AKP’de yeni dönem
AKP’de yeni dönem başladı. 22 Mayıs 2016 pazar günü AKP’nin 2. olağanüstü büyük kongresinde, Binali Yıldırım 1405 delegenin oyunu alarak, AKP Genel Başkanlığı’na seçildi. MKYK’de değişiklik yapıldı. Bugün veya yarın yeni kabine oluşmuş olacak, bir hafta içinde güvenoyu aldıktan sonra görevine başlayacak. Ülkemiz için hayırlı ve uğurlu olsun.
Başbakan Sayın Ahmed Davutoğlu’nu dinledik. Görevden ayrılışının kendi tercihinin olmadığını söyledi. Binali Yıldırım ise fiili bir başkanlık sisteminin olduğunu, bunun hukuken tescillenmesi gerektiğini ve bunun için çalışacağını ifade etti. Demek ki sistem iki başlılık oluşturdu. Aynı davanın insanı da olsanız, bu sistemin yürümeyeceği anlaşılmıştır.
Biz bunun böyle olacağını hissetmiştik; fakat aynı dünya görüşünü paylaşan iki insanın arasında problem yaşanmayacağını düşünmüştük, demek ki yanılmışız.
Hatırlayın, sistem kendini korumak için Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını zora soktu. Cumhurbaşkanı olabilmesi için 367 milletvekilinin oyu gerektiğini ifade etti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı halkın oyu ile seçilsin denildi. Bu yüzden Sayın Recep Tayyip Erdoğan halkın oyu ile ilk Cumhurbaşkanı seçilmiş oldu ve %52 seçmenin oyunu aldı.
Bu durumda halkın oyu ile seçilen bir Cumhurbaşkanı’nın, tekrar seçilebilmesi için icraat yapması ve partisiyle de bağını koparmaması gerekir. Başbakan’ın da aynı yolu izlemesi tabii olduğu için aralarında çatışma çıkması kaçınılmaz oldu ve nitekim çıktı ve Sayın Davutoğlu da partinin bütünlüğünün bozulmaması ve arada ikilik olmaması için görevinden ayrıldı.
Bu sebeple bu sistemde ısrar etmek ülke için yararlı bir davranış değildir. Bu sistemin bir özelliği daha vardır ki erklerin her birine büyük yetkiler vererek, kendini koruma altına almaya çalışmıştır. Bununla da yetinmemiş silahlı kuvvetlere de büyük yetki vererek kendini koruma altına almaya çalışmıştır. On senede bir darbenin yapılmasının sebebi budur.
Darbelerin ülkeyi her alanda geri götürdüğü tescillenmiştir. İki başlılığın da geri götüreceği ortadadır. % 49,5 oy alan Ahmet Davutoğlu görevini bir özveri ile bırakabilir; ama bir başkası bırakamayabilir. Bundan kim zarar görür, ülke değil mi? Öyleyse başkanlık sistemine geçilmesine engel olmak doğru değildir hatta daha da ileri giderek, başkanlık sistemine geçebilmeniz için kan dökmeniz gerekir, demek eblehlik olmaz mı?
Başkanlık sistemi, ‘tek adam’ yönetimi değildir. Onu bağlayan ve görevden alan bir hukuk sistemi vardır. Selçuklular’da ve Osmanlılar’da bu böyleydi Emeviler ve Abbasiler döneminde de bu böyleydi.
Başkanlık sistemine, ‘tek adam’ yönetimi denmesinin sebebi, Osmanlı’yı kötülemek içindir.
Kurulacak yeni hükümetin önünde birçok sorun vardır. En önemlileri şunlardır: Adaleti tesis etmek, işi ehline vermek, başkanlık sistemine geçişi sağlamak, PKK ve terör sorunu, yeni anayasanın hazırlanması ve işsizliktir.
Adalet tesis edilir ve iş ehline verilirse diğer problemlerin de kalaylıkla çözüleceğine inanıyoruz. Onun için bir topluma karşı öfkemiz, bizi adaletten ayırmasın. İş ehline verilmezse, kıyametin kopması elzemdir. Kurumların bilhassa Belediyelerin durumları ortadadır.
Kurulacak yeni hükümete başarılar dilerim. Başbakan Sayın Ahmed Davutoğlu’na da ortaya koyduğu bu büyük özveriden dolayı teşekkür eder, başarılar dilerim. Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.