Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Yıkmak Yerine Yenileyebilmenin Örneği

Yıkmak Yerine Yenileyebilmenin Örneği

Başlık cümlesinin mana ve detayını önceki yazımla bu yazımdaki izlenimlerimle anlatmak istemindeyim.
(https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/3927/Sigorta_Hastanesine_Gidiyom.html)
Tabii ki benim görüşümde olan olmayan hatta başka yöne çekebilen olabilecektir ama,,,
Yazarlar gördüklerini bir yön tutarak değil objektiflik içinde okurlarına sunmalılar diye düşünürüm.
Böylece bir muayene istemi sonu izlenim sırasında. Hayret içinde yukarıdaki başlık manası bir defa daha yerleşti bendenizde.
İzlenimlerime Dr. vb. isimlerini yazmadan devam edeyim..
***
Poliklinik kapısında yığınlaşmış hastalar. Halbuki ellerinde sıra no.su ve kapıda çağrılan hasta ismi yazılıyor her yerde olduğu gibi. Ama gel gör.
 Hanımefendi ve beyefendisi (!) de. Şalvarlısı kasketlisi de yılların alışkanlığı ile kapı önünde beklemekte. Belki “Hemen girerim” diye herhalde. Nedense kültürlümüz, dayımız, ablamız olanda(!) buna hala alışamadık insanların hakkını yememeye.
Sıram gelip de girer girmez “Buyurun Ahmet bey” diyen doktor beni nerden tanıyordu ki. Alışık değildik yıllar boyu böyle karşılaşmaya. Gerçi dört yıl evveli Antalya 16. Sağlık ocağında da karşılaşmıştım. Meğer ismi müracaat kâğıdı veya şimdi bilgisayarda görüp size müşfik şekilde hitap ediveriyorlar hastaya. Hakikaten böylece bir nevi güven de vermiş olmaktalar. Çok güzel bir tavır. Yıllar evvelinde “Nen var? neren ağrıyor” diyenleri görmeye alışınca garip geliyor bizim kuşağa..
İkinci bir güzel işlem de. Endokrinoloji Doktorunun tahlililer istemi ile sonunda ilaç yazması ve tavsiye vermesi normal iken…
Yatırıp vücudun bütün kısımlarını kontrolle bendenizin bile haberi olamadığı diğer arızaları da ikaz ediverirken yirmi dk.’yı geçmişti. Dışarıda hasta kuyruğu bile varken. Alıştığımız olasılık olan beş dakikada tornistan etmiyorlardı. Sadece burada değil. Daha sonraki çeşitli Polikliniklerde de gördüm her hastaya yapılan bu işlemi.
Demek ki önceki yazımda belirttiğim “Neden bu hastahaneyi tercih ediyorsunuz da diğerlerine gitmek yerine, fazla ulaşım zorluğuna katlanıyorsunuz?” soruma verilen “… daha iyi bulmaktayım.” Cevabının nedeni buradan da geliyor olabilirdi
***
İşlemin bitişi ile yıllarca hizmet veren ve 2005 yılında hizmete giren yeni hastane kısmının yapımı ile eski adı alan binadan geçerek şöyle bir müşahede edeyim dedim.
Birçoğumuzun malumu. Yeni yapılınca eski muattal kalır misali, boş hatta yıkılması düşünüldüğü söylenen kısımdan nasıl geçerim diye düşünürken…
Yılların kapalı koridor geçişinin açık olduğunu görerek giriverdim.
Giriverdim ama. İçerisi bambaşka bir renk, tasarım cümbüşü görünümünde ferahlık vermekte, hasta odalarında ikişer kişi ve onlara hizmet verecek dolap, TV ve Mini buzdolabı, hasta için gerekli oksijen vb. ihtiyacı için duvarlarda hazır aparatların bulunduğunu müşahede ettim.
Hâlbuki belirttiğim gibi burası işe yaramaz diye yıkılması düşünülerek yıllarca boş bırakıldığı var sayımlı idi.
Eski hali birkaç tek oda dışında diğerlerinin koğuş gibi dört - altı kadar hastanın yattığı odalar çoğunlukta idi. ne olmuştu bunlara? Neler oluyordu buralarda?
Merakım artıp her köşeyi müşahede etmek istedim ve katları dolaşmaya başladım. İnanın sizde gidip görebilirsiniz ki;
O mozaik tabanlı beyaz badana duvarlı koğuşlu hastane pırıl pırıl zemin de, duvarlarda ve bilhassa odalarda yapılan insanı açan renkler içinde tasarımların böyle eski ve yıkılması ön görülen binaya tatbik edilmesi…
Bir inşaatçı olarak bendenizi de hayretlere düşürmedi desem yalan olur.
Katın birisi şantiye gibi idi. Yenileme içinde olan odalar içi duvarlar yarılmış içinden belki otuza varan kablolar geçirilmekte, borular ilave edilmekte…
Bunları yapan ustaların başına gelen ve yanında iki kişinin bulunduğu beyaz gömlekli muhteremin ustalara tebessüm ve müşfiklik içinde; “Dikkat edin bir kablo zedelerseniz bütün bağlantılar zarar görür” ikazı yapanın kim olduğunu sordum.
Hastanenin Başhekimi Sayın Prof. Dr. Dursun Odabaşı ile karşılaşmışım.
Şöyle bir durup baktığımı gören başhekim “Bir isteğiniz veya probleminiz mi var” sorusuna “Hayır buradaki değişikliği hayretle karşıladım. Acaba bilgi alabilir miyim” deyince…
Hiçte alışık olmadığımız. Hele bir profesörden hemen hemen görülemeyip üstelik “Ne bakıyor ve geziniyorsun çık dışarı” azarı yerine
 Gel benimle deyip elimden tutup nerede ise sürükleyiverdi.
“Hem yürüyelim hem konuşalım ne öğrenmek istiyorsun söyle” söylemine…
“Bu binayı nasıl yepyeni hatta özel ve yeni yapılmış konforlu hastahaneler şekline nasıl çevirdiniz. Hani burası muattal kalırken üstelik yıkılacaktı” soruma.
“Sağlık Bakanlığından gerekli izin isteyerek tamamen halk yardımı ve Performans (Döner Sermaye) ile yapmaya devam ediyoruz. Sağ olsunlar hayli vatandaşımız oda başlarında isimlerini gördüğünüz gibi oda düzenlemesi yaptılar. Cihaz vb.lerin en son tekniğini ilave etmeye çalışmaktayız.” Cevabı üzerine kendimi tanıttım ve;
“Hastahane birimleri hakkında bilgi alabilir miyim” soruma karşılık.
“Desene biz taşa vurmuşuz” kahkahası ile. “Beni meşgul etmeyin istediğiniz bilgileri yardımcım ve Hastahane müdürü versin” diyerek yollayıverdi
***
Bilgiler olarak; Doğum ve çocuk işlemleri dahil Radyoloji ve Patoloji Uzman doktorları haricinde bütün birimler var. Hatta Numune hastahanesinde bulamadığım Kemik ölçümü bile burada mevcut. 190 Uzman ve 39 pratisyen Doktor, 304 Hemşire ve 75 Ebe, (bunlarda yinede açık var) hizmet vermekte.
121 Poliklinik odasında acil de dahil günlük ortalama 4900 haftalık 24519 hasta muayene olmakta. Her ünitenin en az 4 en çok 14 adet polikliniği bulunmakta.
Bütün oda içlerinde WC ve Duş bulunurken 83 adet tek, 177 adet çift ve 77 adet üç yataklı (ki inleyen hasta dışındakilere verilmekte) oda doluşları aylık %80 olmakta.
12 ameliyat odasında günde 110 ameliyat yapılmakta.
Yatan hasta sayısı 2005 yılında 18833 iken 2009’da 32808’a ulaşmış durumda
***
Daha geniş bilgiler köşeme sığmaz. Herhalde bu kadar bilgi ve müşahede sizlere hastahanenin…
Hakkıyla bulunduğu Meram mekânı ismini de alarak “Meram Eğitim ve Araştırma hastanesi” adını hak etmeye. Ve bilhassa…
“Yıkmak yerine yenileyebilme” örneğinin bir nişanesi olduğunu âcizane belirtmek ve pek çok değerli binaları yıkıp yerinede pek bir şeyler yapamayanlara ders olmasını dilerken...
Başta Başhekim Sayın Prof. Dr. Dursun Odabaşı nezdinde Yardımcıları, Hastane Müdürü, sekreterlik, Doktor ve hemşireler ile emeği geçen bütün personele takdirlerimi ve tebriklerimi sunmak isterim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi