Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Yer değişimi ve yeni bir işe başlama mı?

Yer değişimi ve yeni bir işe başlama mı?

İnşaat projesi ve kontrollük işleri dolayısıyla mobilyacılığı bırakmıştım.

Belediye panosunda ki fen adamları listesinde. Fotoğraf ve adresler veriliyor, inşaat ve ruhsat alacak kişiler buradan da istediğine başvurabiliyordu.

“Bilmem halen var mı?” diye cem ama zannetmem. Çünkü o zaman toplamı 15 kişiye varmazdı. Şimdi hem de mühendis mimar olarak yüzlerce var. DP zamanındaki atılım. Nereden nereye?

Başaralı Çarşısı’nda ki iş yerimi de değiştirdim.

Projesini benim yaptığım dört katlı Avcı Apartmanı altındaki yerde yazıhane açtım.

Yazıhanenin vitrinine, Avrupa mecmualarındaki proje ve ev resimlerini koydum.

***

Bir gün birisi aksak dille giriş müsaadesi istedi, buyur ettim.

Konya’daki bir inşaatta mühendis olarak çalışıyormuş. Memleketi İsrail.

Ağır aksak Türkçesi ile mecmuadaki resimleri göstererek.

Bunlardan yapıp yapmadığımız vb. konularla sohbet ederken…

“Burada işçi ile mühendis arasındaki ücret farkının çok yüksek olup, işçinin az aldığından dem vurarak…

El avuç arasını alçaltıp yükselterek. “Bizde bu fark çok az. İşçi de yüksek ücret alır. Biz de. Mühendis on lira alıyorsa işçi sekiz lira alır…” demişti.

***

Hakikaten o zamanlar günlük olarak işçinin beş mühendisin ki on lira civarında olmakta idi.

Şimdi sendikacılık dolayısıyla resmi iş yeri olan Karayolları, DSİ vb. yerlerinde mühendislerin ücretini, işçiler katlayıverdi bile ama.

Özel sektör asgari ücreti dayayıveriyor garibanlara!

***

Banka müdürü dostumu ziyarete gitmiştim.

Misafirini, “Yapılmaya başlanan Horozlu Han civarında ki altmış tonluk silo inşaatının müteahhidi, Danimarka şirketinin tercümanı Fahrettin Bey” olarak takdim etti.

Bendenizi de “İnşaat Fen adamı” olarak takdim edince Fahrettin Bey…

“Projeler üzerinde ihtisasınız var mı? Bunlar üzerinde bilgi aktarabilir misiniz?” sorusuna “Evet” cevabıma…

“Çalıştığım Danimarkalı şirket böyle bir kişi aramakta. İsterseniz sizi onlarla tanıştırayım.” Teklifine “Neden olmasın hay hay” demiş ve randevu gününü ayarlamıştık.

 ***

Randevu günü, şimdi Konya’da Horozlu Han civarında ki mevcut altmış tonluk TMO silosu arazisindeki şantiye binasında Chiristiani & Nielsen yazılı odaya girip Danimarkalı yaşlı şantiye şefi ile tanıştık.

Tercüman Fahrettin beyin yardımı ile anlaştık. Teknik bilgileri öğrendikten sonra…

Ne kadar ücret istediğimi sorduklarında düşündüm.

Ayda ortalama iki yüz elli Türk Lirası civarında kazancım oluyordu. İşimi bırakmış olacaktım. Bu vesile ile fazla isteyim düşüncesi ile dört yüz Türk Lirası olsun dedim.

“Biz seni bir ay çalıştıracağız ve o ay için bu ücreti vereceğiz. Senin çalışmana bakacağız ona göre devam edip etmeyeceğini ve ne ücret verebileceğimizi belirteceğiz” tekliflerini kabul ettim.

Ertesi gün işe başladım.

***

Konya Karaciğan Çatı Kiremidi’ni koydular önüme. Bu hususta bilgi vereyim.

Bu tip kiremit Marsilya kiremidi adı altında ithal malı olarak kullanılıyor, ekseri yarı yay biçiminde yerli kiremitler çatılara konuyordu o zamanlar.

Konya’da hastane ve sair tesislere de büyük yardımlar eden Konya’nın tanınmış kişisi Rahmetli Hacı Mehmet Karaciğan…

Konya’da fabrika kurarak Marsilya kiremidine benzer çatı kiremidi yaptı.

Ve İstanbul Kadıköy’de mağaza açarak İstanbullulara da satmıştı.

Kiremidi beğenip teknik resmini çıkartarak Danimarka’ya mı göndereceklerdi?

Yoksa benim teknik resim yapma hususundaki bilgimi mi ölçeceklerdi? Anlayamadım.

Sanat okulunda bir cismin üç yönden teknik çizimi ve perspektif görünüşünü yapmayı ileri derecede öğrenmiştim.

***

Kiremidi girintili çıkıntılı en ince milimetrik görüntüleri ile çizdim.

Çizişimi gelip geçerken tebessümle geriden şöyle bir bakıp geçiyordu ecnebi mühendisler.

Resmi tamamladıktan sonra şantiye şefine teslim ettim.

***

Paydos zamanı da geldiği için. Sen yarın gel konuşalım dediler.

Servis arabasına binip o zamanın dar asfalt yolundan Konya’ya geldim ve yazıhaneye uğradım.

Yeni gelenler olmuş. Kart ve not bırakmışlar. Tabii görüşemedik.

O zamanlar cep telefonu ne gezer. Masa telefonu bile yeni başlamıştı Konya’da.

Zaten ben “Bu gün şehir dışındayım” yazısını yazmıştım.

Eve giderken. “Bir ay kadar Konya dışındayım” yazısını. Yazıhane kapısına koyup kapattım.

***

Nede olsa heyecanlı idim. Eve de bir şey söylememiştim ama neşeli heyecanımı anlamışlar ki!  

“Hayırdır. Yeni iyi bir proje aldın galiba” demişlerdi.

Anlatmama gerek yoktu çünkü ne olacağı meçhuldü.

Sabahleyin şirketin servisi ile gittim. Bakalım bir ay neler yapacaktım ve çalışma sonu neler olacaktı.

Gelecek yazıda izleriz inşallah.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi