Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Câmilerimiz yeni bir işlev kazanmalı

Câmilerimiz yeni bir işlev kazanmalı

Geçen hafta ‘Câmi ve Gençlik’ yazımızın devâmı niteliğinde bir yazı olacak bu yazımız efendim. Ancak önce Muharrem ayınızı ve yeni senenizi tebrik ederek başlamak istiyorum. Cumartesi günü eriştiğimiz yeni Hicri yıl tüm İslam âlemine hayırlar, iyilikler, güzellikler getirsin, Rabbim birbirini öldürmek için yarışan değil kardeş olmak için birleşen müminlerden olmamızı nasip etsin. Cenâb-ı Hak zâlimlerin zulmü altında inleyen Müslüman kardeşlerimize rahmet ve esenliğini yağdırsın ve selâmete çıkarsın inşaALLAH.

  Diyânet İşleri Başkanlığının, câmilerin şu ana kadarki icra ettiği fonksiyonlarının dışında sosyal hayâta daha çok katkı sağlaması, yaşamın dışında değil bilakis yaşamın içinde bulunmasının toplumda bugün vâr olan pek çok problemin çözülmesinde etkin rol oynayabileceğini vurguluyor olması takdir edilecek bir gerçektir. Bu hususta yetkililer şu faydalı fikirleri serdediyorlar: ‘Fatiha’dan uzak, duadan uzak bir gençliğin kimlerin eline düşeceğinin endişesini taşıyoruz. Yarınlarımızı inşa ederken câmilerin yaşayan bir kültür hazinesi olması yönünde çalışmalar içerisinde olmalıyız. Okuma salonlarından yoksun, kütüphâneleri olmayan, sanatsal mimarinin dışında betonarme bir yapıyla hizmet vermeye çalışan câmilerin daha donanımlı bir hâle getirilmesi yönünde çalışmalar yapmalıyız.’ Diyorlar. Bu görüşler bugüne kadar düşünülmemiş haklı bir hakikatin ifâdesidir.

  Uzun yıllardır câmiler namaz kılmanın dışında bir görev icra etmiyor. Oysa eskiden câmilerimizin namaz kılmanın yanı sıra pek çok işlevi vardı. Günümüz tabiriyle o zamanlar câmilerimiz içinde çok şey barındıran âdeta birer ‘yaşam merkezleri’ idi. Küçükler bugünü beğenmezken büyükler hep eskiyi arıyor, konuşuyor ve istiyorlar. Nedir bu eskiye özlem denebilir? Bugün etrâfımızda cereyan eden çoğu şeyin sanal ve yapay olması ülke içindekileri de ülke dışındakileri de; ‘ah eskiler!’ diye söyletiyor.

  Bu merkezden hareketle, eski câmilerin icra ettiği fonksiyonları inceleyelim bakalım;

Eskiden câmiler, şehrin merkezinde ‘Merkez Câmi’ olarak hayat işlevinin tamı tamına içinde idi. Pek çok resmi yâhut farklı kurum ve kuruluşlar hep câmi çevresinde odaklanır halk ihtiyaçlarının çoğunu o civardan karşılardı. Meselâ; ‘dâruşşifa=sağlık kuruluşları, sibyan mektepleri=okullar, medreseler=üst seviye okullar, hanlar=oteller, hamamlar, türbeler, (ölüm gerçeğini her vakit canlı tutmak adına) dergahlar=mânevi eğitim merkezleri, kütüphâneler, kıraathâneler hep câmi çevresinde en etkin halde bulunurlardı. Câmiler şehrin bir kıyısında namaz dışında cemaatsiz, öksüz, yetim ve kimsesiz değillerdi.

  Câmiler ve câmi çevresi şehrin en canlı hayat merkezleri idi. Yukarıda sayılan tüm işlevsel birikimlerin yanı sıra câmilerin hemen yakınında ‘bedesten’ denilen çeşitli ihtiyaçların karşılandığı alışveriş yerleri vardı. Yine buralarda her türlü tâmir işlerinin yapıldığı dükkanlar mevcuttu. Pek çok işlerini buralardan gören insanlar ibâdetlerini de hiç aksatmadan câmilerde yerine getirirler, kıraathânelerde arkadaşlarıyla çay sohbeti yaparlar, câmi kütüphânesinden faydalanırlar, câmi görevlileriyle her türlü problemlerini paylaşırlar, yeri geldiğinde câminin bir köşesinde talebeleriyle tefsir-hadis mütâlâsı yapan hocaefendilerin ders halkalarına katılırlar, haftanın belli zamanlarında sohbet veren hocaların vaazu nasihatlerini dinlerlerdi.

  Hakikaten eskiden câmilerin icra ettikleri sayılamayacak derecede çok faaliyetleri vardı. Hatta düğünler dahi câmilerde gerçekleştirilirdi. Bu halleriyle câmiler bir kültür kompleksi idiler. Bugün de câmilere ayni fonksiyonu kazandırmak lâzım. Zira her gün biraz daha dünya bataklığına saplanan, ruh dünyâsı çöken insanımızın, akla-hayâle sığmayan yanlışlıkları yapan, her türlü vahşeti işleyen gençlerimizin, ahlâkî bozulmanın hat safhasının yaşandığı bir ortamda yetişen küçüklerimizin-büyüklerimizin âcilen câmilerin rûhu sükûna eriştirici, gönlü besleyici, yürek ferahlatıcı havasına ihtiyâcı var. Daha fazla geç kalmadan genç gelerek câminin mânevi atmosferinde soluklanmaya duyulan istek artık fark edilmeli diyoruz ve edildi de şükür.

  Ancak Diyânet’in de belirttiği gibi eski işlevine kazandırılması arzulanan câmilerimizin iç ve dış donanım olarak yeniden yapılandırılmasını, görevlilerinin de yeterlilik seviyelerinin yeniden düzenlenmesini yürekten diliyor ve istiyoruz ki topluma biraz olsun ferahlık gelsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi