Çözüm süreci çözüldü!
Türkiye'nin Güneydoğusunun da içinde yer aldığı Mezopotamya, tarihin ilk çağlarından itibaren önemli bir yer olmuş ve pek çok savaşa ev sahipliği yapmıştır. Bereketli Hilal olarak da bilinen Mezopotamya stratejik, jeopolitik vd. özellikleri ile daima medeniyetlerin elde etmeye çalıştığı bir bölgedir.
Güneydoğumuz da 30 yılı aşkın bir süredir devam eden sinsi terör saldırılara karşı AKP iktidarı, 'Çözüm Süreci' diye adlandırılan bir süreç başlattı.
Hatta o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ''Çözüm Süreci'' ile alakalı neye mâl olursa olsun canını dahi ortaya koyduğunu ifade etmişti.
Mamafih, 2004 yılında bir TV Kanalında ''Diyarbakır'ı BOP'un yıldızı yapacaklarını dahi söylemişti.
Akabinde MİT ve PKK arasında gizlice toplantılar yapılmış, Sayın Erdoğan önce inkar etsede bir süre sonra bu görüşmelerin devlet adına yapıldığını ifade etmişti. Oslo'daki görüşmeler sonrasında ise ''Dolmabahçe Protokolü'' ortaya çıkmıştı.
Protokolün içeriğinde, Çözüm sürecine yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların Anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının esas alınmasının gerekliliği konusunda mutabakata varılmış, KCK tutuklularının serbest bırakılması, PKK'nın basın yayın organlarına yapılan baskının kaldırılması ve bütün bu hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir Anayasa yapılması konusunda işbirliği sağlanması, A.Öcalan'ın da önerilerinin yer aldığı 10 maddelik bir protokol idi söylenen.
Pek çok AKP üst düzey yöneticisi sürecin işlemesi için ellerinden geleni yaptıklarını defaatle belirttiler.
Sürece yumuşak bir geçiş için yine birçok AKPli yönetici A.Öcalan ve HDPlilere methiyeler dizdiler(!), ''Analar ağlamasın'' sloganı attılar.
Bu süreç ve verilen tavizlerden sonra bugün geldiğimiz noktada ne var?
El-cevap yine pek çok şehid, yine analar ağlıyor!
Adına ister çözüm süreci deyin ister başka bir şey, batının istediği bu gibi süreçler ile hiç bir şey elde edilemez.
Sorunu üreten, sonunun kaynağı zaten Emperyalist güçler ve ne yazık ki, çözümü onlardan beklemek akıl tutulmasından başka bir şey değil.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) tıkır tıkır işliyor. Bilindiği gibi Condoreezza Rice 2003’te 22 İslam ülkesinin sınırlarının değiştirileceğinden bahsetmişti. Ne yazık ki Türkiye'de bu ülkeler arasında.
Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin hiç biri tevafuk değildir. ''Arap Baharı'' diye başlatılan sürec için Rahmetli Erbakan Hoca, Siyonizmin kadro değiştirdiğini ifade etmişti.
Prof.Dr.Necmettin Erbakan son nefesine kadar, 42 yıl boyunca Siyonizmi anlattı anlattı ve Emperyalist güçlerin ülkemiz üzerindeki kötü emellerine dikkat çekmişti. Erbakan Hoca Türkiye'nin parçalara ayrıldığı kimi haritaları gösterdikçe Erbakan'ı komplo teorisi üretmekle suçlayan bazı kesimler şimdilerde Erbakan haklıymış desede, hükümet yetkilileri bildiklerini okumaya devam ediyor.
Osmanlıyı bitiren milliyetçilik akımları olmuştur. Aynı oyun tekrar sahnelenmek istenmektedir.
Son günlerde artan terör olaylarına karşı, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan güvenlik zafiyeti olduğunu kabul ediyor, lakin 13 yıl boyunca bunun önlemini neden almadıklarını izah etmiyor.
Suriye sınırı yol geçen hanı gibi kimin girip çıktığı belli değil, birçok ülkenin ajanı orada cirit atmakta. MİT nerede?
Velhasıl bu ülkede Türk, Kürt, Laz, Çerkez yüzyıllarca bir arada kardeşçe yaşadı. Özgürlükler ve halka yapılan baskıların kaldırılması salt kimler üzerinden değil, inanç ve insani ihtiyaçlar üzerinden temellendirilmesi gerekir.
Hükümetin bir an önce aklını başına alıp ''İSLAM BİRLİĞİ '' için gerekli adımları atmasını bekliyoruz.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.