BİR ŞEYLER OLACAK
Evrende hiçbir şey sabit durmuyor. Her şey sürekli değişiyor ve değişime uğruyor. Gerçi bu; Allah’ın vaadi olan şu kuralı bozmaz. Allah’ın yasası üçlü bir yapı teşkil eder. Şöyle ki; hiç değişmeyenler ve değişmeyecek olanlar. İkincisi kısmi(cüz-i) değişenler. Üçüncüsü ise sürekli değişenlerdir. Buna göre Darvincilerin tezi çürümüş oluyor. Zaten böyle aptal bir şey olamazdı. Yani insanın anatomik yapısı Hz. Âdem’den kıyamet kopuncaya kadar değişmemiştir ve değişmeyecektir.
Neyse bizim esas konumuz hareketlilik olup girişteki söylediğimiz; Resulullah(s.a.v.)in hadisi şerifine de uygun düşüyor. Hadisi şerifte Resulullah(sav) şöyle buyuruyorlar: “İki günü birbirine müsavi(eşit) olan ziyandadır.” Burada gerilemek zaten hiç söz konusu olmayacağı gibi efendimiz (a.s.v) tarafından durağanlık ve atalet te ziyan(kaybetme) olarak bildiriliyor.
Bir de Kur’an’ı Kerim’de çok çok ve çok daha büyük bir olay ve değişiklikten, değişimden ve bu esnadaki olacak olaylardan bahsedilir ki; Kıyamet, Vakı-a, Gaşiye, Hakka, Kari-a, Nebe-ül azim, Saat, Sahha, Tammetül Küpra gibi dehşet verici olayları içeren isimler kıyamet isimleridir. Tabi ki kişinin ferdi ölümü de bir nevi kişinin kıyametidir. O da külli bir değişiklik ve de ailesinde çok büyük bir olaydır.
Konuya başka bir pencereden güncel, sosyopolitik açıdan bakmak istiyoruz. Aklıselim insanların varlığı ve ülke yönetimlerinde söz sahibi sakin, akıllı insanların sayısal olarak çok olmasına karşın üç-beş şaki, terörist, azgın insanın etkisiyle sürekli hareketli ve kötü gidişi hızlandırıcı olaylar yaşanıyor. Tarihte de hep böyle olmuştur. Lût Kavminin helak olmasına sebep olanlar, Salih (as)ın devesini kesen 9 kişilik bir çeteden ibaret olması gibi birkaç çapulcu ortalığın karışmasına sebep olabiliyorlar. Sanki bugün biz de aynı kaderi paylaşıyor gibiyiz.
Evet, bir şeyler olacak, ortalık karışıp toz-duman olacak gibi. Şöyle ki İran’ı karıştırmak istiyorlar, Türkiye’ye de nefes bile aldırmak istemiyorlar. Bu arada gelişen olaylar gösteriyor ki Yunanistan’ı, Ermenistan’ı veya bunlara benzer kukla devletleri de yem olarak kullanacaklar gibi. Zaten İsrail bölgede herkesin baş belası olarak duruyor. Böyle bir durumda herkes/her devlet uyanık olup tedbirini almak zorundalar. Meselâ; bence Türkiye için en iyi önlem (Bunu siyasi-politik bir amaçla söylemiyorum.) hükümetin değişmesidir. Çünkü on yıldır, yirmi yıldır bu oyunlar bunlar üzerinden, bunların yapısını bilerek planlandı. Bu oyunu bozmanın yollarından en önemlisi iktidar ve hükümet değişikliğidir. Kurulan oyunda yerini almamasıdır. Zaten bazı değişiklikler yapabilmek için milletin başına çorap örecekler gibi gözüküyor. Maalesef miadı dolmuş malzemeleri çöpe hemen atıveriyorlar. Dışarının elini boşa çıkarmanın en iyi yolu sulh ve selametle içeride bir değişikliğin olmasıdır. Bunların asıl amacı ise Türk halkına zarar vermektir, Türkiye’yi bitirmektir. Çünkü ekonomimiz oldukça zayıf ve çöküntü içinde, sosyal toplumsal düzenimiz S.O.S veriyor. Dıştan, dış mihraklar tarafından olmasa bile; içeriden bir patlama olacak,(öylesine afaki söylüyorum) hiçbir yerden olmasa bile tabiattan bir patlama, sarsıntı olacak. Çünkü biz hak ediyoruz diyemem ama yapılan gaflet, dalâlet ve hıyanetin bir bedeli var elbet.
Allah olacak olan kötü olaylardan bizi korusun. İyi sürur verici olaylar nasip etsin. Yarınlardan ümitliyiz inşallah. Uyanık olup yeniden toparlanmayı bizimle beraber her İslâm ülkesine nasip etsin
Not: Evet bir şey oldu: Ben tam bu yazıyı kaleme aldığım sırada 6. torunum dünyaya geldi…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.