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz. Onun için biz Osmanlının yaptıklarından sorumlu değiliz. Böyle bir anlayış geçersizdir. Biz, kendimizi Osmanlı’dan sıyıramayız.”
…..
Efendim, Napolyon Savaşları’nın ve Birinci Dünya Savaşı’nın yapılmasının sebebi, imparatorlukları yıkıp, burjuva için pazar oluşturmaktır.
Rast gele savaş yapılmaz. Her savaşın önceden tespit edilmiş bir amacı vardır. Mesela Hitler’in iktidara getirilmesinin sebebi, Batı’dan Filistin’e göç etmek istemeyen Yahudileri göçe zorlamaktı. Bu hususta Vakit yazarlarından Hüseyin Öztürk “İsrail zulmüne sessiz kalan Batılıların gerçek yüzü (1)” isimli yazısında Alman Wikipedia’sından özetlenen yazıda şöyle denmektedir: “…Almanya, Fransa ve Amerika gibi ülkelerde yaşayan Yahudiler, bu ülkelerin zenginliklerini sömürerek elde ettikleri yüksek yaşam düzeyini bırakıp İsrail topraklarına göç etmek istemiyorlardı. Önce teşvike rağmen, Yahudi nüfusu Filistin topraklarında artmıyordu. Bunu engellemek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Yapılan iş şuydu: Hitler’i başa getirmek. Böylece Yahudilerin Filistin topraklarına gelmeleri sağlanacaktı. II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte, 1 Eylül 1939’da asıl Yahudi soy kırımı başlamıştır…” (1).
İttihat ve Terakki zihniyeti, ulusalcı Araplar ve Ermeniler, burjuvanın plan ve projesine yardım ettikleri için Ermeni ve Arap tehciri gerçekleştirilmiştir. Burjuvanın plan ve projesi peyderpey uygulanmıştır. Nitekim Wilson İlkleri’nin 11. maddesi şöyledir: “Osmanlı Devleti'nin Türk bölgelerine egemenlik hakkı verilecek.” İngilizlerle iş birliği yapan Jön Türkler gibi ulusalcı Araplardır.
Tehcirin önemi hususunda Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 10 Kasım’da Brüksel’de; “ Bugün eğer Ege’de Rumlar, Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, acaba bugün aynı milli devlet olabilir miydi? Bu, mübadelenin ne kadar önemli olduğunu size hangi kelimelerle anlatsam bilemiyorum.” demişti.
Mübadele sözcüğünden hareket ederek Türker’in de Rumeli’den, Kafkaslardan, Balkanlardan, Trablusgarp’tan ve Arap Yarım Adası’ndan tehcir edildiği anlaşılmaktadır.
Kendimizle barışmadan Ermeni meselesi çözülmez. İlk önce kendimizle barışmamız lazım. Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel, “Rejimi yerleştirebilmek için biz de Osmanlı’yı kötülemiştik. “ demişti. Dolayısıyla Jön Türk kafasıyla Ermeni meselesi vuzuha kavuşturulamaz.
Hulasa, Ermeni tehcir olayı, Burjuva’nın plan ve projesinin bir parçasıdır.
Kaynaklar:
1. Vakit Gazetesi. 09.01.2009
“Ermeni soy kırımı yapılmıştır.” tezini savunan çevrelerden biri olan Selçuk Üniversitesi Fen -Edebiyat Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Feridun Ata, 07. 01. 2009 tarihinde Konya Alâeddin Keykubat salonunda verdiği konferansta özet olarak şöyle dedi: “ “Milli Devlet kurulması için tehcir olayı gerçekleştirilmiştir,” diyenler var. Arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Ermeniler I. Dünya Savaşı’ndan önce Ruslarla işbirliği yapmıştır. 19. Yüzyıldan itibaren Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti kurmaları için kışkırtılmıştır. Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na girince “savaş tedbiri” olarak Ermenileri Suriye’ye tehcir etmiş ve gereken tedbiri de almıştır. İddia edildiği gibi 1, 5 milyon Ermeni öldürülmemiştir. Yolda giderken salgın hastalıktan ve saldırılardan dolayı ölmüşlerdir. Saldırı yapanlar mahkemeye verilmiş, içlerinden yetmiş kişi idam edilmiştir. Yalnız Ermeniler tehcir edilmemiştir, İngilizlerle iş birliği yapan Araplar da tehcir edilmiştir. II. Dünya Savaş’ında da “ savaş tedbiri” için ABD Japonları tehcir etmiştir.
Efendim, tehciri İttihat ve Terakki hükümeti gerçekleştirmiştir,” diyenler de vardır. Dolayısıyla İttihat ve Terakki sorumludur.”Arkadaşlar, devlette esas olan sürekliliktir. 1915- 1916 yıllarında bu hükümet iktidarda olduğu için uygulamıştır.
Tehciri Osmanlı Devleti gerçekleştirmiştir, diyenler de var. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz. Onun için biz Osmanlının yaptıklarından sorumlu değiliz. Böyle bir anlayış geçersizdir. Biz, kendimizi Osmanlı’dan sıyıramayız.”
…..
Efendim, Napolyon Savaşları’nın ve Birinci Dünya Savaşı’nın yapılmasının sebebi, imparatorlukları yıkıp, burjuva için pazar oluşturmaktır.
Rast gele savaş yapılmaz. Her savaşın önceden tespit edilmiş bir amacı vardır. Mesela Hitler’in iktidara getirilmesinin sebebi, Batı’dan Filistin’e göç etmek istemeyen Yahudileri göçe zorlamaktı. Bu hususta Vakit yazarlarından Hüseyin Öztürk “İsrail zulmüne sessiz kalan Batılıların gerçek yüzü (1)” isimli yazısında Alman Wikipedia’sından özetlenen yazıda şöyle denmektedir: “…Almanya, Fransa ve Amerika gibi ülkelerde yaşayan Yahudiler, bu ülkelerin zenginliklerini sömürerek elde ettikleri yüksek yaşam düzeyini bırakıp İsrail topraklarına göç etmek istemiyorlardı. Önce teşvike rağmen, Yahudi nüfusu Filistin topraklarında artmıyordu. Bunu engellemek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Yapılan iş şuydu: Hitler’i başa getirmek. Böylece Yahudilerin Filistin topraklarına gelmeleri sağlanacaktı. II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte, 1 Eylül 1939’da asıl Yahudi soy kırımı başlamıştır…” (1).
İttihat ve Terakki zihniyeti, ulusalcı Araplar ve Ermeniler, burjuvanın plan ve projesine yardım ettikleri için Ermeni ve Arap tehciri gerçekleştirilmiştir. Burjuvanın plan ve projesi peyderpey uygulanmıştır. Nitekim Wilson İlkleri’nin 11. maddesi şöyledir: “Osmanlı Devleti'nin Türk bölgelerine egemenlik hakkı verilecek.” İngilizlerle iş birliği yapan Jön Türkler gibi ulusalcı Araplardır.
Tehcirin önemi hususunda Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 10 Kasım’da Brüksel’de; “ Bugün eğer Ege’de Rumlar, Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, acaba bugün aynı milli devlet olabilir miydi? Bu, mübadelenin ne kadar önemli olduğunu size hangi kelimelerle anlatsam bilemiyorum.” demişti.
Mübadele sözcüğünden hareket ederek Türker’in de Rumeli’den, Kafkaslardan, Balkanlardan, Trablusgarp’tan ve Arap Yarım Adası’ndan tehcir edildiği anlaşılmaktadır.
Kendimizle barışmadan Ermeni meselesi çözülmez. İlk önce kendimizle barışmamız lazım. Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel, “Rejimi yerleştirebilmek için biz de Osmanlı’yı kötülemiştik. “ demişti. Dolayısıyla Jön Türk kafasıyla Ermeni meselesi vuzuha kavuşturulamaz.
Hulasa, Ermeni tehcir olayı, Burjuva’nın plan ve projesinin bir parçasıdır.
Kaynaklar:
1. Vakit Gazetesi. 09.01.2009
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.