24 Nisan (Sözde Soykırım) İddiaları
Ermeni Soykırımı iddiaları (Sözde Soykırım İddiaları) Osmanlı Devleti'nin Ermenilere karşı sistematik bir yok etme harekatı ve soykırım yaptığı şeklindeki iddialardır.
Sözde iddialar 1915'te Osmanlı Devleti tarafından 1 veya 1.5 milyon Ermeni'nin öldürüldüğünü öne sürmekte, Osmanlı ordusunun katliam ve tecavüzde bulunduğu gibi asılsız iddialar gündeme getirilmektedir.
Osmanlı Devleti'nin ''Sadık Milleti'' olarak anılan ve en yüksek görevlerde istihdam edilen Ermeniler, geniş bir dini ve kültürel özgürlük içinde yaşamaktaydı. Bununla birlikte 19. yüzyıla gelindiğinde, diğer milletlerde olduğu gibi özgürlük ve milliyetçilik akımları etkisiyle evvela özerklik daha sonra da bağımsızlık kazanmak için fırsat kollamaya başladılar.
Marksist felsefeden esinlenerek kurulan Hınçak Örgütü Ermeni Toplumu içinde milliyetçi akımların giderek gelişmesinde ön ayak oldu. Aynı zamanda ''Ermeni İhtilal Cemiyeti Birliği'' (Taşnak) vd. komiteler Ermeni Halkını Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtıp silahlandırmayı ve bağımsız bir devlet kurma hedefine yönelik eylemler gerçekleştirmeyi sürdürdüler.
Rusya'nın Osmanlı’ya savaş ilan etmesi (Doksanüç Harbi) bu fırsatı onlara fazlasıyla verdi ve böylece Ermeniler Rusya ile birlikte hareket etmeye başladılar.
Müslümanlara yönelik birçok terör hadisesi yapıldı. Baskı ve zulüm artarak devam etti. Hatta o dönemde bir milyondan fazla Müslüman göç etmek durumunda kaldı.
Ermeniler doğuda ve ülkenin çeşitli yerlerinde pek çok terör olaylarına karıştılar.
Ermeni komitacıların bölgede yaşayan Müslümanlara terör uygulayarak göç ettirmek ve seslerini duyurmak amacıyla gerçekleştirdiği ihtilal niteliği taşıyan ayaklanmalar şunlardır:
Erzurum Ayaklanması ve Kumkapı Olayı (1890) 1.Sasun Olayı (1894), Babıali Yürüyüşü (1895), Zeytun ve Van Ayaklanmaları 1895-1896), Osmanlı Bankası Baskını (1896), 2. Sasun Olayı (1897), II. Abdülhamid'e Suikast/Bomba Hadisesi (1905) ve Adana Olayı (1909)
Zaman zaman geniş bir coğrafyaya yayılan ve Ermeni-Müslüman çatışmalarına dönüşen bu terör olayları Avrupa kamuoyunda ise ''Türkler Hristiyanları katlediyor'' şeklinde yansıtılmaktaydı.
Gerçekte ise katliam ve soykırım asılında Müslümanlara yapılmıştır.
Olayların açıklığa kavuşması ve gerçeklerin ortaya çıkması amacıyla, her iki ülkenin devlet arşivlerinin karşılıklı açılması ve tarihçilerce incelenmesi isteğine Ermeniler olumlu yanıt vermemişlerdir.
Ermeniler bir yandan sözde iddialarını AB, ABD'de sürdürürken, diğer yandan ülkemizde anma törenleri düzenlemektedirler.
İlki geçen yıl gerçekleştirilen Ermeni Soykırımını Anma Töreni bu yılda da Ermeni Soykırımı'nın 101 yılı (asılsız iddia) münasebetiyle İstanbul Ermeni Patrikhanesi'nde düzenlendi. Ayine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir mesaj yolladı.
Sayın Erdoğan Mesajında “ortak acı” ifadesiyle birlikte şöyle devam ediyor: ''... Osmanlı Ermenilerinin hatıralarına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Türklerle Ermenilerin bin yıla uzanan ortak yaşam kültürünü hatırlatmayı sürdüreceğiz. Ortak tarihi ve benzer gelenekleri olan iki komşu halkı, nefret ve düşmanlık söylemleriyle birbirinden uzaklaştırmak isteyenlere ve tarihi siyasileştirenlere karşı dostluk ve barış hedefiyle çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu düşünceyle ebediyete intikal etmiş Osmanlı Ermenilerini saygıyla anıyor, hayatta olan yakınlarına taziyelerimi sunuyorum. Ayrıca yaşamını yitirenleri, etnik ve dini kökeni ne olursa saygıyla anıyorum. Bu ortak acıyı paylaştığımızı bir daha hatırlatmak istiyorum. Ülkemizde geçmişten bugüne katkıda bulunan tüm Ermeni vatandaşlarımıza da bu vesilesiyle teşekkür ederim.''
Ayine ayrıca AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekili Selina Doğan, HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan ve Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları temsilcisi Toros Alcan katıldı.
Bu kuyruk acısı devam ettiği sürece iki ülke ne derece dost kalabilir sizce?
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.