Belediye Bütçeleri Üzerine
Konya basınının bir kısmında geçen hafta yer alan haberlere göre, belediyelerin 2011 yılı bütçeleri 2010 bütçelerine nazaran biraz daha fazla belirlendi.
Basında yer alan haberlere göre 2010 bütçesi 500 milyon TL olan Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi 75 milyon TL’lik artışla 575 milyon TL’ye, Selçuklu Belediyesi’nin 2010’da 105 milyon TL olan bütçesi 130 milyon TL’ye, Karatay Belediyesi’nin 2010 yılı için kullandığı 90 milyon TL’lik bütçesi 101 milyon TL’ye çıkarılırken, ne yazık ki en az bütçe artışı Meram Belediyesi’nde gerçekleşti ve Meram Belediyesi’nin 75 milyon TL’lik 2010 bütçesi 2011 yılı için 78 milyon TL’ye çıkarıldı.
Bu aşamada belediye başkanlarının hemşerileri önüne çıkıp 2011 bütçeleri ile övünücü konuşmalar yapmasından önce birkaç hususu gündeme getirmek yararlı olacak.
Belediyeler Kanunu, belediye bütçesini, “Belediyenin bir yıllık gelir ve gider tahminlerini
gösteren ve gelirlerin toplanmasına, hizmetlerin yapılmasına ve giderlerin sarfına izin veren bir kararname” olarak tanımlamaktadır.
Mahalli idareler, yetkileri belirli bir coğrafi alan ve hizmetlerce sınırlı olmak üzere “kamusal faaliyet gösteren” kuruluşlar olduğuna göre;
Kanun koyucu bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla, bütçe içinde belediye gelirlerini ve gider yerlerini teker teker sayarak bunları gruplar halinde sıralamış, deyim yerinde ise bunlara yasal bir çerçeve çizmiştir.
Bu yazımıza daha henüz belediye bütçeleri teferruatıyla açıklanmadığı için gider kısımlarına hiç girmeden, belediye gelirleri ile ilgili birkaç hususa değineceğiz. Belediyenin 2011 yılı bütçesi gider kalemleri tam olarak açıklandığında (tabi eğer açıklanırsa) ve 2010 yılı kesin hesabı çıkarıldığında gerçekleşen gelir-gider kalemlerine ayrıca değinebiliriz.
Belediye Kanunundaki sıralamaya göre, belediyelerin üç tür gelirleri mevcuttur. Bunlardan birinci grup vergi, resim, harç ve katılma payları şeklinde gösterilen ve kanunlara göre tahakkuk ve tahsil edilen kamu alacağı niteliğindeki belediye gelirleridir.
İkinci gruba giren belediye gelirleri, mukaveleden, haksız fiilden doğan ve belediyenin özel hukuk alanına giren gelirleri olup, bunların örnekleri kira gelirleri, faizler, iştirak gelirleri şeklinde sıralanabilir. Bu tür belediye gelirleri özel nitelikte oldukları için kamu geliri sayılmazlar.
Üçüncü grup belediye gelirleri ise genel ve özel bütçeli idarelerden yapılan ödemeler olup bunlar transfer geliri şeklinde kabul edilir.
Kısaca tarif etmek gerekirse, belediyelerin bütçeleri, temel olarak o belediyenin hükümetten aldığı vergi payları ile belediyenin kendi beldesindeki hemşerileri ile ticaret erbabı esnaftan çeşitli adlar altında topladığı paralardan oluşur.
Buna son yıllarda belediyelerin bütçe kalemlerinde çok önemli miktarlara eriştiğini gördüğümüz gayrimenkul satışlarının da eklemek gerekir.
Vergi, resim, harç ve katılma payı şeklindeki belediye gelirleri ile ayrılan paylar vergi kanunları ile diğer kanunlar tarafından düzenlenmekte, belediyeler tarafından hizmet karşılığı alınacak ücretler ise, Belediye Meclisi tarafından belirlenecek tarifelere dayanmakta iken arsa satışları tamamen bütçe açıklarını kapamak amacıyla başvurulan bir yol olmuştur.
Halbuki TC kanunlarına göre bütçe mali olmaktan önce hukuki bir kavramdır.
Belediyeler de dahil olmak üzere kamu işlerinde bütçe dendi mi, her bir liranın nereden ve niçin geldiği, her bir liranın nereye ve niçin gittiği bir kurala bağlı olmak zorundadır. Bu sebeple belediye başkanları sene başında ilan ettikleri bütçelerindeki gayrimenkul satışlarının ne için yapılacağını hemşerilerine özellikle açıklamak zorundadırlar.
Ülkenin ve şehrin ekonomik durumunu göz önüne almadan yüksek rakamlar ortaya konarak hazırlanan bütçeler gerçek bütçeler olamazlar. Bu sebepledir ki açıklanan hatta övünülen büyük büyük(!) rakamlar yıl içinde gerçekleşmemekte ve yıllardır görüldüğü üzere belediye bütçeleri nerede ise her yıl sürekli artan bir şekilde açık vermektedir.
Belediye Başkanlarının bütçe açıklamaları konusunda yapmaları gereken şudur.
Hemşerileri huzuruna çıkıp “2011’de benim belediyemde şu kadar para dönecek, şu kadar gelirim olacak ve bunun şu kadarını hükümetten alacağım, kalan miktarı da hemşerilerim tarafından ödenecek miktarlarla tamamlanacak, bütçem yılsonunda şu kadar gerçekleşecek, şu kadar fazlam olacak veya bütçem şu kadar açık verecek” demeleridir.
Kendisini hemşerilerine anlatma ihtiyacı hissetmeyen, hemşerilerinin yönetime katılmasına sıcak bakmayan belediye başkanlarının yıllardır yıldızlı otellerde düzenledikleri bütçe ve yıllık faaliyet toplantılarının bu şehre ve hemşerilerine bir şey vermediği/vermeyeceği artık anlaşılmalı ve bu yanlış usul derhal terk edilmelidir.
Büyük büyük(!) rakamlar telaffuz etmeye devam edecek olan belediye başkanlarının önlerine konan rakamlarda bir türlü anlayamadıkları ve hala bilerek karıştırdıkları 2 kavram vardır.
Belediyenin bütçesi ve özkaynakları.
Bütçenin başka bir kavram, bütçe içindeki özkaynakların daha başka bir kavram olduğunu anladıkları gün belki bir şeyler düzelmeye başlayacaktır.
Basında yer alan haberlere göre 2010 bütçesi 500 milyon TL olan Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi 75 milyon TL’lik artışla 575 milyon TL’ye, Selçuklu Belediyesi’nin 2010’da 105 milyon TL olan bütçesi 130 milyon TL’ye, Karatay Belediyesi’nin 2010 yılı için kullandığı 90 milyon TL’lik bütçesi 101 milyon TL’ye çıkarılırken, ne yazık ki en az bütçe artışı Meram Belediyesi’nde gerçekleşti ve Meram Belediyesi’nin 75 milyon TL’lik 2010 bütçesi 2011 yılı için 78 milyon TL’ye çıkarıldı.
Bu aşamada belediye başkanlarının hemşerileri önüne çıkıp 2011 bütçeleri ile övünücü konuşmalar yapmasından önce birkaç hususu gündeme getirmek yararlı olacak.
Belediyeler Kanunu, belediye bütçesini, “Belediyenin bir yıllık gelir ve gider tahminlerini
gösteren ve gelirlerin toplanmasına, hizmetlerin yapılmasına ve giderlerin sarfına izin veren bir kararname” olarak tanımlamaktadır.
Mahalli idareler, yetkileri belirli bir coğrafi alan ve hizmetlerce sınırlı olmak üzere “kamusal faaliyet gösteren” kuruluşlar olduğuna göre;
Kanun koyucu bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla, bütçe içinde belediye gelirlerini ve gider yerlerini teker teker sayarak bunları gruplar halinde sıralamış, deyim yerinde ise bunlara yasal bir çerçeve çizmiştir.
Bu yazımıza daha henüz belediye bütçeleri teferruatıyla açıklanmadığı için gider kısımlarına hiç girmeden, belediye gelirleri ile ilgili birkaç hususa değineceğiz. Belediyenin 2011 yılı bütçesi gider kalemleri tam olarak açıklandığında (tabi eğer açıklanırsa) ve 2010 yılı kesin hesabı çıkarıldığında gerçekleşen gelir-gider kalemlerine ayrıca değinebiliriz.
Belediye Kanunundaki sıralamaya göre, belediyelerin üç tür gelirleri mevcuttur. Bunlardan birinci grup vergi, resim, harç ve katılma payları şeklinde gösterilen ve kanunlara göre tahakkuk ve tahsil edilen kamu alacağı niteliğindeki belediye gelirleridir.
İkinci gruba giren belediye gelirleri, mukaveleden, haksız fiilden doğan ve belediyenin özel hukuk alanına giren gelirleri olup, bunların örnekleri kira gelirleri, faizler, iştirak gelirleri şeklinde sıralanabilir. Bu tür belediye gelirleri özel nitelikte oldukları için kamu geliri sayılmazlar.
Üçüncü grup belediye gelirleri ise genel ve özel bütçeli idarelerden yapılan ödemeler olup bunlar transfer geliri şeklinde kabul edilir.
Kısaca tarif etmek gerekirse, belediyelerin bütçeleri, temel olarak o belediyenin hükümetten aldığı vergi payları ile belediyenin kendi beldesindeki hemşerileri ile ticaret erbabı esnaftan çeşitli adlar altında topladığı paralardan oluşur.
Buna son yıllarda belediyelerin bütçe kalemlerinde çok önemli miktarlara eriştiğini gördüğümüz gayrimenkul satışlarının da eklemek gerekir.
Vergi, resim, harç ve katılma payı şeklindeki belediye gelirleri ile ayrılan paylar vergi kanunları ile diğer kanunlar tarafından düzenlenmekte, belediyeler tarafından hizmet karşılığı alınacak ücretler ise, Belediye Meclisi tarafından belirlenecek tarifelere dayanmakta iken arsa satışları tamamen bütçe açıklarını kapamak amacıyla başvurulan bir yol olmuştur.
Halbuki TC kanunlarına göre bütçe mali olmaktan önce hukuki bir kavramdır.
Belediyeler de dahil olmak üzere kamu işlerinde bütçe dendi mi, her bir liranın nereden ve niçin geldiği, her bir liranın nereye ve niçin gittiği bir kurala bağlı olmak zorundadır. Bu sebeple belediye başkanları sene başında ilan ettikleri bütçelerindeki gayrimenkul satışlarının ne için yapılacağını hemşerilerine özellikle açıklamak zorundadırlar.
Ülkenin ve şehrin ekonomik durumunu göz önüne almadan yüksek rakamlar ortaya konarak hazırlanan bütçeler gerçek bütçeler olamazlar. Bu sebepledir ki açıklanan hatta övünülen büyük büyük(!) rakamlar yıl içinde gerçekleşmemekte ve yıllardır görüldüğü üzere belediye bütçeleri nerede ise her yıl sürekli artan bir şekilde açık vermektedir.
Belediye Başkanlarının bütçe açıklamaları konusunda yapmaları gereken şudur.
Hemşerileri huzuruna çıkıp “2011’de benim belediyemde şu kadar para dönecek, şu kadar gelirim olacak ve bunun şu kadarını hükümetten alacağım, kalan miktarı da hemşerilerim tarafından ödenecek miktarlarla tamamlanacak, bütçem yılsonunda şu kadar gerçekleşecek, şu kadar fazlam olacak veya bütçem şu kadar açık verecek” demeleridir.
Kendisini hemşerilerine anlatma ihtiyacı hissetmeyen, hemşerilerinin yönetime katılmasına sıcak bakmayan belediye başkanlarının yıllardır yıldızlı otellerde düzenledikleri bütçe ve yıllık faaliyet toplantılarının bu şehre ve hemşerilerine bir şey vermediği/vermeyeceği artık anlaşılmalı ve bu yanlış usul derhal terk edilmelidir.
Büyük büyük(!) rakamlar telaffuz etmeye devam edecek olan belediye başkanlarının önlerine konan rakamlarda bir türlü anlayamadıkları ve hala bilerek karıştırdıkları 2 kavram vardır.
Belediyenin bütçesi ve özkaynakları.
Bütçenin başka bir kavram, bütçe içindeki özkaynakların daha başka bir kavram olduğunu anladıkları gün belki bir şeyler düzelmeye başlayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.