Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

TYB ve Konya'da Büyük Kar Yağışı

TYB ve Konya'da Büyük Kar Yağışı

Konya iftihar vesilesi olan kuruluşlarımızdan birisi “Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şb.” Olmakta.
Bunun yanında Konya Aydınlar Ocağı da aynı kategoriye girse de ayrıcalıkçığı bulunmakta.
Yazarlardan üye olsun olmasın birbirleri ile buluşup kaynaşma, tanışma vesilesi de olmakta.
Kitap yazarlarımızın kitaplarını takdim yanında başka yerlerdeki yazarların kitaplarının da tanınmasına olanak tanınmakta. Hatta bazı önemli yerlere geziler tertiplenir, gördükleri bu yerler için yazarlar makale yazmakla kamuoyuna bilgi serdetmektedirler.
Her hafta yapılan edebiyat, tarihi oluşumlar, şahsiyetlerin anım konferansları yapılırken müzik kısmına da yer verilmekte.
Bu faaliyetleri ile şube olmasına rağmen Türkiye’ye tanıttıran Konya şubesi çalışmaları takdirle karşılanmakta.
Bunda tabii ki şubenin yönetiminde bulunan değerli kişilerin faaliyetleri ile onlara destek veren konferans konuşmacılarının rolü büyük.
Bir tarihi Konya evi ve bahçesinde çalışmalarını serdeden TYB Konya Şubesi yönetim ve diğer üyelerine takdirlerimi sunmak isterim.
Geçen hafta yapılan Karatay Belediye Başkanı, Konya Üniversitesi Rektörü ve Karatay Üniversitesi Öğretim üyeleri, KTO Başkanı yanında diğer kültür sevgisinde bulunan pek çok kişinin de doldurduğu olağan kongrede.
Nöbet değişimi olarak evvelki çalışmalarda da önemli katkısı bulunan genç gazeteci ve yazarımız M. Ali Köseoğlu başkanlığa seçilmesiyle…
TYB daha da ileri işlemlerle sadece Türkiye’ye değil dünyaya da ismini duyuracağını tahmin etmekteyim.
Başkan ve Yönetim üyelerine içtenlikle başarılar dileğimi sunmak isterim.
***
KONYA’DA BİR DAHA YAĞMAYAN BÜYÜK KAR
Yıl 1943 Şubat sonu hatırladığım kadarı ile cemrenin toprağa düştüğü hafta idi.
Akşama yaklaşırken lapa lapa, yani büyük danelerle yağan kar yağışı altında 2. sınıfında okuduğum Sanayi Mektebi Binası’ndan akşam paydosu sonu, şimdiki Emniyet Müdürlüğü Binası civarı Takkeli Sokak’taki ev arası hiçbir vasıta olmadığı için tabanvayla geliyorum. Yol sürtesi bir saate yakın.
Kar taneleri güzel görünümü ile yağıyor üstümüzü beyazlaştırıyordu ama bir başkalık vardı o gün.
Kar yağarken hiç şimşek çakmazken. Bırakın kırmızı renk ışın ardından gök gürlemesini,
Şimşek ışınları yem yeşil renkte çakıyor herkes hayretle bırakıyordu.
Kimileri kıyametin alâmeti derken tuhaf tuhaf bakışıyordu halk
Zamanın tek katlı ve % 90’nı çatısız çelenkli evlerin tek saclı odun sobasında ısınarak yağışı seyrediyorduk.
Yatım sonu gece yarısı rahmetli dayım Süleyman Gül dürtüşleyerek kaldırmıştı bendenizi.
Uyandığımda baktım ki pencerelerin kenarına kadar seviye yapan karı gördüm. Hayret içinde kalmıştım.
“Kalk kalk karın ağırlığı ile dam çökecek” deyince kar kürüme küreklerini alıp güç bela çıktık dama.
Herkes damlar üstünde kar kürüyordu. Eh az değil tam seksen santime yakın kar kaplamıştı yerleri ve damları.
Hava açık kar yağışı durmuş bahar havası gibi ay bembeyaz aydınlatıyordu yerleri. Zaten elektrik bile yoktu ki evlerde. Ya idare ya da gaz lambası kullanılıyordu.
Herkes damdan dama laf atıp sohbet ediyordu kar kürürken. Kürünen karların çoğu sokağa dökülüyor kar dağı oluşuyordu sokaklarda.
Kar makinesi, bol personel ne gezer belki on kişiyi geçmeyen işçiler ancak ana caddeleri açmaya çalışırken çift tekerli merkebin çektiği kar arabasına doldurup boş yerlere taşıyorlardı.
Okul tatil falan değildi. Zaten radyo ve telefon bile olmayan o günlerde nereden bilebilecektik!
Bendeniz, önce gidenlerin açtığı kanal gibi keçi ayağı yolları izleyerek kâh kasığıma kadar kara batarak okulun yolunu tutmuştum. Bir saat sonra ki sabahın sekizinde okuldaydım.
Okul tatil olmamıştı. Açık ve öğretmenler vardı. Atölyeye girdiğimde. “Oğlum neye geldin bu zor durumda” demişlerdi. Birkaç talebe gelmiştik zaten ama ertesi gün ve sonrası da hiç tatil edilmedi. Tedrisata devamdı öyle günlerde bile.
Bu günler beş santim kar gördüler mi bir hafta tatil bolluğu!
Evet, o gün bir gecede açıklık ovalarda bir metreyi bulduğu belirtilen seksen santim civarındaki kar yağışı…
Kış aylarında yağdı mı yirmiden aşağı olmayan kar kalınlığı birden bire bir gün hatta üçte iki gün zaman içinde seksen santimi bulmuştu.
Bir daha göremedik o kalınlığı yirmi otuz santimi görürdük yıllarca ama…
Şimdi yirmiyi bile göremiyoruz ya. Bereketimiz mi kaçtı acaba ne dersiniz?
Gerçi o günler hiç kimse hainden şikâyetçi olmayıp mesut yaşam içindekiler yerine…
Bu gün beş santimde ve olağan bütün imkânlar varken velvele içine giriyoruz.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi