Esra Erol kapatılsın
Bir dönem TV'lerde tüm toplumun tepkisine yol açan evlilik programları vardı. Her kesimden insanın etkilendiği, kaldırılması için çaba sarf ettiği bu programlar gelen tepkiler üzerine arkasında devasa bir yıkım bırakarak yasaklanmıştı.
Evlilik programları kapatılsın derken umarım daha beterini yapmazlar demiştik o dönemde. Zaman gösterdi ki, gerçekten de daha beterini yapabilirlermiş ve ne yazık ki yaptılar!
Geçen cuma Esra Erol'un programında belki de o vakte kadar Türkiye'de görülmedik bir kepazeliğe imza atıldı. Altı aylık bebeğinin DNA testinde kocasından değil de sevgilisinden çıktığına sevinen hatta ''Elhamdülillah'' diye şükreden(!)birini izledi tüm ülke. Hani ''Sözün bittiği yer'' denir, tam bu duruma uyan bir söz. Ne diyeceğinizi, nasıl ifade edeceğinizi şaşırıyorsunuz. Sosyoloji kitaplarına girebilecek bir süreçten geçiyoruz bugünlerde. Dini değerler, ahlaki ilkeler yerle bir edilmekte.
Adeta İslam'a savaş açılmış ve kimin hangi safta olduğu belli olmayan bir mücadelenin içindesiniz. Kendinizi ve aileninizi korumak için çırpınıyorsunuz, lakin sanki kanallardan her gün üzerinize ahlaksızlık yağıyor ve dolayısıyla nasıl korunacağınızı bil(e)miyorsunuz.
Bu programlarla toplumumuzun dini, ahlaki kültürel değerleri yerle bir ediliyor.
Aile yapımıza zarar veren yayın ve yapımlara engel olunmalı, acilen bir düzenleme yapılmalı. Aile, Çalşma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hemen harekete geçmeli. Daha neyi bekliyorlar?
RTÜK sadece siyasi söylemler için ceza kesmemeli, bu gibi pek çok programlara bir yaptırım olmalı. Diğer türlü aile kurumundan bahsetmek dahi hayal olabilir. Halbuki aile kurumu toplumun temel taşıdır ve ailelerden toplumlar oluşur, toplumların ayakta kalmasında en önemli etken kanunlar ve kanunların uygulanmasıdır. Aile Anayasanın 41.maddesinde güvence altına alınmıştır. Ancak son yıllarda çıkarılan yasalar ve uygulamalar Türk aile yapımızla bağdaşmamaktadır. Yıllar önce çok dil döktüğümüz yeniden yasaklansın diye çaba gösterdiğimiz zina yasası yeniden ele alınmalı. Zinanın suç olmaktan çıkarılması ve İstanbul sözleşmesi sonrasında ictimai yönden büyük bir tahribat meydana gelmiştir. Öyleyse İstanbul Sözleşmesi feshedilmeli ve zina yeniden suç kapsamı içinde yer almalıdır. Anayasa'da aila güvence altına alındığına göre bu güvenceye karşı aileyi sarsıcı yayınlar yapanlar aynı zamanda kanunen suç işlemiş olmuyorlar mı?
Televizyonlarda sabah kuşağı ve öğleden sonra kuşağı programların çoğu ne yazık ki aile kurumuna yönelik bir tehdit haline geldi. Türk aile yapımıza uymayan bu yapımlar yediden yetmişe herkes tarafından izleniyor. Programlarda psikiyatristleri, avukatların bulunması elbette bu programları meşrulaştırmaz. Karı-koca ihanetlerin, cinayetlerin hatta ensest ilişkilerin didik didik edildiği, alenen konuşulduğu bu programlar halka ne vermekte ya da halktan ne götürmekte?
Komşusuyla, eşinin en yakın akrabası ve ya arkadaşıyla kaçan insanların ahlaksızlıkları dillendire dillendire bu ortam halkın bilinçaltına yerleşiyor. Haddizatında ''Batılı tasvir zihinleri bulandırır.''
Bu programlar izlendikçe halkta kanıksama, duyarsızlaşma meydana getiriyor. Her ne surette olursa olsun eşlerin birbirine karşı işlediği ihanetlerin ekranlarda araştırılması doğru mudur, bu tavır emsal oluşmasına yol açmaz mı?
Bu yayınlara itiraz ettiğiniz, engellensin, kapatılsın dediğiniz zaman ''Zorla değil ya, izlemeyin'' deniyor. Halka bunları izlemeyin demek çözüm oluyor mu peki?
Tamam vatandaş izlemesin de, ne izleyecek o vakit?
Hangi kanalı açsanız ya böyle programlar ya abuk subuk yarışmalar ya da yine gayrimeşru ilişkileri özendiren, babasız çocukları konu alan ve LGBTİ bireylerin yer aldığı, kapitalist sistemi özendirici, inancımıza ters, gelenek göreneklerimize aykırı rezil diziler var. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanıyorsunuz hep. Mesela 2012 yılında aynı kanalda yayınlanan "Kılıç Günü" diye bir dizi iki erkeği aynı yatakta göstermemiş miydi?
Geçenlerde Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın soru önergesiyle kaldırılan "Gel Dese Aşk" dizisi de bu kanalda yayınlanmamış mıydı?
Amaç nedir reytin mi, ahlaksızlığı yaygınlaştırmak mı?
Gerçekten merak ediyoruz bu vb. kanalların asıl gayesi nedir?
Rezillikte sınır tanımayan bu kanallar kime hizmet ediyorlar?
Bu cesareti nereden, kimden alıyorlar?
Diyeceksiniz ki RTÜK var, yasaya aykırı bir durumda gereğini yapar.
Hakîkaten RTÜK üyeleri bu programlar yayınlanırken Türk aile yapımıza uygun olduğunu düşünüyorlar mı?
Kendileri ailelerinin yanında yüzleri kızarmadan bu programları izleyebilirler mi?
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.