Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

FARKINDA OLUN ARTIK

FARKINDA OLUN ARTIK

Son zamanlarda yaşanan olaylar bir kez daha göstermiştir ki gazete ve televizyonların yerine geçen sosyal paylaşım platformlarına karşı her zamankinden daha fazla farkında olmak ve farkındalık oluşturmak gerekiyor.

Tabir caiz ise fısıltı gazetesinin yerini almış olan bu sosyal mecralar tarihte hiç görülmediği kadar büyük işler için kullanılmakta, insanlar yönlendirilmekte, engizisyon dönemlerinde bile görülmeyen ölçüde linç olayları yaşanmakta, belki en kötüsü de doğru bilgiye erişmek istediğinizde ise karşınıza görülmemiş derecede sansür ve karartmalar çıkarılmaktadır.

Bütün bu yapılanların en önemli nedeni insanların karşılarına çıkarılan olaylar ve kişiler hakkında gerçek bilgilere ulaşmalarını engellemektir.

Bunun başka bir anlatımla ifadesi ise ortada uygulanan bir proje var, sen ve senin gibi bu projeye engel olacakların faaliyetlerinin hatta hayatlarının kısıtlanmasıdır.

Bu güne kadar yaşadıklarımız dikkatli bir şekilde incelendiğinde yaşananların başkaca hiçbir izahının olmadığı görülecektir.

 Yaşadıklarımıza bakmayı sağlık konusundan başlatıp dünyada yaşanan küresel sağlık endüstrisine baktığımızda üretilen hastalıkların da ilaç ve aşılarında aynı eller tarafından piyasaya sürüldüğünü görmek mümkün.

Ama işin aslını araştırmak istediğinizde karşınıza bilim adamı olarak çıkarılan hemen herkesin Rockefeller ailesi ve Facebook’un sahipleri tarafından fonlanan kişi ve kurumların kurallarını öne sürerek anormal bir korku oluşturmaya çalıştıklarını ve gerçek bilgiye bir türlü ulaşamadığınızı göreceksiniz.

Çevremizde olup bitenleri her şeye rağmen sorgulamaya kalkıştığınızda ise en fazla karşınıza dikilen kişilerin oluşturduğu karartmanın en yakın bildiğiniz kişiler eliyle yapıldığını göreceksiniz.

Bunun tek nedeni de senin bildiğini zannettiğin bir neden olmayabilir.

Yani birileri sana bir fotoğraf gösterildiğinde ve bu fotoğrafa bakıp kimin ne olduğunu anlatmanı isteyen insanlar senden gerçeği değil de sana öğrettiklerini söylemeni istiyor olabilirler.

Biraz daha muşahhaslaştıralım:

“Namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o ülkeye kurtuluş gelmez" sözünün arkasına sığınanlar ile bu sözün sahibi olduğunu iddia edenler, bu ülke insanına en büyük namussuzluğu yapanlar veya yapmak için fırsat kollayanlar olabilirler.

Çünkü basiretli insanlar bilir ki köpek sahibi olmak başlı başına bir sorumluluk olmasına rağmen, güç ve kuvvet sahibi olanlara köpeklik yapmak çok daha büyük sorumluluktur.

“İktidar sahipleri için gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler” sözünü kendi iktidarlarını devam ettirmek için söyleyenler de bu ülke insanına en büyük ihanet içinde olanlardan olabilirler.

Körü körüne bir cemaate, bir lidere bağlı kalmayın, sorgulayıcı ve araştırmacı olun diyenler dininizi ifsat etmek için sizi kendilerine, kendi topluluk veya cemaatlerine ve kendi kitaplarındaki bozuk fikirlere çağırıyor olabilirler.

Yağmur yağarken Tekvir suresini okuyan kimselerin ve dua eden kimselerin dualarının kabul edileceği, yangına karşı söndürme işlemi yapanların ise, tekbir getirmelerinin yangının söndürülmesinde faydalı olacağını söyleyenleri gerici yobaz veya çağdışı ilan edenlerin çağdaşlıkları dini inkâr etmek veya kafalarına göre uydurdukları putçu bir hayata sizi çağıranlar olabilir.

Siyasi ve ekonomik gidişattaki aksaklıkları feriştahınız gelse düzeltemez diyenler kötü gidişin müsebbibi değilseler bile, devamından çıkar sağladıkları için elinizdeki tek çareyi de sizden almak isteyen malum siyaset bezirgânlarından olabilirler.

Çağdaşlık, diyalog ve birlikte yaşamak perdesi altında bütün değerlerimizi ayaklar altına alarak son 15 yılda maruz bırakıldığımız cinsiyetsizlik faaliyetleriyle toplumu ahlaktan arındırma adına siyonist bir proje olan eşcinselliğin taşeronluğunu yapan hatta ameleliğine soyunanlara bütün bu değerlerimizi bir kaç günlük dünya nimetine ulaşma karşılığında değişenler olabilirler.

"Avrupa’nın huzur içinde yaşıyor olmasını Türkiye'nin 4 milyon sığınmacıyı misafir etmesine borçludur” diyenlere, Türkiye’de yaşayan insanların son 25 yılda neden huzur içinde yaşayamadığını sorduğunuzda sizi vatan hainliği ile suçlayanlar bu huzursuzluğa sebep olanlar olabilir.

Dünyada yaşanan zulümlerin ve fitnelerin sebebi ve uygulayıcısı olan İsrail, İngiltere ve Amerika’nın engellendiğinde bütün dünyadaki zulüm savaş ve açlığın ortadan kalkabileceğini ve hem dünyada, Hem de ülkemizdeki huzursuzlukların baş sebebi olan emperyalist ülkelerin üslerinden 28 tanesinin neden bizim topraklarımızda faaliyetine devam ettiğini soruverin.

Siyasetçilerin yanlış karar ve tercihlerinin tüm İslam ülkelerinin kana bulanmasına sebep olduğunu ve dolayısıyla Müslümanların işgal edilen ülkelerde muhacir durumuna düşürüldüğünü ve bizim de onlara karşı Ensar olmamızı isteyenlere, İslami hassasiyet sahibi olarak dünya İslam birliğini kurmak isteyenlere destek değil de köstek olduklarını da bir soruverin.

İklim değişikliği nedeniyle başımıza bu felaketler geliyor diyenler ilim adamı kisvesine de bürünüyorlarsa akademik unvanlarına kavuşuncaya kadar neden en başta akademideki hocalarına sonra da kendilerine projeler, raporlar hazırlatan çevre katliamı sahiplerine bu güne kadar neden ses çıkarmadıklarını da soruverin.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk İlahiyat Fakültesinin 3 Mart 1924 yılında Medreselerin fiilen kapatılması sonucu darülfünun çatısı altında kurulmuş olmasına rağmen geçen yaklaşık 100 yıla rağmen neden hala bir şeyhülislam derecesinde ilim adamı yetiştirilemediğine hatta neden gayri İslami fikirlerin ilahiyat fakültelerinden çıktığını da soruverin.

Size her seferinde geçmişte yaşadığınız sıkıntıları ve felaketleri unutturmak için  “İleride güzel günler göreceğiz” diyenlere de artık “Daha ne kadar gideceğiz?” diye soruverin.

Çünkü sormazsanız, daha çok uzun ve meşakkatli bir yol sizi bekliyor demektir.

Yüzyıldır bu ülke insanı üzerinde oynanan oyunları anlayamayan Müslümanlar, bir daha asla Müslüman uyanık olur, şuurlu ve ferasetli olur falan demesin artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi