Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Askerlikte mobilya yapımı, fotoğraf çekimi

Askerlikte mobilya yapımı, fotoğraf çekimi

Özel bir kararla okullular olarak askerliğe başlatmışlardı Kütahya’nın Hava okulundayız ama esas askerlik devresi ilk üç ay asker talimi ile gerçekleşecekti.

Talimi hava subayları değil kara kuvvetlerine bağlı alay tarafından yapılıyordu.

Kara subayları havacılar kadar nazik değil sert idiler.

Bulunduğum 9. bölük komutanı Ön Yüzbaşı Rıza Ertürer sert değildi ama askerliğin ciddiyeti içinde idi.  

***

Geldiğimiz hafta sonu talime başlayacaktık ama iş bölüğü komutanından haber geldi.

İçimizde Marangoz, Demirci, Kaynakçı vb. meslekten olanlar isimlerini yazdırsınlar diye.

Ben marangoz diye yazdırmış yanımdaki arkadaşlara da yaptığım işlerin resimlerini göstermekte iken Ön Yüzbaşı Rıza Ertürer yanımıza yaklaşmıştı.

Ne oluyor orada diyen etrafımdaki topluluğun yanına gelince resimleri gördü.

“Sen mobilyacı mısın” sorusuna evet demiştim.

“Öyleyse odama gel” dedi gitti. Endişelendim acaba “cezamı verecek?” diye.

Seninle eve gideceğiz deyip evine götürdü.

“Bak bu geniş ve açılır kapanır sandalye arkadaşın. Bundan bana da birkaç tane yapar mısın?” sorusuna hayır diyemezdim.

“Öyle ise iş atölyesine yazdırdığın Marangoz bildirimini iptal et ve sandalyeleri yapmaya başla. Ben iş atölye komutanına söylerim atölyede yapabilirsin” dedi.

***

Uzatmayalım. İş atölyesine gittik komutan ile tanıştık. “Neye bize katılmadın” diye sitayişte bulunmakla beraber. “İşte tahta malzeme ve makinalar bunlardan alıp çalışabilirsin” dedi ve işe başladım.

Bana talime gitme işlemi kalkmıştı ortadan.

Üçüncü gün çalışırken eski ve güvensizliksiz firezede kesmekte olduğum tahta birden havaya kalktı ve elim freze üstüne düştü.

Kanlar akarken hemen kendim 500 metre ilerdeki sağlık yerine koşarak gittim.

Oraya vardığımda bayılmışım. Yattığım yerde uyandığımda yüzbaşım karşımda idi geçmiş olsun diyordu.

Ne ise ki parmaklarım kopmamış sol orta parmağın siniri kesilmiş kırılamıyordu. Tabii elim sarılı idi.

Bir günlük istirahatten sonra bölüğe gelince Yüzbaşım “buradaki makinalar demode. Şehirde bir Marangoz ile konuştum malzemeleri ona göndereceğim ve sen orada yanına bir marangoz alıp ona yaptıracaksın.” Dedi.

***

Kutu makinam vardı alay içinde gezinirken resim çekiyordum.

Birden karşıma emir subayı ile birlikte Alay Komutanı Yarbay (İsmini hatırlayamadım) “sen resim mi çekiyorsun gel bakalım benim resmimi de çek nasıl olacak” deyiverdi.

Resim çekmeye başladığımda şöyle dur, böyle dur isteğimi yaparken bir kaç poz resmini çektim.

Fotoğrafı şehirdeki fotoğrafçı çıkaracağını belirtince “git şehire” diye izin kâğıdı verdirdi ve verdiği vasıta ile gittim.

Akşamı geçkin fotoğrafları almıştım. Karavana kalmamıştır deyip, akşam yemeğini bir lokantaya girdim.

Kütahya lokantacılarının yaptığı hala tadını unutamadığım ve bir daha da göremediğim yoğurtlu sulu köfte ile fevkalâde ekmek tatlısından yiyip çıkarken…

İzin süresi saat altıyı çoktan geçtiği ve gece başladığı için. Yakaladıkları diğer arkadaşlarla gelen inzibat erleri beni de yakalamış oldu.

***

İnzibat erine resimleri gösterip. Bak bunlar Alay komutanının resmi yeni kopyalandı ona götürecektim evini bilmiyorum oraya götürür müsün? Yoksa beni ararsa vay halinize” deyince

Arkadaşına dönüp “biz komutanın evine gidiyoruz. Sen onları nezarete götür” deyip benimle beraber alay komutanının evine gittik.

Komutan çok beğendi. “Seni götürsünler yarın da bana gel” dedi.

“Yanımda arkadaşlar vardı onları nezarete götürdüler mümkünse çıkarttıralım” teklifime “tabii olur” deyip yanındaki emir subayına talimat verdi. Ben vasıta ile kurtulan arkadaşlarda tabanvayla alaya varmış olduk.

***

Daha sonraki oluşumların mabâ’dini inşallah gelecek yazıda izleriz.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi