Yeni gelişmeler
Efendim gününüz hayırla dolsun insaALLAH. Rebiyülevvel ayı olması hasebiyle bir aydır Kâinâtın En Kâmil İnsanı, Peygamberlerin Sultânı’nı yazmaktaydık. Şimdi yeni şeyler yazma ve söyleme zamanıdır. Bilindiği üzere Pazartesi günü ‘çalışan kadınlar günüydü ve kadına şiddete hayır’ dendi. Biz bu konuyu köşemizde çok yazdık. Bu sıkıntılı mes’elenin öyle kânunlarla çözülecek bir tarafı yok. Bu iş, bir eğitim meselesidir. Bireyler fıtrata muvâfık davranışlar sergilemeli, dîni kâideleri uygulamalı, insan haklarına riâyet etmeli yoksa kânunlar koyuldukça vakalar daha bir artış gösteriyor. Herkes ‘kadın-erkek iç âlemlerde hak ihlallerine uyma disiplinine sâhip olmalı, deriz. Bu problemli iş, hem sosyolojik hem de eğitim olarak ele alınmalı, insânî bazda çözümler aranmalıdır.
Memleketimizde maşaALLAH kayda değer güzel gelişmeler de oluyor. Biz senelerdir cezâevinde bulunan insanların mutlaka topluma kazandırılması açısından bir şeyler yapılmalı diye düşünür dururduk. ‘Haklı veya haksız yere, bilerek veya istemeyerek suça bulaşmış bu insanlar orada boşa bekletilmeseler, faydalı işlerde kullanılsalar, bir iş, bir sanat öğrenseler’ diye hep hayıflanırdık. Yazık onca insanı devlet besliyor ve o insanlar orada boşluktan eskileri düşünerek daha bir kinleniyorlar. Düzelme isteği olanlar çok nâdir. Bu insan ısrâfıdır. Yenilerde bu konuda güzel uygulamalar duydum ve çok sevindim. Sizlerle sevincimi paylaşmak isterim.
Ülkemizde on milyonu aşkın kişi hapislerde yatmaktadır. Anlık öfke, saldırganlık anlayışı, kavga, yanlış anlaşılmalardan ötürü insanlar işledikleri suçlardan dolayı cezâevine konmak zorunda kalabiliyorlar. Böylesi durumda olanlara yardım etmek amaçlı, ‘Mahkumlara ve Muhtaçlara Yardım Derneği’ yâni ‘MAHKUMDER’ kurulmuş. Bu kuruluş vasıtasıyla mahkumların maddi ve mânevî ihtiyaçları dernek tarafından karşılanıyor, mektuplarına cevap bulunuyor, faydalı kitap okumalarına vesile olunuyor. Mahkumder Başkanı Lütfullah Uzun; ‘Yardımlar, cezâevlerinin ıslâhâne hâline gelmesi yolunda bir adım oluyor’ diyor. Çok doğru tabı ki.
Başkan; ‘Dernek olarak yaptıkları araştırma sonucunda insanların cezâevine girmesinin birincil sebebini eğitimsizlik olduğunu tespit ettiklerini’ söylerken; ‘İçeriye giren insanlar ya ıslah olacak ya da içeride bir örgütle tanışıp bir suç makinesi olarak çıkacak. Bu gerçek, bu insanların ıslah edilmesi gerçeğini gösteriyor. Onların ihtiyaçlarını karşılayarak onlara yalnız olmadıklarını hissettirerek hayâta, topluma kazandırabiliriz. Bu sebeple 2010 senesinden bu yana bu insanları eğitip hayâta kazandıracak dînî, millî, târihî güzel kitaplar gönderiyoruz. Eğitimlerine devam etmek isteyenler var. Onlara da ders çalışma kitapları yolluyoruz. Ayrıca giysi gibi temel ihtiyaç malzemeleri de gönderiyoruz. Mahkumların bu şekilde rehabilitasyonu için uğraşıyoruz’ açıklamalarında bulundu. Hakikaten kayda değer bir gelişme, doğrusu çok memnun olduk.
Aslında ‘cezâevleri idârecileri de aynı gayrette olmalılar’ kanaatindeyiz. Her cezâevi kendi bünyesinde bâzı sanat dallarına yönelik çalışmalar yapmalı, isteyen iyi halli mahkumlar burada sanat öğrenip el harçlıklarını çıkarmalı hem de gelecekte namuslu, şerefli, dürüst bir hayat kurma özlemine girmeliler. Bu insan adına hayat aşısıdır. Gerçi bâzı cezâevlerinde duyuyoruz fakat bu iş yaygınlaşmalı hatta deriz ki devlet bu konuya el atmalı. Meselâ yenilerde Edirne de mahkumlar, câmi restorasyonu çalışmalarına katılarak târihi ve kültürel eserlerin ortaya çıkarılmasına katkı sağlıyorlar.
Bu hususta devlette işkur aracılığıyla Türkiye’deki açık cezâevlerinde kurulu Adâlet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri hükümlüler tarımdan, hayvancılığa, marangozluktan, el sanatlarına kadar pek çok alanda meslek öğreniyorlar. -Bu gelişme bizim tam da istediğimiz bir çalışma alanı ama yaygınlaştırılmalı hatta her cezâevinde olmalı.-
Bu iş kollarından en ilgi çekici olanı Edirne açık cezâevi bünyesinde mimari restorasyon iş kolu olarak öne çıkıyor. 50 hükümlü Edirne’de pek çok târihi, kültürel eserin ayağa kaldırılmasına katkı sağlıyor. Edirne Sarayı, Kadı Bedrettin ve Süleymanpaşa Câmii restorasyonlarında görev alan mahkumlar, şu anda da Edirne Cezâevi Yerleşkesi’nde, II:Mahmut dönemindeki 1827 yılında yapılan, üç yangın binâsı ve Balkan Harbi sırasında geçirdiği tahribatlar sonucu toprak altında kalan Mahmudiye Câmisi’ni ayağa kaldırmak için uğraşıyorlar. Ne güzel değil mi?
Hayırlı, bereketli Cumâlar olsun hep böylesi güzel gelişmeler olsun ülkemiz adına inşallah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.