Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Ashabın Peygamber Sevgisi-2

Ashabın Peygamber Sevgisi-2

Efendim, gününüz hayırla dolsun.

Biliyorsunuz Rasûlümüzün doğduğu bir mübârek ay olan Rebiül-evvel ayında satırlarımıza O Güzel Nebî aleyhissalâtu vesselâm’ı misâfir ediyoruz.

Geçen ki yazımıza kaldığımız yerden devam etmek dileğindeyiz.

Buyurun başlayalım;

**

Peygamber aleyhisselam nasıl ‘Kur’an ahlâkı’yla ahlaklanmışsa O’nun güzide ashâbı da, ‘peygamber ahlâkı’ ile ahlaklanmışlardı. Şu âyet tam da bu hakikati söylüyor: “… O’na iman eden, O’nu destekleyen, O’na yardımcı olan ve O’nunla berâber indirilen nûra tâbi olanlar var ya, işte felâha erenler onlardır.” (Âraf, 157) Başka bir âyette de: “… Ve işte böylece Biz, sizi örnek bir ümmet kıldık ki, insanlar nezdinde Hakk’ın şâhitleri olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şâhit olsun.” (Bakara, 143)

**

Onların ruhları peygamber nûruyla aydınlanmış, ‘Allâh’ın boyasıyla boyanmış’ (Bakara, 138) ahlakta ‘kemâl’ seviyesine erişmiş, ardından gelen İslam nesline her hususta seçkin rehber olacak müminlerdi.

Onlarla şiddet merhamete, zillet izzete, haksızlıklar adâlete, cehâletler güzelliğe dönüşmüştü.

Ve yine onlarla çokluklar vahdete, kötülükler fazilete, bedevilik medeniyete inkilap etmişti.

Onlar kutsi ölçülerde gelişmişliğin ve yüceliğin destânını yazdılar.

Halbuki o devirde Rasûlullâh’ı sevmek çileye, eziyete, zulme tâlip olmak demekti.

Yine Nebîyi Zişân Efendimizi sevmek yokluğa kıtlığa râzı olmak, her an işkencelere göğüs germek demekti.

Onlar İslam davâsı yolunda hiçbir şeyden çekinmediler, kâfirlere karşı dimdik durdular.

O kıymetine paha biçilmez değerler içinde peygamber sevgisi, dünya ve onun nimetlerden daha şerefli ve vaz geçilmez idi.

Onlar Kâinâtın Eşsiz Nebisini emsâli bulunmayan bir muhabbet destânı yazarak sevdiler ve bu aşkın sevgileriyle de imânın zirvesine eriştiler.

Ne mutlu onlara!

**

Onların sevgisine dâir coşkun misallar çoktur.

Hangisini yazsak sayfalar kifâyet etmez.

Ancak üzerimizde derin tesiri olan bâzılarına değinmek isteriz:

En evvel malını, mülkünü, sevgisini her şeyini yoluna harcadığı çocuklarının annesi Hz. Hatice (r.a), en yakın dostu O’da tıpkı Hz. Hatice gibi Rasûlullah için varını-yoğunu seferber ettiği sâdık arkadaşı Hz. Ebû Bekir, cesâret ve adâleti ile tanınan Hz. Ömer, hayânın timsâli, cömertliğiyle meşhur Hz. Osman, ilmin kapısı Hz. Ali O’nu candan öte sevdiler…

Onlar O’nun ve davâsı adına her şeylerinden geçtiler. Sonra Allah Rasûlünün amcaları Hz. Hamza, Hz. Abbas nasıl korudular yeğenlerini!

Her sıkıntıda O’na kol kanat gerdiler, uğruna başını verdi Uhud şehidi Hz. Hamza…

Uhud’un en izzetli şehidi idi O. (r.a) Kızları bilhassa elinde kalan son kızı Fatıma’sı, Hz. Âişe vâlidemiz ve diğer eşlerinin her biri, yakınları O’nun için ne eza ve cefâlara düçâr oldular, pek çok sıkıntıya katlandılar da hallerinden hiç şikâyetlenmediler…

Etrâfındaki hemen herkes O’nun uğruna malını, canını fedâ etti ve hiçbiri bunda en ufak bir isteksizlik ve acziyet göstermedi.

Devam edersek;

Tam 11 sene O Sevgililer Sevgilisine hizmet etmiş olan Enes bin Mâlik Hz.(r.a) Efendimizin âhirete irtihalinde tam 20 yaşında idi.

Ve O’ndan sonra 83 yıl daha yaşamıştı.

Ömrünün son günlerinde; ‘Rasûlullah’tan ayrılalı tam seksen üç yıl oldu. Allâh’a yemin ederim ki, bu sürede O’nu rüyamda görmediğim bir tek gece olmadı.’ Diyor. (Said Alpsoy, Hz. Muhammed (S.A.V) En Sevgili, İst, 2007, s.104) Bu ne muhteşem bir sevgidir!

Diğer misallere geçelim isteriz;

Allah Rasûlü Bedir savaşı husûsunda ashâbıyla yaptığı istişârede, Ensar’dan Mikdat b. Esved (r.a) şu veciz sözleri sarf etmiştir;

“Yâ Rasûlallah! Rabb’im Sana neyi emrettiyse onu yap! Vallâhi biz İsrâiloğulları’nın Hz. Musa’ya dediği gibi; ‘Git Rabb’inle berâber düşmanlara karşı çık! Biz buradan kımıldamayız’ tarzında bir söz söyleyecek değiliz… Biz Sana tâbîyiz.” (Suruç Sâlih, Kâinâtın Efendisi Peygamberimizin Hayâtı, İst, 1998, I.c, s.377) diyerek Allah Rasûlüne olan bağlılıklarının derecesini belirtmiş oluyordu.

Sa’d b. Muaz’da Medineliler adına şunları söylüyor;

“Yâ Rasûlallah! Biz Sana iman ettik ve Seni tasdik ettik.

Bize getirdiğin şeyin hak olduğuna şehâdet ettik.

Bu hususta Seni dinlemek ve itaat etmek üzere Sana kesin sözler verdik… Yâ Rasûlallah! Nasıl bilirsen öyle yap… Biz Seninle berâberiz. Seni hak din ile gönderen Allâh’a yemin olsun ki, ‘Sen bize şu denizi gösterip dalarsan, biz de Seninle birlikte dalarız. Bizden bir kişi bile geri kalmaz. Biz düşmana karşı varmaktan çekinmeyiz. Muharabe ânında geri dönmeyiz… Allâh’ın bereketiyle yürüt bizi!..” (Suruç Salih, a.g.e, I.c, s.378) Bu ne sadâkatle bağlanıştı!

Rabb’im bizlere de sevgili peygamberimize ve O’nun kutlu davâsına aynı sadâkatla bağlanmayı nasip etsin inşaALLAH efendim.

Hayırla kalınız.

Efendimizin şefaati üzerimize olsun.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi