Valilik Üzerine ve Geliverdin Habersiz
Sayın okuyucular bu gün sizlere “Özlediğimiz Valilik Makamı” yazıma değerli bir okuyucumun görüşlerini aşağıda naklederken
Evvela, arada bir dağarcıkları karıştırırken rastladığım ve yıllar evveli “Slatyerim” grubunun gönderdiği ve Sayın C. Numanoğlu’nun yazdığı…
Halen bu günün konusuna girebilmesi ve manevi duyguları benimsemeyenlerin üzerinde belki durmayacağı ama hayatımız boyunca faydalanırsınız düşüncesindeyim..
***
Geliverdin Habersiz…
Ne olurdu üç beş yıl, önce haber verseydin.
Hiç değilse rüyama, bir kerecik girseydin…
Aşk, meşk, derken, dünyadan bir türlü kopamadım.
Senden özür dilerim, hazırlık yapamadım…
Görüyorsun yanımda, ne valiz var, ne bavul.
Uykum öyle ağır ki; ne zil duydum ne davul.
Yaşım yetmiş olsa da, gör ki fıkır fıkırım.
Bu cümbüşlü âlemi ben nasıl bırakırım?..
Hani bir söz vardır ya; “Yaş yetmiş, işi bitmiş”
İnan ki bu bir yalan, bunu diyen haltetmiş
Ey Azrail! Dur biraz., Sana yalvarıyorum.
Yasal haklarım için; bir Avukat arıyorum
Hayallerim düşlerim, yarım kalan işlerim.
Estetik yapılacak, daha burnum, dişlerim.
Elli yaşımda ancak, voleyi vurabildim.
Hortumlar sayesinde Holding’i kurabildim.
Gerçi ucuza verdim şerefin kilosunu.
Ama böyle kazandım, şu uçak filosunu
Ey Azrail! Ne olur bozulmasın pazarım
Sana şöyle yüklüce, bir çek bile yazarım
Şu masmavi; havuzlu, sarayıma baksana,
O daracık mezarda, yazık olmaz mı bana?
Ölmemi bekliyorlar inan ki, seziyorum
Arkadan göstermelik iki damla göz yaşı
Birde şöyle büyükçe, yaldızlı mezar taşı
Tahmin ediyorum ki: Mevlid de okuturlar
Ortalığı birazcık, gül suyu kokuturlar
Araya reklam konur, bir ilahi aryası
Mevlid bitince başlar. Dedi kodu furyası
Etlerim kemiklerim, didik didik edilir
Ben az gelirsem eğer, köklerime gidilir.
Ey Azrail!
İnan ki hazırlığım yok daha,
Hele şu din konusu, çok karışık bir saha
Bazı büyük ağabeyler, köşeleri tuttular
İrtica diye diye, beni de korkuttular
İlahiyat adına; ekranda bir iki kaçık
Kimlerin kuklaları oldukları apaçık
Âlim zalim karşıtı, renkleri seçilmiyor
Velisiz kaldı sokak; Deli’den geçilmiyor
Bu cinnet kervanına, koca başlar dahiler
Tuz bozulmuş, ne yapsın bizim gibi cahiller?
Henüz daha gündemde ne oruç var ne zekât
Ne Kur’an’la tanıştım, nede kıldım bir rekât
Gönül desen, henüz genç, daha haccım duruyor
Nerde bir taze görsem, kalbim küt küt vuruyor
Edemedim bir türlü, şu nefsimi terbiye
Ortalıkta ne görse tutturuyor ver diye
Ey Azrail! Bilirim gelince beklemezsin
Tükenen vaadlere, saniye eklemezsin
Bu satırlar boş geçen bir ömrün hikâyesi
İbret alanlar için, son pişmanlığın sesi
Bilmem ki bir duvarda, bu mütevazi çaba
Bir küçük pencere, açacak mı
ACABA?..
***
Gelelim okurumuzun gönderdiği Mail’e
Yazarların prensibi okuyucunun yazdıklarını aynen okuyuculara nakletmek olmalıdır.
Bendeniz bu düstura uyarak sizlere yorumsuz sunuyor ismini sunmaya izin alamamış olduğum B. Ö. ye hak etmediğim iltifatı için teşekkür ediyorum.
***
“Düşünce dünyamın genişlemesine vesile olan yazılarınızı zevkle okuyor ve takip ediyorum. Kim demiş ki 82 yaşındasınız. 40’lı yıllarınızdasınız sevgili ÜSTAD.
Gencim diyen birçok kişiye emin olun taş çıkartırsınız. Vali tanım ve değerlendirmeniz nefis. Bizim son Valimizin bir eksiği var kanaatimce.
Halkla iç içe ve halkın içinde olmayan bir kapalı görünümünün yanı sıra, halkın yanına gidip gelen, sorunlarını anlamak ve çözüm üretecek kurmaylarının, kapalı odalarından çıkarmaması. Kendisi koşturup çalışıyorken mahiyetinde kileri (V.yrd. ve bağlı müdürleri. Danışmanları vs.) aktif hayatın içine sürükleyememesi...
Ne dersiniz. Saygı ve selamlarımla.”
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Evvela, arada bir dağarcıkları karıştırırken rastladığım ve yıllar evveli “Slatyerim” grubunun gönderdiği ve Sayın C. Numanoğlu’nun yazdığı…
Halen bu günün konusuna girebilmesi ve manevi duyguları benimsemeyenlerin üzerinde belki durmayacağı ama hayatımız boyunca faydalanırsınız düşüncesindeyim..
***
Geliverdin Habersiz…
Ne olurdu üç beş yıl, önce haber verseydin.
Hiç değilse rüyama, bir kerecik girseydin…
Aşk, meşk, derken, dünyadan bir türlü kopamadım.
Senden özür dilerim, hazırlık yapamadım…
Görüyorsun yanımda, ne valiz var, ne bavul.
Uykum öyle ağır ki; ne zil duydum ne davul.
Yaşım yetmiş olsa da, gör ki fıkır fıkırım.
Bu cümbüşlü âlemi ben nasıl bırakırım?..
Hani bir söz vardır ya; “Yaş yetmiş, işi bitmiş”
İnan ki bu bir yalan, bunu diyen haltetmiş
Ey Azrail! Dur biraz., Sana yalvarıyorum.
Yasal haklarım için; bir Avukat arıyorum
Hayallerim düşlerim, yarım kalan işlerim.
Estetik yapılacak, daha burnum, dişlerim.
Elli yaşımda ancak, voleyi vurabildim.
Hortumlar sayesinde Holding’i kurabildim.
Gerçi ucuza verdim şerefin kilosunu.
Ama böyle kazandım, şu uçak filosunu
Ey Azrail! Ne olur bozulmasın pazarım
Sana şöyle yüklüce, bir çek bile yazarım
Şu masmavi; havuzlu, sarayıma baksana,
O daracık mezarda, yazık olmaz mı bana?
Ölmemi bekliyorlar inan ki, seziyorum
Arkadan göstermelik iki damla göz yaşı
Birde şöyle büyükçe, yaldızlı mezar taşı
Tahmin ediyorum ki: Mevlid de okuturlar
Ortalığı birazcık, gül suyu kokuturlar
Araya reklam konur, bir ilahi aryası
Mevlid bitince başlar. Dedi kodu furyası
Etlerim kemiklerim, didik didik edilir
Ben az gelirsem eğer, köklerime gidilir.
Ey Azrail!
İnan ki hazırlığım yok daha,
Hele şu din konusu, çok karışık bir saha
Bazı büyük ağabeyler, köşeleri tuttular
İrtica diye diye, beni de korkuttular
İlahiyat adına; ekranda bir iki kaçık
Kimlerin kuklaları oldukları apaçık
Âlim zalim karşıtı, renkleri seçilmiyor
Velisiz kaldı sokak; Deli’den geçilmiyor
Bu cinnet kervanına, koca başlar dahiler
Tuz bozulmuş, ne yapsın bizim gibi cahiller?
Henüz daha gündemde ne oruç var ne zekât
Ne Kur’an’la tanıştım, nede kıldım bir rekât
Gönül desen, henüz genç, daha haccım duruyor
Nerde bir taze görsem, kalbim küt küt vuruyor
Edemedim bir türlü, şu nefsimi terbiye
Ortalıkta ne görse tutturuyor ver diye
Ey Azrail! Bilirim gelince beklemezsin
Tükenen vaadlere, saniye eklemezsin
Bu satırlar boş geçen bir ömrün hikâyesi
İbret alanlar için, son pişmanlığın sesi
Bilmem ki bir duvarda, bu mütevazi çaba
Bir küçük pencere, açacak mı
ACABA?..
***
Gelelim okurumuzun gönderdiği Mail’e
Yazarların prensibi okuyucunun yazdıklarını aynen okuyuculara nakletmek olmalıdır.
Bendeniz bu düstura uyarak sizlere yorumsuz sunuyor ismini sunmaya izin alamamış olduğum B. Ö. ye hak etmediğim iltifatı için teşekkür ediyorum.
***
“Düşünce dünyamın genişlemesine vesile olan yazılarınızı zevkle okuyor ve takip ediyorum. Kim demiş ki 82 yaşındasınız. 40’lı yıllarınızdasınız sevgili ÜSTAD.
Gencim diyen birçok kişiye emin olun taş çıkartırsınız. Vali tanım ve değerlendirmeniz nefis. Bizim son Valimizin bir eksiği var kanaatimce.
Halkla iç içe ve halkın içinde olmayan bir kapalı görünümünün yanı sıra, halkın yanına gidip gelen, sorunlarını anlamak ve çözüm üretecek kurmaylarının, kapalı odalarından çıkarmaması. Kendisi koşturup çalışıyorken mahiyetinde kileri (V.yrd. ve bağlı müdürleri. Danışmanları vs.) aktif hayatın içine sürükleyememesi...
Ne dersiniz. Saygı ve selamlarımla.”
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.