Türkiye- İsrail Mutabakatı
Türkiye- İsrail mutabakat metnini okudum. İsrail’in, 2010 yılında Filistin’e İnsanî yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisini uluslararası sularda durdurup, masum insanları katletmesinden sonra Türkiye- İsrail’in arası açılmış ve o günden beri iki ülkenin arası gergindi.
Devlet, Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelebilmesi için üç şart ileri sürmüştü. Birincisi, özür, ikincisi, tazminat, üçüncüsü, Filistin üzerinden ambargonun kaldırılmasıdır. Üçüncü şartın kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
Bazı çevrelerin, bu anlaşma metninden memnun olduğu, bazılarının memnun olmadığı ortadadır. Tabi herkesin memnun olması mümkün değildir.
İHH, Türkiye- İsrail mutabakatına karşı çıkmakta ve suçlu İsrail askerlerinin cezalandırılmasını istemektedir. Üçüncü şartın da kabul edilmemesinden dolayı öfkesini ortaya koymuştur. Tabii bu durum, hükümetle İHH’yı karşı karşıya getirmiş ve kalplerin kırılmasına sebep olmuştur. Olmasaydı daha iyi olurdu ama oldu bir kere. Söz konusu sivil örgütün özür dilemesiyle mesele yatıştırılmış oldu.
Biz de üçüncü şartın da kabul edilmesini ve İsrail askerinin cezalandırılmasını isteriz. Demek ki, devletin buna gücü yetmemiş, yetmiş olsaydı kabul ettirirdi, bunda kimsenin şüphesi olmasın.
Arkadaşlar, bu iş güç meselesidir, bir söz vardır: “Paran kadar konuş” yani gücün kadar konuş. Tarihte yapılan mutabakat metinlerini inceleyin, devletlerin çıkarları ve güçleri o mutabakat metinlerine yansır. Bu metinde de bunu görüyoruz.
Yapılmasaydı, öyle kalsaydı demeyin; çünkü düşmanı çoğaltmak doğru değil, imkân dâhilinde düşmanı azaltmak ve karşılıklı çıkar ilişkisi doğrultusunda işleri yürütmektir. Güçlendiğin zaman ambargoyu da kaldırırsın, İsrail’i de mahkûm edersin.
Ambargo kaldırılmamıştır; ama biraz gevşetilmiştir. Mesela bundan böyle insani yardımlar yapılacak, TOKİ gibi sivil örgütler orada faaliyette bulunacaktır. Bu durum yoktan daha iyi değil mi?
Hükümet eleştirilir, Sayın Cumhurbaşkanı da eleştirilir, dozunu iyi ayarlamayıp, karşılıklı kalplerin kırılması doğru değildir. İnşallah ilerde ambargoyu tamamen kaldırırız ve İsrail’i de mahkûm ederiz.
Rusya ile anlaşmaya varmamız da karşılıklı çıkar ilişkilerin bir neticesidir. Mısırla da bir anlaşmaya varırsak bu da karşılıklı ilişkilerin bir sonucu olacaktır. Söz konusu devletlerle gergin bir ortamda yaşamak daha mı iyi olur?
Onlarla anlaşalım, fakat İsrail ile anlaşmayalım, Mavi Marmara gemisinin hesabını soralım, derseniz, insana haydi buyur derler. Gücün yetmediğine göre susmasını da bileceksin; hamasetle bir yere varılamaz.
Unutmayalım ki Türkiye, bu mutabakat metnini İsrail ile değil, Batı ile imzalamıştır. Çünkü İsrail, Batı’nın ileri karakoludur.( Bkz. Salahul –kulûp Ruhî Hastalıklar ve Tedavi Yolları) Sadık KÜÇÜKHEMEK, Tekin Kitapevi
Sonuç olarak diyoruz ki, bu antlaşma metni istediğimiz gibi olmasa da ileride isteklerimizin gerçekleşebilmesi için yolumuza devam edelim, diyorum; ne dersiniz bilmiyorum. Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.