Zekât ve Öşür
Televizyon ve mahalli radyolarda sorulu cevaplı programlarda sorulan soruları merhaba gazetemizin bize ayırmış olduğu köşede cevaplamaya devam edeceğiz.
Soru 1: Hocam zekât nedir? Nerde farz kılınmıştır, kimlere farzdır?
Cevap 1: Zekât; nemalanma, artma ve ziyade anlamına gelir. Medine’de 624-miladi, hicri 2. yılda farz kılınmıştır. Zekât; sosyal dengeyi sağlar zenginle fakir arasında köprüdür. Şunlara zekat farzdır:
Müslüman olmak.
Nisab miktarı mala sahip olmak.
Malın üzerinden 1 yıl geçmiş olmak.
Soru 2: Hocam öşür nedir? Türkiye’de öşür yoktur, farz değildir diyorlar. Açıklar mısınız?
Cevap 2: Öşür onda bir toprak ürünlerinden alınan bir tür farz olan İslam vergisidir. Öşür kitap, sünnet ve icma delillerine dayanır.
Kuran-ı Kerim Bakara suresi 267. ayette Allah (cc) şöyle buyurur:
“Ey iman edenler kazandıklarınızın temizlerinden ve size yerden çıkardıklarımızdan sarfedin”
Yerlerden çıkardıklarımızdan maksatsa arazi mahsulleridir. Diğer bir ayette ise şöyle buyurmaktadır:
“Çardaklı ve çardaksız bağları, tatları çeşitli ekin ve hurmaları zeytin ve narı birbirine benzer ve benzemez şekilde yaratan odur. Ürün verdiği zaman ürününden yiyin devşirildiği ve biçildiği günde hakkını verin.”(en am. 141)
Bilhassa 1926 yılında kabul edilen yasayla topraklarımız mülk olarak alınıp satılıyor, miras olarak intikal ediyor. Böyle olunca Türkiye topraklarından öşür verilecektir.
NOT: Bu gün verilen vergiler zekâta mahsup edilemez. Verginin gider yeri belli, zekâtta temlik hakkı vardır sekiz sınıf insana verilir.
ÖŞÜR İLE ZEKÂTI TEFRİK ÖLÇÜLERİ
ZEKÂT: Öşrün farz olmasının şartı, ehliyet ve mahalliyet olmak üzere ikidir. Ehliyet, arazi sahibinin Müslüman olması demektir. Mahalliyet, işlenen toprağın öşür arazisinden olması demektir. Bu vasıfta olmayan bir ye-re, mesela arazi-i hariciyeye, öşür vermek gerekmez.
Öşür, toprak mahsullerinin zekâtı olmakla beraber, diğer malların zekâtından farklı tarafları bulunmaktadır. Onları şöyle sıralandırabiliriz.
Para ve ticari mallarına yılda bir defa zekât verilmesi gerektiği halde, öşür arazisinden yılda kaç mahsul elde edilirse hepsinde 1/10 (onda bir öşür)verilmesi lazım gelir.
Zekât paranın ve malın kırkta birinden ödendiği halde, arazi mahsullerinden onda bir üzerinden öşür verilmesi icap eder.
Zekâta sahip olan bir mala sahip kimse, zekatla mükellef olmak için, yıl sonunu beklemesi gerekir. Mahsulde böyle bir beklemeye müsaade yoktur. Hasat zamanı öşür hemen verilmesi lazım gelir.
Zekâta mükellefin akıllı olması, erkeklik veya kadınlık çağına ulaşmış bulunması lazım. Öşür arazisinde, mal sahibine değil, araziye bakılır, sahibi fakir veya deli olsa da onun tarlasında yetişen mahsulden öşür alınır.
Öşür, zekâtta olduğu gibi, sırf ibadet değildir. Bir bakıma vergi olduğundan dolayı miras olarak varislere intikal etmiş bulunan mallardan da öşür alınır.
Para ve ticaret malı, yılsonuna kadar bir artma göstermese bile, zekâta tabi bulunmaktadır. Binaenaleyh, yıl sonunda mevcut olan malın değeri üzerinden zekatı verilir. Öşür arazisi ekilmeyecek ve sulanmayacak olursa, mahsul yetişmeyeceğinden, bir şey vermesi gerekmez. Yani, öşür arazisinde, toprağın asli kıymeti değil çıkan mahsul dikkate alınır.
Soru 3: Sayın hocam öşürde ölçü nedir? Nakil parada olduğu gibi bir oranı var mıdır? Açıklarsanız memnun olurum.
Cevap 3: İmam’ı Azam Hz.lerine göre, tarladan çıkan mahsulden az veya çok ne olursa olsun az çok bir şeyler verilecektir.
Fakat İmam-ı Ebu Yusuf ile İmam-ı Muhammede göre beş vesk olması lazım. Aşağı olandan öşür olmaz. Beş vesk 998,4 kğ’dır. Yani bir ton bir tondan aşağı olan mahsullerden zekât verilmeye bilir. Ama daha titiz davranmak isterseniz İmam-ı Azam’ı tercih edebiliriz.
Soru 4: Hocam ben bir adama borç para verdim o da yarısını vermedi. Ben bu alacağımı zekâta sayabilir miyim?
Cevap 4: Zekât verirken verilenin zekât niyetiyle verilmesi lazım. Yani kalbi niyet şarttır. Borç para verirken zekât niyeti yoktur bundan dolayı alacağı zekâta mahsub edemezsiniz, şöyle bir yol izleyebilirsiniz. Alacağınız miktar kadar o borçluya zekât verirsiniz o alır onun malı olur oda sizin borcunuzu öder.
Selam ve Dualarımla…
KAYNAKLAR
Fetava-i Hindiye, c. 1, ah. 197.
İbn-i Abidin, c. 2, sh. 67.
5 vesk, 998,4 kğ. (takriben bir ton)dur
İbn-i Abidin, c. 2, sh. 67.
Cevap 1: Zekât; nemalanma, artma ve ziyade anlamına gelir. Medine’de 624-miladi, hicri 2. yılda farz kılınmıştır. Zekât; sosyal dengeyi sağlar zenginle fakir arasında köprüdür. Şunlara zekat farzdır:
Müslüman olmak.
Nisab miktarı mala sahip olmak.
Malın üzerinden 1 yıl geçmiş olmak.
Soru 2: Hocam öşür nedir? Türkiye’de öşür yoktur, farz değildir diyorlar. Açıklar mısınız?
Cevap 2: Öşür onda bir toprak ürünlerinden alınan bir tür farz olan İslam vergisidir. Öşür kitap, sünnet ve icma delillerine dayanır.
Kuran-ı Kerim Bakara suresi 267. ayette Allah (cc) şöyle buyurur:
“Ey iman edenler kazandıklarınızın temizlerinden ve size yerden çıkardıklarımızdan sarfedin”
Yerlerden çıkardıklarımızdan maksatsa arazi mahsulleridir. Diğer bir ayette ise şöyle buyurmaktadır:
“Çardaklı ve çardaksız bağları, tatları çeşitli ekin ve hurmaları zeytin ve narı birbirine benzer ve benzemez şekilde yaratan odur. Ürün verdiği zaman ürününden yiyin devşirildiği ve biçildiği günde hakkını verin.”(en am. 141)
Bilhassa 1926 yılında kabul edilen yasayla topraklarımız mülk olarak alınıp satılıyor, miras olarak intikal ediyor. Böyle olunca Türkiye topraklarından öşür verilecektir.
NOT: Bu gün verilen vergiler zekâta mahsup edilemez. Verginin gider yeri belli, zekâtta temlik hakkı vardır sekiz sınıf insana verilir.
ÖŞÜR İLE ZEKÂTI TEFRİK ÖLÇÜLERİ
ZEKÂT: Öşrün farz olmasının şartı, ehliyet ve mahalliyet olmak üzere ikidir. Ehliyet, arazi sahibinin Müslüman olması demektir. Mahalliyet, işlenen toprağın öşür arazisinden olması demektir. Bu vasıfta olmayan bir ye-re, mesela arazi-i hariciyeye, öşür vermek gerekmez.
Öşür, toprak mahsullerinin zekâtı olmakla beraber, diğer malların zekâtından farklı tarafları bulunmaktadır. Onları şöyle sıralandırabiliriz.
Para ve ticari mallarına yılda bir defa zekât verilmesi gerektiği halde, öşür arazisinden yılda kaç mahsul elde edilirse hepsinde 1/10 (onda bir öşür)verilmesi lazım gelir.
Zekât paranın ve malın kırkta birinden ödendiği halde, arazi mahsullerinden onda bir üzerinden öşür verilmesi icap eder.
Zekâta sahip olan bir mala sahip kimse, zekatla mükellef olmak için, yıl sonunu beklemesi gerekir. Mahsulde böyle bir beklemeye müsaade yoktur. Hasat zamanı öşür hemen verilmesi lazım gelir.
Zekâta mükellefin akıllı olması, erkeklik veya kadınlık çağına ulaşmış bulunması lazım. Öşür arazisinde, mal sahibine değil, araziye bakılır, sahibi fakir veya deli olsa da onun tarlasında yetişen mahsulden öşür alınır.
Öşür, zekâtta olduğu gibi, sırf ibadet değildir. Bir bakıma vergi olduğundan dolayı miras olarak varislere intikal etmiş bulunan mallardan da öşür alınır.
Para ve ticaret malı, yılsonuna kadar bir artma göstermese bile, zekâta tabi bulunmaktadır. Binaenaleyh, yıl sonunda mevcut olan malın değeri üzerinden zekatı verilir. Öşür arazisi ekilmeyecek ve sulanmayacak olursa, mahsul yetişmeyeceğinden, bir şey vermesi gerekmez. Yani, öşür arazisinde, toprağın asli kıymeti değil çıkan mahsul dikkate alınır.
Soru 3: Sayın hocam öşürde ölçü nedir? Nakil parada olduğu gibi bir oranı var mıdır? Açıklarsanız memnun olurum.
Cevap 3: İmam’ı Azam Hz.lerine göre, tarladan çıkan mahsulden az veya çok ne olursa olsun az çok bir şeyler verilecektir.
Fakat İmam-ı Ebu Yusuf ile İmam-ı Muhammede göre beş vesk olması lazım. Aşağı olandan öşür olmaz. Beş vesk 998,4 kğ’dır. Yani bir ton bir tondan aşağı olan mahsullerden zekât verilmeye bilir. Ama daha titiz davranmak isterseniz İmam-ı Azam’ı tercih edebiliriz.
Soru 4: Hocam ben bir adama borç para verdim o da yarısını vermedi. Ben bu alacağımı zekâta sayabilir miyim?
Cevap 4: Zekât verirken verilenin zekât niyetiyle verilmesi lazım. Yani kalbi niyet şarttır. Borç para verirken zekât niyeti yoktur bundan dolayı alacağı zekâta mahsub edemezsiniz, şöyle bir yol izleyebilirsiniz. Alacağınız miktar kadar o borçluya zekât verirsiniz o alır onun malı olur oda sizin borcunuzu öder.
Selam ve Dualarımla…
KAYNAKLAR
Fetava-i Hindiye, c. 1, ah. 197.
İbn-i Abidin, c. 2, sh. 67.
5 vesk, 998,4 kğ. (takriben bir ton)dur
İbn-i Abidin, c. 2, sh. 67.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.