Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Yeni Anayasa'nın Yazımı

Yeni Anayasa'nın Yazımı

Medyadan öğrendiğimize göre yeni anayasa yazımı başladı. Hayırlı olsun. Yapılan bir ankete göre halkın ekseriyetinin bu anayasadan beklentisi, adalet ve özgürlüktür. Halkın bu isteği dikkate alınmalı ve yeni anayasa bu çerçeve dâhilinde şekillenmelidir. Fıtrata uygun olan da budur.
Bu iki kavramın yeni anayasanın omurgası olabilmesi için, bu kavramları yok edici kavramların yeni anayasada yer verilmemelidir. Aksi halde yeni anayasadan beklenilen elde edilmiş olmaz. Yeni bir anayasanın daha yazılması için kısa zamanda harekete geçilir.
 Adaleti yok eden kavramlardan biri kapitalizm, diğeri laikliktir. Çünkü faize dayanan ekonomide alın teri yoktur. Bu sebeple gece ve gündüz gibi adalet ile kapitalizm bir arada olmaz. Kâr ve zarara dayanan ekonomiye geçilmelidir.
Laiklik ise, dini resmi ideolojinin emrine vermek suretiyle din ve vicdan hürriyetini kısmen ortadan kaldırmaktadır. Hâlihazırdaki uygulama böyledir. Yani dini, resmi ideolojinin müsaadesi kadar yaşayabilirsin; fazlası kanunen suç olmaktadır. Biraz açacak olursak; dinin sadece itikat ve ibadet kısmını yaşamak mümkündür. Muamelat kısmını uygulamak kanunen suçtur. Durum böyle olunca özgürlükten de bahsedilemez.
Özgürlük / hürriyet, insanın fıtraten sahip olduğu haklara sahip olması demektir. Mesela yaşama, din seçme, mal edinme, eğitim ve öğretim… Bazılarının anladığı gibi isteyenin fıtrata aykırı bir hayat sürdürmesi değildir. Mesela içki içmek, zina etmek, aynı cinsin birbiriyle evlenmesi hürriyet değil, fıtratın bozulmasıdır.
Muhafazakâr kesimin laikliğe yüklediği anlam ile din ve vicdan hürriyeti sağlanamaz. Bu kesim şöyle diyor: Devlet laik olur, insan laik olamaz; çünkü laiklik din değildir, bir idare şeklidir. Bu kesimin böyle bir düşünce üretmesinin sebebi, laikliğin, dini vicdanlara hapsedip hayat hakkı tanımamasıdır. Bu durum Müslümanların dini anlamda nefes almaması demektir. Buna bir çare bulmak için bu şekilde bir düşünce üretilmiştir.
Devlet de laik olamaz; çünkü devleti yürüten insandır. İnsanın sahip olduğu medeniyet ne ise devlet de ona göre şekil alır. Türkiye, Tanzimat ile Batı medeniyetini benimsediği için, laikliği İslam’ın hayattan silinmesi için bir araç olarak kullanmaktadır. Bunun delili, 1982 anayasasının 24. maddesidir.
Bu madde şöyledir: Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandıramaz…
Şuanda yürürlükte olan Batı hukukunun kaynağı, putperestlik, Yahudilik ve Hıristiyanlıktır. Bunlar din değil mi? Batı’da laiklik, kilisenin tahakkümünü ortadan kaldırmak ve Hıristiyanlığı aslına döndürmek için üretilmiş bir kavramdır. Söz konusu dinleri vicdanlara hapsedip, bizde olduğu gibi hayattan silmek değildir. Nitekim Alman Başbakanı Angela Merkel şöyle demektedir. “Bizim köklerimiz Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa dayanmaktadır. Mesela Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy, İngiltere eski Başbakanı Teacher’in takip ettiği siyaset söz konusu Başbakanın sözünü teyit etmektedir.
Beşeri hukukun kaynağı bu dinlerdir, sadece akıl değildir. Akıl, beslendiği medeniyetle ancak fikir üretir. Mücerret olarak akıl bir şey üretemez. Materyalizm de bir dindir. Din takip edilen yol demektir. Hâsılı din dışı bir fikir yoktur. Laikliği dini olmayan fikir, düşünce şeklinde tarif etmenin bir temel dayanağı yoktur.
Ayrıca laikliği, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır, şeklinde tarif etmekle Batı Medeniyeti’nin İslam medeniyeti üzerindeki hâkimiyetini sürdürmesini sağlamaktır. Gazeteci - Yazar Nazlı Ilıcak, Abat Platformu’nda; “Laiklik özgürlük şemsiyesidir. (Zaman gazetesi,12 Mart 2012) demek suretiyle Batı medeniyeti yönünde yer almıştır.
Batı medeniyeti bizim kimliğimiz değil, Kimliğimize kavuşabilmemiz için yeni anayasada laiklik kavramına yer verilmeli ve kapitalizmden vazgeçilmelidir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi