Bunlar tesâdüfi olamaz
Güzel memleketimiz çepeçevre ateş çemberi etrâfındayken, dünyâda ekonomik krizler, terör tehditleri had safhadayken devletimiz, ülkemizi kalkınma yönüyle çevresine meydan okuyabilecek şekilde büyütmüştü elhamdülillah. Yanı sıra hükümetimiz Suriyeli mülteci kardeşlerimize ve dünyâdaki mazlumlara arka çıkma açısından da örnek bir hâmilik yapmasına rağmen ekonomik olarak halkını iyi bir mâli seviyede tutabilmesini becermiştir. Türkiye iftihar edilecek haldeyken ülkenin bu yükselişini baltalayacak darbe girişiminin zamanlaması gerçekten mânidardır. Şu an memleketi darbeye götürecek hiçbir durum yokken… Eskiden darbe için ekonomik-siyâsal ve yapısal olarak sosyolojik alt yapı zemini hazırlanırdı. Sağ-sol çatışmalarıyla ortalıkta tam bir kaos havası oluşunca darbe yapılırdı. Şimdi öyle bir ortam yokken nerden çıktı bu darbe girişimi diyoruz. Ancak,
Bu girişim, en son seçimden bu yana, yıllardır uğraştığımız PKK sorununu çözme aşamasına hükümetin en çok yaklaştığı bir zamanda tekrar ona alan açma noktasında vakit kazanma taktiği olabilir. Zira PKK, 7000’den fazla teröristini kaybetti, kazdıkları çukurlara kendileri gömüldüler, belediyelerdeki imkanlarını önemli ölçüde kaybettiler. Bugün PKK ve yandaşlarının dokunulmazlıklar ellerinden alındığı, kenevir tarlalarına kadar işin rant boyutunun bitirildiği, teröristlerin teslim olmaya başladığı, devletin üstün olduğu böylesi bir dönemde darbe girişiminin olması asla tesâdüfi olamaz.
Ha burada şu husûsa değinmek lâzım; Bugüne kadar pek çok terör örgütünü besleyip büyüten ABD şimdi de PYD’yi herkesin gözü önünde desteklediğini açıkça ilan ettiği bir anda, PKK’nın bitme aşamasında onu kurtarmak adına ülkemizin en sıkıntılı döneminde elindeki diğer piyonları kullanarak darbe düğmesine bastığı fikrindeyiz. Amerika’dan izinsiz bugüne kadar hangi darbe gerçekleşti ki? Türkiye FETÖ’yle uğraşırken bu arada PKK unsurları nefes almak için toparlanacak, uzantısı PYD de Türkiye’ye karşı yeni taktikler geliştirecektir.
Meseleye farklı bir kulvardan da bakalım isterseniz: Soğuk savaşların bitmesinden bu yana İslam küresel düzlemde fazlaca yer işgal ediyordu. İnsanlar mevcut sistemlerden şikâyetle mutluluk ve huzur arayışları içerisindeyken kişisel anlamda hakiki arayışlara tam da en güzel cevap İslam’da iken insanların fevc fevc İslâm’a yönelmelerinin önünün mutlaka kesilmesi gerekiyordu. Çünkü İslam’da her problemi çözecek mükemmel hükümler mevcuttu. O halde İslam ilerleyişi bir şekilde durdurulmalıydı. 21.yüzyılın siyâsi-kültürel ve ideolojik haritasının oluşmasında İslâm’ın oynayabileceği pozitif rol, İslam düşmanlarının kâbusu olmuştu.
Bu sebeple İslam düşmanları İslâm’ın dünyâda oynayabileceği bu olumlu rolü kırmak için kafa kafaya verdiler ve yeni projeler üretmeye başladılar. Önce İslamafobiyle işe başladılar ardından aşırı dinci, radikal İslam, cihadçı, çağdaş İslam, seküler dindar, tarikatçı, ılımlı İslam, selefilik gibi hepsi birbirinden farklı yeni projeleri devreye koydular. Hatta bunlar üzerinden Boko-Haram, el-Kâide, son zamanlarda da DAEŞ gibi örgütler kurdurdular. Bunlar aslında dine karşı ama güya din siyâseti güdüyorlardı. İslam düşmanları, eğer dünyâya İslam lâzımsa onun içeriğini de ancak biz belirleriz telâşına girdiler.
Batı ve uzantılar İslâm’ı târih sahnesinden silmek istemelerine rağmen buna güçlerinin yetmeyeceğini iyi biliyordu. O zaman ne yapılmalıydı? O zaman İslâm’ın Batı’nın istediği çizgiye çekilmesi gerekiyordu. Hedeflenen şey, Müslümanların Batı’nın kendisine empoze ettiklerine itiraz etmeyecek hâle getirilmesiydi. Batı bu sinsi işi becerirken kendisini öne çıkarmadan Müslümanların bizzat kendi içlerinden unsurlarla bu menfur işi başarmak istiyorlardı. Dolayısıyla bu tezgahçılara insanlar, cemaatler gerekiyordu. İslam düşmanlarının arzu ettikleri İslâm’ın içini Batı ve onun prensipleri doldurmalıydı. İşte bu model ‘ılımlı İslam modeli’ydi. Bu projeyi gönüllü olarak en etkili, en sistemli olarak yaptırabilecekleri harekette ‘Fethullah Gülen Cemaati’ idi.
Kurt kuzuları harcamak için puslu havayı sever işte Türkiye dünyâya meydan okuyan bir ilerleme trendini yakalamışken, yıllardır kendisini mahveden sıkıntıları birer birer aşarken kurtlar sofrasında ülke ve kazanımları bir şekilde hebâ edilmek adına İslam düşmanları FETÖ’yü devreye soktular. Hiçbir darbe girişimi dış mihraklardan uzak gerçekleştirilemez. ABD aslında suçüstü yakalanmıştır. Onsuz incirlikten uçaklar kalkamaz. ABD ve uzantılar çok açıkça bizim devlet Başkanımızı öldürme teşebbüsüne girişmiştir. Bunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok.
DAEŞ’ten çok bir farkı olmayan FETÖ amacına ulaşmak adına her yolu meşru görmüştür. Haksız yere soru çalarak devlet kadrolarına yerleşmiş, işadamlarına kadar toplumun her kesiminden kendilerinden olmayanlara tilkice kumpaslar çevirerek kadrolaşmış, şantajlarla çıkar sağlamış, baş açmayı-içki içmeyi normalleştirmiş dînî pek çok yanlışın topluma yerleşmesini sağlamıştır. Bunlar çok büyük veballerdir. Bunlar yetmezmiş gibi bu millete onca hayırlı hizmetleri olmuş devlet başkanını öldürmeye teşebbüs etmiş, meclisi bombalamış, devlet kurumlarını harap etmiş ve halkına kurşun sıkmıştır.
Bunlar asla mâsum gösterilemez ve bunlar tesâdüfi olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.