Bu Zulüm ve Vahşet Son Bulmaz
İsrail yine çıldırdı. Şabat katliamıyla iki yüzün üstünde masum insan hayatını kaybetti. Yüzlerce insan da yaralı. Bu vahşeti ve zulmü bütün medenî ülkeler seyrediyor. Tepkilerin de hiçbir faydası olmuyor ve İsrail savaşa devam diyor.
Bu asır zulüm ve vahşet asrı… Ve devamlı güçlü, zayıfı ezmeye devam ediyor. Irak’da, Afganistan’da on binlerce Müslüman kanı akıtıldı. Bakalım sıra hangi Müslüman ülkede? İslâm ülkelerinin parçalanmışlığı, hepsinden öte bunların zalimlerin yanında yer alması, dünyada zulmün devamına imkân veriyor. Çağımızın en büyük zalimi Amerika. Utanmadan bir de dünya jandarmalığına soyunuyor. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı da kukla bir kuruluş hâline geldi. Sadece kınamakla yetiniyor. Zalimler bundan anlamaz ki… Onlara anladığı dilden konuşacaksın.
Bizim nesil çok iyi bilir. Kıbrıs olayları cereyan etiği dönemlerde Rumlar, Kıbrıs’da kan dökerken, Türkiye’de çok miting yapıldı. “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” diye çok bağırıldı. Ama hiç faydası olmadı. Ne zaman Türk jetleri ve Mehmetçik zalimlerin tepesine indi, zulüm hemen son buldu.
Her zaman düşünürüm. Amerika Irak’da çok kan döktü. Masum insanlara zulmetti. Ama bir olay var ki, o da görmemezlikten gelinemez. Irak askerleri Kuveyt’e girdiğinde yüzlerce Müslüman kadın ve kızın ırzına tecavüz etti. Aynı şeyler Amerikan askerleri tarafından Irak’da yapıldı. ABD işgalinde Irak’da masum insanlar da zarar gördü, diyeceksiniz. İlâhî adaletin tecellisi böyle olur. Sadece zulme iştirak edenler değil, zulme sebep olan ve zulme seyirci kalanlar da cezalandırılır. Allah bir zalimi, bir zalim eliyle terbiye eder. Onun için dünyanın neresinde olursa olsun, hiçbir zulme seyirci kalınmamalıdır. Cereyan eden son olaylar sebebiyle de, başta İslâm ülkeleri olmak üzere, bütün dünya ülkeleri mesuldür.
Gelelim ülkemize… Geçen Pazar günkü bir gazetede altı haber dikkatimi çekti. Biri on bir, diğeri üç buçuk yaşında iki çocuğun başları kesilerek öldürülüyor. On bir yaşındaki çocuğun başı ve vücudu motorlu testere ile doğranıyor. Diğer bir haber de bankadan 150 YTL alarak kayıplara karışan bir güvenlik görevlisi, en yakın arkadaşı tarafından, para için başından vurularak öldürülüyor. Dördüncü haber de, Küçükçekmece’de cesedi yanmış olarak bulunan bir kadınla ilgili. Diğer bir haber de ise bir cep telefonu için bir genç, delik deşik ediliyor. Son haber yine cinayetle ilgili; eşi evi terk edince cinnet getiren adam eşini, kayın validesini öldürüyor, baldızını yaralıyor, sonunda da kendi hayatına son veriyor. Bu ne zulüm, ne vahşet yarabbi…
Yıllardan beri memlekette çeteler kol geziyor. Önü bir türlü alınamıyor. Anarşik olaylar ayrı bir dert. Son yirmi-yirmi beş yılda, otuz bin insanın kanına girildi. Darbe ortamı hazırlamak için masum insanlar katlediliyor. Üstelik suç da, Müslümanların üzerine atılmak isteniyor. Ve biz bu filmi defalarca seyrediyoruz. Böyle bir asra zulüm asrı, vahşet asrı denmez de ne denir?
Kalplerden Allah korkusu ve insan sevgisi kalkarsa durum böyle olur.
Sohbetimizi Ziya Paşa’nın Kur’an’ı Kerim’den mülhem bir beytiyle noktalayalım.
Bu asır zulüm ve vahşet asrı… Ve devamlı güçlü, zayıfı ezmeye devam ediyor. Irak’da, Afganistan’da on binlerce Müslüman kanı akıtıldı. Bakalım sıra hangi Müslüman ülkede? İslâm ülkelerinin parçalanmışlığı, hepsinden öte bunların zalimlerin yanında yer alması, dünyada zulmün devamına imkân veriyor. Çağımızın en büyük zalimi Amerika. Utanmadan bir de dünya jandarmalığına soyunuyor. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı da kukla bir kuruluş hâline geldi. Sadece kınamakla yetiniyor. Zalimler bundan anlamaz ki… Onlara anladığı dilden konuşacaksın.
Bizim nesil çok iyi bilir. Kıbrıs olayları cereyan etiği dönemlerde Rumlar, Kıbrıs’da kan dökerken, Türkiye’de çok miting yapıldı. “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” diye çok bağırıldı. Ama hiç faydası olmadı. Ne zaman Türk jetleri ve Mehmetçik zalimlerin tepesine indi, zulüm hemen son buldu.
Her zaman düşünürüm. Amerika Irak’da çok kan döktü. Masum insanlara zulmetti. Ama bir olay var ki, o da görmemezlikten gelinemez. Irak askerleri Kuveyt’e girdiğinde yüzlerce Müslüman kadın ve kızın ırzına tecavüz etti. Aynı şeyler Amerikan askerleri tarafından Irak’da yapıldı. ABD işgalinde Irak’da masum insanlar da zarar gördü, diyeceksiniz. İlâhî adaletin tecellisi böyle olur. Sadece zulme iştirak edenler değil, zulme sebep olan ve zulme seyirci kalanlar da cezalandırılır. Allah bir zalimi, bir zalim eliyle terbiye eder. Onun için dünyanın neresinde olursa olsun, hiçbir zulme seyirci kalınmamalıdır. Cereyan eden son olaylar sebebiyle de, başta İslâm ülkeleri olmak üzere, bütün dünya ülkeleri mesuldür.
Gelelim ülkemize… Geçen Pazar günkü bir gazetede altı haber dikkatimi çekti. Biri on bir, diğeri üç buçuk yaşında iki çocuğun başları kesilerek öldürülüyor. On bir yaşındaki çocuğun başı ve vücudu motorlu testere ile doğranıyor. Diğer bir haber de bankadan 150 YTL alarak kayıplara karışan bir güvenlik görevlisi, en yakın arkadaşı tarafından, para için başından vurularak öldürülüyor. Dördüncü haber de, Küçükçekmece’de cesedi yanmış olarak bulunan bir kadınla ilgili. Diğer bir haber de ise bir cep telefonu için bir genç, delik deşik ediliyor. Son haber yine cinayetle ilgili; eşi evi terk edince cinnet getiren adam eşini, kayın validesini öldürüyor, baldızını yaralıyor, sonunda da kendi hayatına son veriyor. Bu ne zulüm, ne vahşet yarabbi…
Yıllardan beri memlekette çeteler kol geziyor. Önü bir türlü alınamıyor. Anarşik olaylar ayrı bir dert. Son yirmi-yirmi beş yılda, otuz bin insanın kanına girildi. Darbe ortamı hazırlamak için masum insanlar katlediliyor. Üstelik suç da, Müslümanların üzerine atılmak isteniyor. Ve biz bu filmi defalarca seyrediyoruz. Böyle bir asra zulüm asrı, vahşet asrı denmez de ne denir?
Kalplerden Allah korkusu ve insan sevgisi kalkarsa durum böyle olur.
Sohbetimizi Ziya Paşa’nın Kur’an’ı Kerim’den mülhem bir beytiyle noktalayalım.
Zalimlere dedirir bir gün Hazret-i Mevlâ
Tallahi lekad âsarakâllahü aleyna
Tallahi lekad âsarakâllahü aleyna
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.