Muammer Çelik

Muammer Çelik

Demekle olmuyor

Demekle olmuyor

Kelimelerin kavramlaşması önemli bir husustur. Bir kelimenin kök anlamı ile sonradan kazandığı ıstılahı anlam (terim anlamı) veya kavram anlamı önemli farklılıkları içerirler. Lafı uzatmadan iki kelime ve bu iki kelimenin ıstılahı (terim) anlamları üzerinde duracağım. Ensar ve muhacir: Ensar Arapça “nasara” kökünden türeyen dörtlü (rubai) kalıptan “yardım eden” hatta “çokça yardım eden” anlamına gelen bir kelimedir. Muhacir ise; hicret eden, göç eden, göçebe anlamına gelen bir kelimedir. Bu kelimelerin kök anlamları bu şekildedir. Ancak bugün bu iki kelimenin terim anlamı ise; Ensar- Muhacir denince sadece ve sadece sahabe anlaşılır. Rasülüllah (sav)’in Mekke’den Medine’ye hicret etmesiyle sahabeler de Mekke’den Medine’ye hicret etmişlerdir. Muhacir Mekkeliler yani; hicret eden göçmen garibanlar, Ensar ise; yardım eden, kucak açan, yerli Medineli sahabelerdir.Bugün bir kişi misafir bir arkadaşına: “Ben Ensar’ım, sen Muhacir’sin” dese, sahabeye atıfta bulunarak bu cümleyi kurmuş olur. Ülkemize gelen Suriyelilere muhacir, kendimize de Ensar dedik. Kelime kökeni olarak söylenen söz doğrudur. Yani onlar göçmen biz ev sahibiyiz. Keşke bu ifadeler böyle-göçmen-ev sahibi- şeklinde kullanılsaydı… Ensar- Muhacir deyince sahabeye benzetme yapılarak söylenen bu söz çok yanlış ve aslından uzak bir benzetmedir. Ortada ne Muhacir var ne de Ensar. Öyleyse öyle Ensar-Muhacir demekle; Ensar-Muhacir olmuyor. Adamların ne tıraşları ki; (Hepsi Yahudiler gibi saç tıraşı oluyorlar.) nede hal tavırları(ibadetleri, ahlakları, terbiyeleri…) muhacir dediğimiz sahabeyle hiç mi hiç alakaları yok. Tabi iyi, mazbut, mazlum, temiz insanlara sözümüz yok.
Ya Ensar? ...  Ensar’ın da Medineli Ensar’la bir benzer özelliği yok… Olmadı da zaten, her fırsatta birbirlerine saldıran, birbirlerini kışkırtan iki topluluk olmaya devam ediyorlar. Hatta birbirlerinden adam öldürmeye kadar gidiyor işler. Şu en son Ankara Altındağ’daki olaylardan daha önce de birkaç şehirde öldürme olayları yaşanmıştı.
Gözüken o ki sosyolojik yapı böyle devam ederse daha çok olumsuz olaylar yaşanacak gibi gözüküyor. Şöyle ki, devletin müdahalesi nasıl olur bilemiyorum; ama gördüğüm şu; Suriyeliler öbek-öbek belli merkezlerde toplanmaması gerekiyor. Böyle toplu bir şekilde belli bir merkezde toplandıkları zaman:
Mazlum gibi durmuyorlar, ukala, saldırgan, kabadayı ve dengesiz hareket ediyorlar. Özellikle mazlum, gariban durumunda olmak çok önemli…
Entegre olmuyorlar. Türkçeyi öğrenmeye gerek duymayıp kendi kendilerine hemhal oluyorlar. Suriyeli olmaya devam ediyorlar hâlbuki artık Türkiye’desiniz Türkiyeli gibi olmalısınız…(Asla, asimilasyonu kastetmiyorum.)
Ensar dediğimiz halkımızı rahatsız edici (Bunlar buraları ele geçiriyorlar… gibi) görüntüler oluşturuyorlar.
Daha buna benzer birçok madde sayabiliriz. Ben şahsen şu üçüncü maddedeki durumun öyle olmadığına, olmayacağına inan biriyim. Yarın üç-beş sene sonra- değil mi ki hepimiz Müslümanız- kız alıp vermeler, sıkı fıkı ticari ve komşuluk ilişkileri derken bu problem çözülür gider. Zaten iş alanına dahil olan özellikle sanayi ve inşaat alanlarında çalışan Suriyelileri görüyoruz bulunduğu ortama entegre olmuş durumdalar. Ancak ırkçılık damarlarının kışkırtıldığı, ahlaksız namussuz ilişkilerin sürekli arttığı bir yerde; Kürt-Türk, Arap-Kürt, Arap-Türk, Alevi-Sünni…vb. çatışmaların çıkma ihtimali günbegün artmaktadır. Çare: Devlet, psikolojik, sosyolojik olarak inanç bağlamında İslam kardeşliğini sürekli anlatmak ve yaşatmak durumunda olmalıdır. İkinci olarak ta birtakım teknik çözümleri üretmek ve uygulamak zorundadır. Gruplaştırmamak hatta kaynaştırmak için hatalara göz yumulmamalı, yanlışlara fırsat verilmemelidir. Tabi gerçekten kardeşlik ve suhulet isteyerek; çeşitli provokasyonlara ve dış odaklı tezgahlara dikkat ederek hareket edilmelidir. Bunun üzerine bir de Afganlı göçmenler problemini ekleyerek düşünmeliyiz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muammer Çelik Arşivi