Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Yeni dünya düzeni

Yeni dünya düzeni

Yeni tip coronavirüs dünyayı esir almak üzere, dünya durdu, her ülke kendi sınırları içine kapandı; virüsle uğraşıyor.  İnsanlık tarihinde ilk defa bir virüsün dünyayı esir aldığı ifade edilmektedir. İlk defa Kâbe’nin, Mescid-i Nebevi’nin ve Mescid-i Aksa’nın ibadete kapandığı ifade edilmektedir. Dünya şaşkın, ne yapacağını pek bilmiyor, bu arada kendince gereken önlemleri almaya çalışıyor. İnşallah bir sonuç alınır.

Dünya veba, kolera gibi bulaşıcı hastalıklarla zaman zaman karşı karşıya gelmiştir ve binlerce insan ölmüştür,  Mesela Halife Hz. Ömer (r.anh) zamanında Şam’da veba görülmüş, Hz. Ömer (r.anh) hastalık geçinceye kadar Şam’a giriş çıkışları kapatmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında da veba, kolera gibi salgın ve bulaşıcı hastalıklar görülmüş; Avrupa’da binlerce  insan ölmüştür.

Coronavirüs, tarihte olduğu gibi diğer bulaşıcı ve salgın hastalıklar gibi bir veya birkaç bölgede görülmedi dünyayı bir ağ gibi sardı. İşte insan şapkasını yere koyup biraz düşünmeli. Neden böyle bir hastalıkla yüzleşiyoruz diye.

Anlaşılıyor ki bu kâinatın bir sahibi var; insan da başıboş olarak yaratılmamıştır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” (Kıyame,36)

Modern ve seküler dünya düzeni, yaratıcısını bir kenara iterek kendi heva ve hevesine ve nefsi arzularına uygun bir hayat sürdürmek için sınırsız özgürlüğe (!) dayanan bir dünya düzeni kurdu. Kurduğu bu düzen kendini ölümcül ve bulaşıcı bir virüs olarak sardı ve adına da coronavirüs dedi. Ne oldu şimdi? Hak yok, hukuk yok, adalet yok; bunlar sadece kâğıt üzerinde var.

Modern ve seküler dünya düzeni, nikâhsız yaşamayı, aynı cinslerin evlenmesini kanunla tescil ederek, faiz, fuhuş, kumar, beyaz kadın ticareti v.s. ile ayrıca  demokrasi, hürriyet, özgürlük, eşitlik gibi kavramları istismar ederek ve her yolu mubah görerek dünyayı sömürmeye devam etti ve halen devam etmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” (Rum, 41)

Allah zaman zaman depremle tüsinami ile ve diğer musibetle hatırlatma yaptı; ama seküler düzen bunu sadece tabiat olaylarına bağladı ve ders çıkarmak istemedi. Şimdi bir daha hatırlatma yaptı. Bakalım modern ve seküler dünya düzeni,  kendisinin kurduğu fıtrata aykırı düzenin kendini bitirmek üzere olduğunu anlayabilecek mi?

Ey modern ve seküler dünya düzeni! Allah’a rağmen kurduğun düzen fıtrata aykırı olduğu için insanlığı bitirmek üzere artık ders al; yoksa daha fazla karada ve denizde fesat çıkarmakla yalnız mazlumlar değil sen de helak olursun.

Ey modern ve seküler dünya düzeni! Bir makinanın kataloğunu bir başka makine için kullanırsan o makine çalışır mı, o makinadan istenilen sonuç hâsıl olur mu?  İşte artık bunu anlamalısın ve insan fıtratına uygun bir düzen kurmalısın. Yani adalete ve hukuka uygun bir düzen kurmalısın ve işi ehline vererek bu işi tamamlamalısın.

Bakın, Allah bu virüs ile insana yaratılış gayene dön çağrısı yapmaktadır; bu bir terbiye usulüdür. Allah’ın bir ayetidir ve sonsuz gücünün ve kudretinin bir alametidir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Biz cehennemin işlerine bakmakla yalnız melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkâr edenler için sadece bir imtihan vesilesi yaptık ki böylelikle kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, inananların imanı artsın; kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler; kalplerinde hastalık bulunanlar ve inkârcılar da, "Allah bu sayı misaliyle ne demek istemiş olabilir?" desinler. İşte Allah böylece dilediğini sapkınlıkta bırakır, dilediğine de doğru yolu gösterir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. İşte bu, insanlık için sadece bir öğüttür. (Müddessir, 31)

İnsanlık bu gerçeği görüp birlikte hareket ederek, fıtratına uygun bir yaşam tarzını ortaya koymalı. Yani fıtratının kataloğunu hayata geçirmeli.  Aksi halde gelen bu gibi musibet yalnız içimizde bulunan zalimlere isabet etmez.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.”( Enfal, 25.)

İnsan, dünyayı kuşatan bu virüsü iyi okumalı ve ondan ders çıkartmalı. Bu bir azaptır. Adalet, hak ve hukuk ayaklar altına alınarak savaş bir sömürü aracı olarak kullanılırsa bunun bir bedeli olmalı. İşte geldi azap çattı.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ayetlerimizi boşa çıkarmak için çaba harcayanlara ise en kötüsünden elem verici bir azap vardır. (Sebe, 5)

 Bu durumda insanlık tövbe etmeli ve hastalığa karşı gereken önlemleri alarak sabretmeli. Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Muhyiddin el Karadaği  coronavirüs hakkında verdiği fetvada şöyle diyor: “Bu bulaşıcı vebalar ve virüsler Allah’ın kudretini göstermektedir, istediği kişileri en zayıf ordusuyla  helak etmesini gösteren delillerdendir. Vebaya yakalanan mümin ve ona sabreden kişiye şehid sevabı vardır.”

Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Sadık Küçükhemek Arşivi