Balkan Notları İlk Perde: Niş
Ramazan-ı Şerif içerisinde Balkan ülkelerinde geniş bir gezi yapma imkânı doğmuştu yine. Önümüzdeki birkaç yazı bu gezi üzerinden gidelim istiyorum.
Öncelikle şunu söylemem gerekir, yurt içinde pahalı bir tatil yapmaktansa, yurt dışında ve özellikle bizimle gönül bağı olan coğrafyalarda tatil & gezi yapmak çok daha mantıklı ve güzel olacaktır. “Bizim ona gücümüz mü yeter yahu?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama özellikle Balkanlarda ve Türki Cumhuriyetlerde yapacağınız tatiller, Türkiye'deki pahalı tatillerden çok daha cazip fiyatlara yapılabilir vaziyette. Özellikle şu an için vize istemeyen Balkan ülkeleri de bu noktada çok cazip görünüyor.
Bunları söyledikten sonra, son Balkan gözlemlerimi sizlerle paylaşmış olayım.
2022 yılında yapmış olduğum uçak yolculuklarının %85'inde sorun yaşamış biri olarak, 2023 yılındaki sorunsuz uçuşlarıma bir yenisini ekleyerek başladım Makedonya seyahatime. İsmini verip rencide etmek istemediğim ama hepinizin çokça iyi bildiği bir hava yolu şirketinin koltuklar arası olmayan boşluğunun verdiği rahatsızlık dışında bir sorunum da olmadı çok şükür.
Makedonya'ya iner inmez, konakladığım yere gitmeden, hemen Sırbistan'a doğru yola çıkma kararı almıştık öncesinde. Çünkü hedefimizde Sırbistan'ın tek Türk bölgesi denilebilecek yeri olan Novi Pazar yani Sancak vilayeti var idi. Sırbistan ile Kosova arasındaki diplomatik krizden dolayı, normalde 1,5 saat olan yol 5 saat olarak gözüküyordu. Tabii biz Sancak’a akşam varacağımız düşüncesi ile hiç değilse yol üzerindeki, bir daha gitmenin nasip olmayacağı, yerlere de uğrayalım diye kararlaştırmıştık. Ve “Yolcunun işini Allah bilir!” deyişini bir kere daha yaşayarak ispatlamış olduk.
İlk durağımız, Osmanlı'nın en son çıktığı vilayetlerden ve günümüz Sırbistan’ının en kalabalık üçüncü vilayeti olan Niş oldu. Niş kalesi ve Kelle Müzesi listemizdeydi.
Kalesinin içerisine girdiğimiz zaman, Balkanlarda çok da şaşırmayacağınız o muazzam doğal güzellikler ile karşı karşıya kaldık. Tabii Sırbistan ve Avusturya'nın belki de en bilindik özelliklerinden olan müzik yeteneklerini burada da birebir gözlerimizle görmüş olduk ve kalenin içerisine girer girmez bizi bir caz müziği performansı karşıladı.
Niş parkının içerisinde müzik eşliğinde ilerlerken, aslında bir nevi tarihi gezi yapıyor gibiydik. Zira neolitik dönem kalıntıları, anıtlar, müze ve en son karşımıza çıkan Bali bey camisi. Balkanları ilk gezenler için mest olunmaya yetecek kadar veri elimizin altındaydı aslında ama bir Germia veya Üsküp parkı olamazdı pek tabii. Hele Vrelo Bosna, yanına dahi yaklaşamaz.
Niş Kalesi'nin ve parkının içerisindeki gezimizi noktaladıktan sonra, Niş ile ilgili “kesin görülmesi gerek” denilen yerlerden biri olarak gösterilen Kelle Müzesine doğru yola çıktık. 19. YY başlarında yapılan bu müze hakkında, Sırpların milliyetçiliğini gözler önüne seren veya Milliyetçi bir Sırp ablamızla tanışmamıza vesile olan bilgiler edindik. Osmanlı’nın gerileme döneminde yapılan müze hakkında Milliyetçi Sırp usulü bilgileri elde etmiş olsak da, aslında Osmanlı’nın her manada gerilemeye gittiğini de düşünmedik değil.
Gelelim “Yolcunun işini Allah bilir!” deyişinin ispatına.
Niş çarşısını, doğasını, görülmesi gereken birkaç binasını ve merkezini de gezdikten sonra, Novi Pazar’a doğru yola çıkmaya karar verdik.
Navigasyona Novi Pazar yazdık.
Tabi bizi bekleyen bir sürpriz vardı: Yazamamışız!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.