Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Çanakkale'de kadın kahramanlar

Çanakkale'de kadın kahramanlar

Tarih çağlarının her döneminde durum ve şartlar ne olursa olsun Türkler yalnız erkekleri değil, kadınları da bir devlet kurabilecek kapasiteye sahip bir millettir.

Bunu kimi çağlarda göstermişiz. Sadece devlet kurarak değil kurduğu devleti istikbale taşımasını bilmişler, asırlarca dünyaya hak ve adalet getirmişlerdir.

Nice savaşlarda pek çok kadın vatan, millet uğruna cephede düşmanla birebir savaşmışlardır.

Bu savaşların en dehşetengizi elbette Çanakkale Savaşı’dır.

Çanakkale çok yönlü bir savaştır. Dünya tarihinde hiç bir milletin yaşamadığı enteresan bir o kadar da savaş stratejileri ile ilgili bir kahramanlık mücadelesidir. Günümüzde dahi gizemini hâlâ koruyan bu şerefli mücadelenin başkomutanları, cephe komutanlarını kaç kişi bilmekte, tarihçiler dışında isimlerini bir çırpıda kaç kişi sayabilmektedir. ABD kendi uydurduğu sahte kahramanlar ile halkına kahramanlık zerk ederken bizler yakın tarihimizin kahramanlarının adını sanını bile hatırlayamıyoruz maalesef! (Seyyid Çavuş'u yeni nesiller ne kadar tanıyor?)

Tarihimizin her döneminde babayiğit kahramanlar olduğu gibi, Çanakkale Savaşı'nda çarpışan sadece askerler olmamış, durumun vahametini kavrayan milletimiz genç-ihtiyar, kadını-erkeği, çocuk bir olup cephelere koşmuştur. Çanakkale'de kadınlar da savaştı çocuklar da. Kadınlar Çanakkale Savaşları'nda hem cephede hem de cephe gerisinde büyük yararlılıklar göstermiş, zaferin kazanılmasında önemli bir rol oynamışlardır.

Avustralyalı piyade er, annesine yazdığı mektupta kendilerine karşı çarpışan bir Türk kadın savaşçı ile alakalı şunları anlatır: ''Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü, keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve pek çok adamımızı vurdu. Ancak, gün batmadan, bir Avustralyalı tarafından vurulmasına yine de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19-21 yaşlarında genç bir kızdı. Ölü olarak ele geçirdiğimizde, yanında başka bir Türk’ün ölüsünü de bulduk. Genç kızın bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı… Bu savaş korkutucu.''

Çanakkale’nin kadın kahramanlarından bir diğeri ise Nezahat Onbaşı’dır. Babasının yanında ölmeye giden Nezahat Onbaşı babasıyla birlikte üç yıl boyunca bütün savaşlara katılır. On iki yaşında onbaşı rütbesini alır. Yüzden fazla düşman askeri öldürür. Kurtuluş Savaşı sırasında Gediz Cephesi’nde 70. Alay’da düşman kuvvetlerinin saldırılarıyla zor anlar yaşanıyordur. Bu sırada Nezahat Onbaşı geri çekilen askerlerin önüne geçerek, ''Ben babamın yanında ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?'' der ve bunun üzerine geri dönüp savaşa devam eden askerlerden çoğu şehit olur. Böylece düşman askerlerinin Anadolu'ya ilerlemesi de geciktirilmiş olur.

Mücahide Hatice Hanım ise 1926 yılında bir gazeteye verdiği demeçte, Anafartalar 56. Fırka’da silahıyla mücadele ettiğini belirterek; ''Adım Ahmet’ti. Benim kadın olduğumu kimse bilmiyordu. Şarapnel ve kurşunlarla  dokuz yerimden yaralandım. Milli muharebemize gönüllü eşlik ettim. İzmir işgal altındayken İzmir’deydim. Mösyöler Yunanlılarla birlikte kışlamıza hücum ettiler. Yaralanan askerlerimizi İzmir Gureba Hastanesi’ne yetiştiriyordum. Beraberimizde hasta bakıcı hanımlar da vardı'' diyordu.

Kadınların Çanakkale Savaşları’nda en çok yer aldıkları alanlardan biri de şüphesiz ki yaralı gazilerin bakımıdır. Çanakkale Savaşları’nda kara savaşları başlayınca bir çağrı yapılır. Safiye Hanım hemen bu çağrıya cevap verir. Bunun çok tehlikeli bir görev olduğu söylense de o kararında ısrar eder. Çanakkale Savaşı başladığında Safiye Hüseyin gönüllü hasta bakıcı olarak yazılır ve tarihimizde ilk hemşiremiz olarak yerini alır.

Kadın-erkek, genç-ihtiyar; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Sünni, Alevi vd. bir ümmet Çanakkale Savaşları’nda hep beraber mücadele etmiştir. Zafer birlik içinde ve beraber olanlara gelmiştir. Şimdi yeniden bu ruhu yakalayarak kendimize gelme günüdür. Gün birliktelik günüdür, gün nusrete ulaşma günüdür.

''Küfür tek millettir.'' Nasıl Çanakkale'de yedi düvel saldırıya geçtiyse günümüzde de değişen bir  şey yok. Aynı yedi düvel yine saldırıyor, bu sefer kültür emperyalizmi ile ve ne yazık ki başarılı da oluyorlar. O zaman Çanakkale’yi geçemeyenler, AB Uyum Yasaları diye her istediklerini yaptırıyor, Müslümanı Müslüman eliyle bozuyorlar.

Bundan büyük oyun olur mu?

Başbakan Sayın Binali Yıldırım, ‘Çanakkale geçilmez dediler. Ama şimdi Çanakkale dünyanın en uzun köprüsüyle geçilecek'  diye talihsiz bir söz söylemişti.

''Çanakkale Geçilmez'' sözü 2002'ye kadar anlamlıydı sanırım.

Velhasıl bu vesileyle Çanakkale Şehitleri’ne ve tüm şehitlerimize hatimler, dualar okuyalım, en azından bir Fatiha göndermeyi esirgemeyelim.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazmiye Gülbaş Arşivi