Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

5000 Yıllık Kültür Mirası: Sille

5000 Yıllık Kültür Mirası: Sille

Kadîm Sille bizim neyimiz oluyor?

Selçuklu Belediyesi Başkanı Ahmet Pekyatırmacı’ya göre; “Sille bizim gözbebeğimiz. Üzerine titrediğimiz en kıymetli mirasımız.” oluyor.

Yunanistan Kapadokya Araştırma Merkezi Başkanı Kaplanis Losifidis’e göre ise: “Değerli can kardeşlerimiz. Kaderimiz aynen atalarımızın kaderi gibi. Nerde olursa, nasıl da olursa, seneler de geçse, yüzyıllar da geçse beraberiz. Barış ile inşallah sevgiyle yaşayalım beraber. 100 sene sonra Konya'dan, Sille’den barış, sevgi ve kardeşlik kültür mirasını paylaşıyoruz. Bu kültür mirası hepimizin.” oluyor.

Araştırmacı-Yazar Hasan Basri Sayı’ya göre ise çok düşündürücü: “Benim memleketim Sille. Bu Sille, benim Sille’m değil. Böyle bir Sille’yi ben tanımıyorum! Benim Sille’min bir kültürü vardı, bir değeri vardı. Benim Sille’mde iki ayrı inanç gurubu birbiriyle kavga etmeden, dövüşmeden -ufak tefek olaylar haricinde- yaklaşık bin yıla yakın yaşam sürmüşler.

Ben, memleketim olan Sille’yi takdim ederken diyorum ki, sizin gördüğünüz sadece kafeler zinciri olan ve Didim’e benzetilmiş olan bir yer değil benim yerim. Burada yaşanmışlıklar vardı, kültür vardı diyorum. Bu yer bizim yerimiz. Biz Aya Elena Kilisesi’ni bile anlatamıyoruz. Sille büyük bir değerdir. Ve büyük bir kültürün emaresidir.

***

İlki “ulusal” olarak 2013 yılında yapılan Sille Sempozyumu’nun ikincisi; “uluslararası” olarak 25-27 Ocak 2024 tarihinde “Konya ve Sille Hazineleri” sergisiyle birlikte Selçuklu Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Doğrusu, korana virüs salgınından bu tarafa bilgi şölenlerine olan hasretliğimizi de bu şekilde gidermiş olduk. Açılış konuşmalarından önce sahneye çıkan Kapadokya Araştırmaları Merkezi Folklor Ekibi’nin Sille Kaşık oyunu ile bizden ilkokul talebelerinin sergilediği folklor gösterisi, açılışa yakışır şekilde şahaneydi. İkinci gün Sille Derneği’nde sille yemeklerinin tadına baktıktan sonra Silleli sevgili muhtarımız Yaşar Barışık ve Barana Ekibi’nin birbirinden güzel Sille türkü ve oyun havalarıyla birlikte ortam daha da güzelleşti. Yunanistan’dan katılan ve gayet güzel Türkçe konuşan kadîm misafirler ise, sirtakiyle birlikte gönüllerince eğlendiler. Son gün ise Konya ve Sille’nin tarihi ve turistik yerlerini gezdiler.

***

Sille’yi, Sille’nin kültürünü, güzelliklerini anlatanlar şüphesiz halk ozanları olmuştur. Surûrî, Nigârî ve Mansur başta olmak üzere Sille’de birçok ozan ve âşık da yetişmiştir. Kadîm dostlarımızdan Ahmet İnci abimiz, bu sempozyuma sunduğu tebliğinde, Sillli şairlerden dedesi Âşık Figânî ile 3Aşık Mansûr’u anlattı. Şairleri şiirlerini okuyarak anmak ve anlatmak en güzel yol olsa gerek. Ahmet abimiz de öyle yaptı. Babası şair Mansur’un 1955’de yazdığı Sille Destanı adlı şiiri, aslında Sille tarihi, kültürü ile insan hayatına ışık tutması açısından önemli. İkinci kıt’ası şöyle: “Sıla adı Sille oldu bu tarihî ülkenin/ Hastalara şifa olur temiz suyu bölgenin/ Sefasına doyulur mu bahçesindeki gölgenin/ Sâdık sohbette mest olur mestanı var şu Sille’nin.”

***

Sille’de Müslim ve Gayri Müslim yüzyıllarca barış ve mutluluk içinde yaşadılar. Mübadele bu kültür vadisini çoraklaştırdı. Son yıllardaki şehirleşme, tarihî kilise ve camiler ile mescidlerin onarılması, cafe kültürü, Sille’yi turizme kazandırma çabalarıyla birlikte sosyal değişime yol açmıştır. Sillelilerin geçmişteki birlikte yaşama arzusu gelecekte burasını bir barış ve hoşgörü merkezi haline getirebilir. Sille’nin “köy” olarak tanımlanmasına “Sille, tarihinde hiçbir zaman köy olmamıştır” denilerek karşı çıkıldı. Mübadeleden önce burada yaşayan gayri müslimlar, Anadolu’ya gelen ve zamanla dillerini unutup din değiştiren Türkler (Kıpçaklar, Kumanlar) veya yerli halklar. Kısaca Karamanlı Türkler.

whatsapp-image-2024-02-01-at-10-51-07.jpeg

Bu bilgi şöleninde (sempozyumda) Sille, kendi alanlarında otoriter uzman konuşmacılar tarafından her yönüyle ele alındı. Prof. Dr. Hasan Bahar, Prof. Dr. Alaattin Aköz, Chariton Polatoğlou, Stavroula Dadakı ile Konya Kilise Hazinelerinin 100 Yıllık Yolculuğu’nu anlatan Kaplanis A. Iosıfıdıs ile Abidin Hikmet Yanartaş, Araştırmacı-Yazar Hasan Basri Sayı, Doç. Dr. Ahmet Akman ve daha yazamadığım pek çok ilim adamının tebliğleri de güzeldi. Bazı akademisyenlerin “Retrospektif” gibi pek çok yabancı kelime ve terimleri kullanmaları ise, güzel Türkçemiz adına hiç hoş değildi. Türkçe karşılıkları olmasına rağmen yabancı kelimelerin tercih edilmesini anlamakta güçlük çektiğimi ifade etmeliyim. Önce kendisine, sonra milletine yabancılaşan sözde aydınlar ile halk arasındaki kopukluk, dilden kaynaklı olsa gerek.

Sille Dergisinin yeni sayısı ile 2024 takvimini Sille Kalkındırma ve Tanıştırma Derneği Başkanı Mehmet Kılıçarslan’ın elinden aldık. Bu Bilgi Şöleni (sempozyum)’ne emeği geçen başta Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı olmak üzere düzenleme kurulu başkanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı’ya, bilim ve danışma kurulu ile Kapodakya Araştırma Merkezi ve Küçük Asya Araştırmaları Merkezine teşekkürü bir borç bilirim. Sunulan bildirilerin Türkçe-İngilizce olarak kitaplaşacak olması da ayrı bir kazanç.

Sille’yi kültür ve yaşanmışlıklar dahil iyi bir tanıtım ve pazarlama tekniğiyle birlikte profesyonel bir ekiple alt yapıyı oluşturmak da boynumuzun borcu olsa gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi