Unutulmasın Diye
Unutuyoruz… İyilikleri, güzellikleri, örfü, âdeti, ananeyi, folkloru… Sadece unuttuğumuzu düşünüyoruz; aslında yavaş yavaş da yok oluyoruz.
Teknoloji başta olmak üzere birçok icat vasıtasıyla dünya küreselleşti. Böylece dünya daha küçük bir hale geldi; maddi olarak yüzölçümü değişmese de. Sınırlar kalktı, beğeniler ortaklaştı, hedefler aynı yöne baktı, lezzetler ise herkese hitap eder oldu. Durum bu olunca kültürler de birbirine karıştı ve hak-batıl, doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi ayrımları yapacak feraset kalmadı; bizde dahil olmak üzere tüm toplumlarda. Bundan dolayı Noel gibi bazı simgeler dışında, batıl olan modern kültür adındaki yozlaşmalara karşı tavır koyamadık. Noel gibi birkaç hususu günah keçisi ilan edip, batı kültürü demekle sorumluluğumuzu attığımızı düşünüyor ve rahat bir şekilde yataklarımıza girip en derin uykularımıza dalıveriyoruz. Sadece yatakta uyusak yine iyi; aynı zamanda da ayakta uyuyoruz. At değiliz ama tüm güzelliklerimizi teker teker attığımız içindir; ayakta uyumamız muhtemelen.
Dünyada bahse konu bu sebeplerden dolayı kültür tek tipleşmişse ortada batı kültürü yoktur! Sadece ve sadece batmışların kültürü vardır. Bize düşen vazife ise batmışların kültürüne karşı nefsimizi ve neslimizi korumaktır.
Geçtiğimiz günlerde arşivimdeki notları gözden geçirirken 2000’li yılların başında Üstad Abdurrahim KARAKOÇ’un köşesinde yayımladığı bir şiiri elime geçti. Üstadın bu şiiri, kitaplarında yok ve internette incelediğim birçok şiir sitesinde de göremedim. Üstadın eserlerini en son yayımlayan yayınevi bu şiiri aldı mı kitaplarına! Onu da bilmiyorum. Bundan dolayı unutulmasın diye bahse konu bu şiiri sizlere sunmak istedim. Bu noktadan sonra sözü Üstad’a bırakalım.
ZAMANDA YOLCULUK
Kurak iklimdeyiz, yağmur yok, lâkin
Dallama kütükler dallanır oldu.
Çobanlar insafsız, sürüler sakin,
Çiftlikte ağalar sol’lanır oldu.
Erkekler kulakta küpe sallıyor,
Kadınlar tarlada çapa sallıyor,
Gücüne güvenen sopa sallıyor,
Her taraf durmadan sallanır oldu.
Günde on aygırla yatar sanatçı,
Varlığına varlık katar sanatçı,
Podyumda etini satar sanatçı,
Sosyete sokakta döllenir oldu.
Spiker Türkçenin kara cahili,
Holdingciler susuz yutar üç fili,
Büyük patronların hiç susmaz dili,
Garibin gözyaşı göllenir oldu.
Vatan kurtarmaktır işi ayyaşın,
Bıçaktan keskindir dişi ayyaşın,
Beyni yok, bomboştur başı ayyaşın,
İlim sahaları çöllenir oldu.
Silahla oynuyor bölücü güruh,
Kıtale doymuyor bölücü güruh,
İstikrar koymuyor bölücü güruh,
Hepsi Avrupa’da yallanır oldu.
Baş başa gündemden iner mi? İnmez,
Estiği rüzgâr diner mi? Dinmez,
Tekrar topal ata biner mi? Binmez,
Çok şükür közleri küllenir oldu.
Perişan yatıyor akıl yatakta,
Servisçiler yıkanıyor batakta,
İsrailci papağanlar atakta,
Ermeni kuşları dillenir oldu.
Bir telefon için dökülmekte kan,
Trafik alıyor günde otuz can,
Çiftçi uykudadır, yanıyor harman,
Şiddet başımıza çullanır oldu.
Az mı bunlar, az mı, daha ne yazsam,
Şehid fışkıracak toprağı kazsam,
Sizler anlayınız ben anlamazsam,
Mektubum süresiz pullanır oldu.
Sütbeyaz karanlık var mıdır? Evet,
Dünya mazlumlara dar mıdır? Evet,
Çıkış yolu bulmak zor mudur? Evet,
Acılar yürekte yıllanır oldu.
Kimi ABD’den medet umuyor,
Kimi de AB’den servet umuyor,
Kimi çalışmadan cennet umuyor,
Kimi cehennemde nallanır oldu.
Abdurrahim KARAKOÇ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.