Enes Kalender

Enes Kalender

Ego-nomik kriz

Ego-nomik kriz

“Misafirler eve geldiler. Bizim yaramaz çocuk onların yanında bilgisayardan oyun oynamak istediğini söyledi. O oyunu oynadığında sürekli bağırıyordu. Oyundaki diğer oyuncularla iletişim halinde olduğu için oyun süresince konuşmak zorundaydı. Çocuk gürültü yapacağı için annesi ona izin vermedi. Misafirlerin rahatsız olacağını söyledikten sonra babaya bir kaş göz işareti yaptı. Küçük olan kardeş abisine oyunu açması için hala ısrar ediyordu. Büyük çocuk oyunu oynamak istiyordu fakat annesi onu uyarmıştı. Babası geldi ve misafirler gittikten sonra oynama teklifini sundu. “

Basit bir aile olayından bahsettik. Konumuz Türkçe olsaydı cümleleri ögelerine ayıracaktık. Konumuz psikoloji olduğu için hikayeyi psikolojik ögelerine ayıracağız. Psikolojiye Freud’un kazandırdığı terimler olan id, ego, süper ego kavramlarını duymuşsunuzdur. Bunlar Freud’un insanı incelerken kullandığı yapısal terimlerdir. İd, insanın bitmek tükenmek bilmeyen arzularını temsil eder. Adeta şımarık bir çocuk gibi istediği her şeyi elde etmeye çalışır. Düşünmeden taşınmadan sadece kendi isteklerimizle ve kendi yararımıza olan hareketlerimizdir. Pişman olduğumuz bir çok davranışımızdan id tarafımız sorumludur. Süper ego ise bizim vicdani ve ahlaki yönümüzü temsil eder. Toplumsal kurallara bağlı olan bu yanımız geleneksel yanımızdır. Katı kuralları olan ve genelde emri vaki olarak yapmak zorunda hissettiğimiz davranışlarımızdır. Bunun yanında ego ise bu iki uç kutbu dengeleyen bir mekanizmadır. İkisi arasındaki denge yani bilirkişidir. Biraz önceki hikayeye dönecek olursak küçük kardeş id’i, anne süper ego’yu, baba da ego’yu temsil eder. Tabi bu aileden aileye değişir.
Ego, arabuluculuk rolü sayesinde iki tarafında güvenini kazanmıştır. İd tarafından sunulan ihtiyaçlar ile süper egonun temsil ettiği değerler arasındaki dengeyi korumaktadır.  Peki Ego-nomik Kriz nedir ? Son zamanlarda dikkatimi çeken olayların başında şiddet ve taciz olayları geliyor. İnsanlar özellikle trafikte çok farklı bir canlıya dönüşüyor. Yeşil ışığın yanması ile beş araç arkadaki araç anında kornaya basıyor. Yetişeceği yer vardır diye düşünmek istiyorum ama önündeki beş aracın hareketlenmesinin ne kadar zaman alacağını hesapla(ya)mayan insana da ehliyet verilmesini doğru bulmuyorum. Bunun yanında o insanın korna çalmasından rahatsızlık duyan birisine levye ile saldırması da ayrı bir durum. Kendisine levye ile geleni golf sopası ile karşılayan diğer şoför misafirperverliğini konuşturuyor. Sonra aralarında bir muhabbet ve sorunsuz şekilde el sıkışarak araçlarına doğru ilerliyorlar. Olayın sonunda birbirlerine fiske vurmayan adamlar haliyle trafiği kilitliyor. Diğer sürücüler birinde levye birinde golf sopası olan adamlardan tırsıyor ve trafiği açmalarını isteyemiyor, teklif dahi edemiyor. İşte Ego-nomik kriz burada çıkıyor. Trafiği kilitleyenler ile mağdurlar arasında bir arabulucu yok. Ben trafikten anlattım karı-koca, abi-kardeş, abla-kardeş, komşu-komşu, dünür-dünür, öğrenci işleri-öğrenci, hoca-öğrenci, amir-memur… ilişkileri sen anla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Enes Kalender Arşivi