Camileriniz mi fabrikalarınız mı eksik?
Küresel sömürgeci kapitalizmin hâkim olduğu daha doğrusu işgal ettiği ülkelerde işbaşına getirdiği işbirlikçi iktidarların kendisine karşı çıkan insanlara bu sözleri söylediği ifade edilir.
Bu hâkimiyet genelde işçiler ve tacirlere verilen birkaç liberal hak ise aslında maddi bir iktidar için sömürgeciliği, köleliği ve ırka dayalı sınıf oluşturmayı perdeleyen örtüdür.
Küresel sömürü sisteminde oluşturulmaya çalışılan ırka dayalı sınıf sistemi bazı toplumlarda oluşmuş olan soya ve kan bağına bağlı kast sisteminden elbette farklıdır.
Buradaki ırk sistemi sömürgeci kapitalizm tarafından oluşturulan ve kendisine hizmet edenlerle etmeyenleri ayrıştıran topluluklar, partiler, dernekler ve vakıflardan oluşmaktadır.
Liberal gerekçelendirmelerle toplum yapısına kök atan düşüncenin değişemeyeceği mantığıyla küresel efendileriyle bire bir örtüşme halinde olan yerel işbirlikçiler
İşgalci küresel liberalizmin geçmişindeki karanlık unsurların aydınlatılmasına asla izin vermezler.
Toplumsal düzenin küresel sermaye tarafından kesintisiz çalışacak şekilde düzenlendiğine inanan bu kitle düzenin kurallarının yapısal ve sistemik taraflarını tartışmaya kalkışanları siyasi ve askeri zinde kuvvetler eliyle hapseder hatta yok eder.
İş başındaki liberal düzen ve hukukun eksiklik ve yanlışlıklarını hedef alan düşünceler ya da liberal düzenlerin serbest ticaret ilkeleri ile liberal olarak konumlandırılan kurumların yapısından kaynaklanan arızaları seslendirenler ise yabancı uşaklığı veya dış güçlerin elemanı olarak suçlanırlar.
Siyasi ve ekonomik liberalizmin insanlık için doğrusal bir tekâmül ile ulaşılan gelişme ve medenileşme çizgisi olduğunu iddia edenler için insanlar arasında yaşanan liberal hâkimiyet savaşının sebebi ve sonucunu açıklayamamak en büyük handikaptır.
Bu handikabı aşabilmenin geçmişte yolu siyasi ve askeri darbelerle insanları sindirmek olmuştur.
20. yy da ise farklı bir yöntemle aşmayı deneyen küresel işgalci sermayenin liberal polis mantığındaki işbirlikçilerinin özellikle azgelişmiş ülkelerdeki söylemleri “NEYİNİZ EKSİK” olmuştur.
Dinli dinsiz, işçi memur, emekli ve çiftçi dâhil toplumun her kesiminin önüne dikilerek sordukları soru bu dur?
Yerine ve zamanına göre “Camileriniz mi, fabrikalarınız mı, okullarınız mı neyiniz eksik?” şeklinde genişletilen bu soru karşısında insanların duraksamasından faydalanan küresel işgalci güçlerin işbirlikçilerinin rahat olduğu dönemler artık sona ermiş gibi görünmektedir.
Giderek tekelleşen küresel sermayenin saldırısı altlında dizginlerinden boşalan küresel eşitsizlik ve sömürü güçleri toplu kıyıma varan emperyalist savaşlar, etnik çatışmalar, artan uluslararası hukuk ve insan hakları ihlalleri finansal mülksüzleştirme ve insanları ata toprağından eden göçmen yoksulluğunu bile bu soru ile örtmeye çalışmıştır.
İşgal ettikleri kamusal hayattan uzaklaştırdıkları insanların maddi sefaletleri sonucunda itildikleri topyekûn yabancılaşma ile at başı giden güvenlik arayışlarının da susturulmasında hep bu liberal post demokratik soru kullanılmıştır.
Toplumların maddi manevi varlık ve birikimlerinin artmasına ve insan onuruna yakışır şekilde bölüşülmesi için çalışmak yerine siyasal ve ekonomik olarak yıkıcı şiddet politikaları uygulayarak insan haklarını ihlal edici, fertleri etkisizlestirici, kişisel fikirleri sınırlayıcı, dini düşünce ve inançları tahripkâr bir şekilde baskılayıcı, dayatmacı hatta hapis cezaları ile cezalandırıcı bu sistemin yenidünya düzenindeki adı post modern kapitalizm adlı vahşi kapitalizmden başka bir şey değildir.
Bu düşüncenin bu topraklardaki yansımaları devletin sınıflar üstü bir görünümde ekonomik alan olarak örgütlenmesi veya daha genel anlamda kapitalist devlet tipi için konuşacak olursak hâkim sınıfın siyasal birliği karşısında diğer insanların siyasal dağınıklığı ve örgütsüzlüğü olmuştur.
Kırk yılda bir de olsa insanların siyaseten sorgulanamaz ve dokunulmaz olarak gördükleri meseleleri yeniden dokunulur kılmaya yönelik her çabanın karşısına ise sitemi “fabrika ayarlarına döndürmek” sözleri ile süslenen liberal reformist işgalci yapının eninde sonunda yıkılması kaçınılmazdır.
FARKINDA MISINIZ?
Siyaseti küresel sermaye birikim sahipleri lehine politika yapılmasına indirgeyen ve siyasi literatürde torba yasa olarak bilinen kanun paketleriyle insanları çokuluslu şirketlerin tekelleri için ideal müşteri öznesi biçimine dönüştüren sistem bağımsızlık ve özerklik düşüncesinden önce toplumsal ahlak ve erdemleri yok etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.