Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

2023 ve Kayaların Oğlu

2023 ve Kayaların Oğlu

2023… Seneler öncesinde bile senelerdir beklenen yıl.

İşte geliyor!

“Büyük değişimler olacak” diyor. “Bunların çapını belirlemek için alelade bir pergel yetersiz kalır; Dünya’nın çapını ölçmeye yetmez hiç birisi. Zira değişim dünya çapında olacak” diyor.

Sonra eldeki tüm pergelleri kırıp atıyorum. Artık onlara gerek kalmamış ki… Karşımdaki, kalemi kırmışken hem, lafı mı olur hiç?

**

“Artık olacakları, tarih yazacak zaten.” Diyor. O yüzden gereksizleşmiş kalem demek ki... Anlıyorum. Dinliyorum. Can kulağıyla.

**

Bedenimizi uyku komasına sokmak için uyku hapları aladuralım, zihnimizin hali hazırda zaten uykuda olduğunu; karabasanların da işte bu sebepten her yeri kuşatıp işgal ettiğini söylüyor. Bilirsinizdir: halk dilinde ‘karabasan’ olarak adlandırılan durum, zihnin ve bedenin aynı anda uykuya dalması gerekirken, bunun böyle olmayıp ortaya çıkan zaman senkronizasyonundaki uyumsuzluktan ileri gelir.

**

Zihin açıkken beden uykudadır ve bu yüzden o birkaç saniye için hareket edemez ve korkarız. Ezcümle, bu kez bedenimizin uyanık; zihnimizin uykuda olması durumunda ise bu zıtlıktan dolayı karabasanlar da ak’lanıyor değil gerçi. Onlar yine kara. Kara kış uykusu…

‘Kara kış kapıda’ ya da ‘Geliyor gelmekte olan’ gibi söylemlerin adeta sloganlaşmış bir şekilde orada burada, olur olmadık yerlerde karşınıza çıktığını fark etmişsinizdir, bir süredir. Sosyal ya da asosyal olsun, tüm medya araçları vasıtasıyla. Ne oluyor? Birisi mi geliyor? Savaş mı çıkıyor? Yoksa, barış mı geliyor?

**

Belki de ortada adı henüz konulmamış, resmiyete ve söze dökülmemiş bir savaş, ‘zaten’ değil ‘çoktan’ başlamıştır. Ya da “belki buralarda yaşayan küçük bir ağaç vardır.”… Ressam, yapacağı resmi zihninin içinde önceden boyayıp bitirdi bile. Fakat o fırçanın boyası henüz kurumadı; kalemin mürekkepi. Kader’in kazası yakında. Bunun somutlaşmış bir şekilde zuhur etmesine, artık reddedilemez bir boyutta ayan olup görünmesine az kaldı. Pek az. Şunun şurasında…

**

Tam bunları yazarken, tevafuk mu denilir bilmem, bir Barış Manço şarkısı çalınıyor uzaklarda bir yerlerde. Duyuyorum. Odamın açık duran pencerelerinden, hem kış mevsiminin yakında enikonu bastıracak olduğunu haber veren ince ama soğuk ve keskin bir rüzgar, hem de, hepimizin rahmetli Barış abisinin sesiyle hayat bulan, şarkı dediğime bakmayın, şiir tadında okunan sözlerine, huzur veren bir müziğin eşlik ettiği eseri: Kayaların oğlu. Tesadüf dedikleri nedir ki hem zaten? Manidar rastlantıların tırnağı bile etmez! Hele ki sırların ve alametlerin?

**

Bunca zamandır Atatürkümüzün, yani atamızın ve kahramanımızın, siyasi ideolojilere konu edilmesinin, oy toplamak uğruna olumlu ya da olumsuz minvalde kirli ağızlara meze edilmesinin, damarlarımızdaki ‘asil kan’ı emen asalaklıkların ve salaklıkların hesabını sormak için midir nedir bilmem, “2023’ün ılık bir Ekim sabahında doğdum” diyor, açık penceremden içeriye giren ses. Havalar da epey soğumaya başlamış, bir de. Fakat kara kışların ardında pek neşeli bir Nevbahar bulunur hep.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ayşe Aslı Duruk Arşivi