Dine uygun(!) tezgâh
Mübarek Ramazan ayının evveli Rahmet olan ilk on gününü tamamladık Şükürler olsun.
Ortası Mağfiret olan ikinci 10 günlerini idrak ediyoruz Elhamdülillah.
Sonrasında ise Cehennem azabından kurtuluş olan günlerine ulaşacağız İnşaallah.
Allah (cc) Rasulü’nün (sav) bu müjdeli haberlerini görmeyenler, görmek istemeyenler ve yok saymak isteyenler ise hala hınçlarını Müslümanlardan çıkarmaktan vazgeçmediler ve bu gidişle de vazgeçmeyecekler.
Dünyada Müslümanların hali artık herkesçe malumdur.
Ülkemizde de malum vaziyetteyiz ya.
Ramazan ayı Kardeşlik iklimiyle, orucuyla, iftarı, sahuruyla ve teravih namazlarıyla geldi diye bizler sevinçliyiz, mutluyuz.
Ama bir de sevinçli olmayan hatta mutsuz olanlar var.
Sanki Ramazan ayı gelse de kâfirlere taş çıkarırcasına Müslüman boynu vursak diye bekleyenler var bu ülkede.
Amerika’nın, Rusya’nın, Almanya’nın ve de İsrail’in dünyada yaptıkları zulüm sanki yetmiyormuş gibi bunlar da Türkiye’de Müslümanlara zulüm yapmaktalar yıllardır.
Kimi İmsakla, İftarla ve Sahurla uğraşır.
Kimi Teravih namazıyla.
Kimileri de Kur’an Ayetleri ve Rasulullah’ın (sav) Sahih Hadis ve Sünneti ile.
Bunlar Kur’an-ı Kerim ayetlerinden cımbızladığı bir bölüm hakkında en az kırk beş dakika hiç durmadan ve karşıya söz hakkı vermeden konuşur, meal, hatta tefsir yapar.
Ama Ayeti Kerimeyi bağlamından koparmakta ve Sebebi Nüzulünü görmezden gelmekte bir beis görmez.
Ya da Müsteşrik ağa babalarından öğrendiği bir ya da birkaç Hadisi Şerifi ele alır o Hadisi Şerifin Kur’an-ı Kerim Ayetlerine aykırılığını ispata çalışır.
Hem de o konuda başka bir Hadisi Şerif var mı diye hiç araştırma yapma zahmetine katlanmadan.
Kimileri de televizyonlarda Ramazan programı yapan hocaları ele alır ve hocaları tenkit yerine “Din bu değil” diyerek fırsattan istifade uydurulmuş din diye gördüğü İslam’a saydırır.
Üstelik bütün bunları da Kur’an ve Sünnet adına yapar.
Papağan gibi öğretilenleri tekrar ederken kendi tercih ettiği görüşe uygun olan âlimlerden deliller getirmekte mahzur görmezken, 1400 yıllık İslam ilim ve irfanından süzülerek gelen ve tercih ettiği görüşe uymayan bir âlimden sen delil getirmeye kalkıştığında müçtehit edasıyla, “Âlimin görüşü Dinde Hüccet değildir. Dinde önemli olan Kur’an ve Sünnettir.” deyiverir.
Müslümanları inciten, hamasete dayalı bir dili hâkim kılmaya çalışan, İslam düşmanı küresel sömürgeci zalimler tarafından kullanıldığının farkında bile olmayan, İslam Peygamberi(sav) başta olmak üzere, İslam’ın kurucu nesli olan Sahabe efendilerimizle(ra), din dışı oluşumlara karşı duran Selefimiz âlimlerimize(rha) saygı duymayan bu dili ve ahlakı bozuklara Diyanet ve ilahiyat camiasından gerekli karşılığın verilmemesi de oldukça manidardır.
Şimdilerde adaletten kaçarak sığındıkları işbirlikçileri ile yeni yeni tezgâhlar peydahlamak peşinde olanların da geçmişteki bu tür sapkın cesaretlerinin Diyanet ve İlahiyat camiasındaki bu sessizlikten kaynaklandığı unutulmamalıdır.
İslam’ı içten yıkmak için Müslümanlara karşı dine uygun(!) bir tezgâh kurmak isteyenlerin tezgâhları er geç başlarına yıkılacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.