Esat Ergener

Esat Ergener

Acizim! Acizsin! Aciz!

Acizim! Acizsin! Aciz!

İnsanoğlu aciz olduğunun farkına ne zaman varacak acaba?

Uçak yolculuğuna çıktınız mı hiç?

Havalandıktan sonra o yanında küçücük kaldığımız devasa yapılar, gökdelenler var ya. Karınca misali küçücük kalır. Böyle toplu iğne ucu kadar görünür. Ki uzaydan cennet vatanımıza bakarsanız da bulunduğunuz şehir aynı öyle görünür. Hani o yapılar kocamandı, gücümüz yetmezdi? Hani Konya Türkiye’nin yüzölçümü bakımından en büyük şehri, dünyadaki bilmem kaç ülkeden daha büyük araziye sahipti?

“Falancanın da acayip çevresi var yaa, herkesi tanıyor!” dediğiniz biri taş çatlasın 10.000 kişiyi tanıyordur. Yani ülkemizdeki her 9.000 kişiden birini tanıyordur. Hani çok çevresi vardı?

Çevrenizde zengin olan, her istediğini alan, dilediğini yapan ve bundan ötürü gıpta ettiğiniz veya hafiften kıskandığınız insanlar da vardır. E Maraş depreminin seneyi devriyesine yaklaşıyoruz. Bir tek doğa olayı. 45-50 saniye süren. Ne oldu? O zenginliğin fayda etmediğini anlamamıza yetti o kısacık an, değil mi?

Aslında hepimiz biliyoruz ne kadar güçsüz olduğumuzu, her şeyi yapamayacağımızı. Pek tabi bunu kabul etmeyenler daha çoğunlukta. O gıdısı ile iman tahtası arasında çubukla dolaşan burnu büyük zatlar her yanımızda.

Tabi aciz olmadığının farkında olmayan bu insanlar da nasıl tanımlanıyor; “nankör”

Zerrenin de zerresi olmayan bizler kendimizi neden bu kadar büyük görürüz ki acep?

Halbuki ödevlerimiz de ziyadesiyle kolay. İbadetini yap, yalan söyleme, insanları ve hayvanları ve doğayı sev, akrabanı ve yakınlarını kolla, zora düştüklerinde yardımcı ol. Yani kısaca kötülük yapma, kötülük düşünme, görevlerini ve sorumluluklarını yerine getir. O kadar.

Ama öyle olmuyor, değil mi?

Neden?

“2 vadi dolusu altını olsa insanın 3. sünü ister!”

İşte teşhis bu.

Şimdi seçimler yaklaşıyor, daha detaylı yazılar yazılır, analizler yapılır, haberler kovalanır.

Ama olacağı söyleyelim şimdiden; afaki vaatler, halkın sırtını sıvazlamalar, rakibi gömmeler, eski defterleri açmalar, kendisinin sütten çıkmış ak kaşık olduğunu iddia edip rakiplerine her türlü iftirayı, hakareti etmeler.

Ne için?

Yine acziyetinin farkına varmadan yapılacak bir sürü vaat ile seçimleri kazanabilmek için.

Kazanmak denirse tabi…

Bakın 2019’daki vaatlere. Tamamını yerine getiren zaten yoktur ama %80’ini yerine getiren de 1300 küsür belediyeden kaç tanesidir acaba.

Hani kandırmak bizim kitabımızda yazmazdı?

Hani “Müslüman her şeyi yapabilir ama yalan söylemez!” hadisi bizim şiarımızdı?

Ne oluyor size, neler oluyor Allah aşkına!..

Yapmayın, etmeyin.

Kimse sizden uç hizmet beklemiyor emin olun.

Görevinizi bihakkın yerine getirin, işi liyakatli kişilere verin, çalmayın ve çaldırmayın, israf etmeyin, adam - parti - cemaat - teşkilat kayırmayın, ihaleci başkan olmayın yeter. Emin olun bizim, bütün vatandaşların isteği bu, başka bir şey değil.

Hani derler ya, “İslam’ın şartı 5’tir, 6. sı da haddini bilmektir!” diye.

Biz kısaca haddini bilen başkanlar, emanetçiler, muhtarlar bekliyoruz. Başka bir meramımız da yok!..

Kaldıramayacağımız hiçbir yükü bizim sırtımıza yüklemeyeceğini taahhüt eden Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esat Ergener Arşivi